40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.320,96%0,56
3.334,69%0,33
10.219,40%-0,06
Çok sevilen biri misafir gelecek olsa yolu nasıl beklenir? Hele de uzun bir yoldan geliyorsa? Annesi-babası nasıl bekler? Arkadaşları, komşuları, akrabaları nasıl bekler?Sevdiği,eşi nasıl bekler? Neden heyecanlanılır “geliyor” diye? Elbette ki özlenmiştir. Anlatılacak, paylaşılacak çok şey birikmiştir. Hataları, sorunları, istekleri, beklentileri, nimetleri,kazançları, kayıpları paylaşmak gerekir; yoksa insan tek başına baş edemez bu hayatta…
Yolunu bekleyip geleceği zaman çokça heyecanlandığı o kadar sevdiği var ki insanın Eşini, çocuğunu, dostunu, ahbabını, anasını, babasını… Hem bayramı, tatili, memleketini… Namazı… Hepsi bir yana da “gözünün aydınlığı, neşesi, huzuru, sükunu, sabrı, şükrü “namazı…
Allah dostlarının gökçek gözlü, endamlı, bakımlı, yakışıklı güzellere benzettiği namaz…En sevgilinin davetine icabet etmede en kıymetli yol arkadaşı namaz… Kulun bütün acizliğini, fakirliğini, noksanlarını,kusurlarını hem itiraf etmesine hem kapatmasına; hem üzerindeki nimetleri fark etmesine yardımcı olacak sevgili…
Hayatının hiçbir dilimde onunlayken olduğu kadar haddini bilemez çünkü insan.Başka hiçbir zaman onunlayken olduğu kadar kendi kusurunu görüp istiğfar ile Rabbinin bütün noksanlıktan, eksiklikten pak ve Müberra olduğunu itiraf edemez. “Sübhanallah”ı başka hiçbir zaman onunlayken olduğu kadar derinden ve özden hissedemez…
Hem hiçbir zaman diliminde kendi zaafını, mahlukatın aczini görmekle İlahi kudretin eserlerinin azametine müthiş bir beğenme ve takdir ile, hayret ile bakmayı bilemez… “Allah-u Ekber”leri hiçbir zaman onunlayken olduğu kadar hayret ve haşyet ile olamaz…
Hem başka hiçbir anında kendi ihtiyacını, bütün mahlukatın fakirliğini ihtiyaçlarını, sual ve talep ile dua lisanıyla sunmayı beceremez. “Elhamdulillah”ı hiçbir zaman onunlayken olduğu kadar şükranla, sena ile, mahcubiyetle ikrar edemez…
Kul kulluğundan bihaber yaşayacağından olmalı ki sonsuz ilim ve merhamet sahibi Yaratıcı, ona böyle bir yol arkadaşı nasip etmiş. Aynı zamanda onu davetine icabet etmesini kolaylaştıracak bir vesile eylemiş; günde beş defa ziyaretine giden bir vesile… Ömrü boyunca yapacağı bütün zikirleri, evradı onun derinliklerine gizlemiş; ta ki yol boyunca muhabbetleri olsun. Yalnızlığını paylaşsın, isteklerine kefil olsun, beklentilerine referans olsun. İnsanın daha yaratıldığı zamanda peşin aldığı nimetlerin ücretini ödemede kolaylık olsun.
Yani kul kulluğunu bilsin… Kul kendini, haddini bilsin… Kul Rabbini bilsin… Rabbinin kendisi için yarattığı onca nimeti fark ederek onun huzurunda el bağlasın, belini büksün,yüzünü yerlere sürsün; “Rabbim şu gökçek gözlü güzel de benim şahidimdir” desin…
Bu şahit özlenmez mi, beklenmez mi? Gelmediği zaman “acaba hangi kusurum beni davetten men etti ve yoldaşım ile buluşamadım” diye efkarlanmaz mı? Gözü yaşlı yollara bakınıp durmaz mı? Her sesi, her çıtırtıyı “o mu?” diye dinlemez mi? Temizlenip paklanmaz mı? En güzel kıyafetlerini giyip, kokular sürünmez mi? Başbaşa kalacakları yeri düzenlemez mi? Neler konuşacağını, neler isteyeceğini, neler için teşekkür edeceğini tekrarlayıp durmaz mı içinden?
Minarelerden mikrofon sesleri ile heyecanlanıp,ilahi davetiyeyi içtenlikle almaz mı? İster gecenin karanlığı olsun, ister şafağın serinliği, isterse gündüzün kavurucu veya dondurucu sıcaklığı ve soğukluğu olsun; gözü hep açılacak kapıda olmaz mı?Bakıldığı zaman Allah’ı hatırlatacaklardan olması için nuruna muhtaç olduğu bu göz aydınlığını özlemez mi?
Sormak lazım kendimize; bir kul ömrü boyunca her gün beş vakitte, müjdelerle gelen namazı nasıl bekler/beklemeli? Anne gibi mi, arkadaş-akraba, komşu gibi mi, eş-sevgili gibi mi?
Siz nasıl bekliyorsunuz?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.