38,7946$% 0.02
43,6824€% 0.52
51,7686£% 0.42
3.914,47%-1,17
3.142,44%-1,08
9.701,55%0,01
Baharın ağaç dallarına düştüğü bir günde bizde düşüyoruz Kilis Yoluna. Yol boyunca Zeytin, Fıstık bahçeleri, üzüm bağlarının arasından ilerliyoruz. Büyük taşların tarla kenarlarına dizildiği buğday tarlaları karşılıyor bizi. Kilis’e yollar sadece Gaziantep’ten gidiyor. Bu sebeple Kilis bir kenarımızda kalmış yalnızlık kenti.
Yol boyunca bizi ilk karşılayan Gaziantep savunmasında yüreğini kurşunlara siper etmiş Şahinbey adına yaptırılan anıt oluyor. Anıtın bulunduğu yerdeki ağaçların altında sabah çayımızı içip şehit ruhlarına dualar gönderip, tekrar yola revan oluyoruz.
Yavuz Sultan Selim Mısırlılarla yaptığı Merci Dabık savaşının yapıldığı ovaya uğruyoruz. Anlatılanlara göre Kilis’te üç binden fazla sahabe mezarı ve makamından bahsediliyor. Bu sebeple inanç turizmi bakımından çok hareketli bir kenttir. Bunlardan ilki Yavuzlu beldesindeki Bilal Habeşi’nin makamı. Burayı ziyaret ettikten sonra yol tekrar bizi Kilis’e çağırıyor.
Küçük derelerin yataklarında, bahar temizliği için yataklarının yönlerini yıkayan kadınlara sık sık rastlamak mümkün.
Kilis’in tarihine kültürüne dalmadan önce Kilis ve Kilis ovasının en güzel izlendiği sahabeden Muhammed Bedevi hazretlerinin bulunduğu tepeye çıkıyoruz.
Hava güneşli, sıcak yeterince ısıtıyor kemiklerimizi. Tepe çiçek ve gül bahçesine dönüştürülmüş. Kilis ve Kilis ovası ayaklarımızın altında serilmiş halı gibi durmaktadır. Ovanın hemen ötesinde Suriye köyleri ve şehirleri görünüyor.
Yeşilin bin bir farklı tonu ile kuşatılmış, sıvanmamış briket grisi yalnızlık şehri olarak duruyor Kilis karşımızda. Derdini kimseye anlatamayan, nazlı bir gelin gibi suskun ve hüzünlü bir şehir.
Biraz sıcakladığımızı düşündüğümüzde serin bir rüzgâr esiyor, böğrümüze doğru. Tepeden bulunan Caminin imamı ikram ettiği çayın eşliğinde Muhabbeti koyulaştırıyoruz.
Kilis’te kimin yüreği yansa bu tepeye koşarmış. Kimi yüreğinin yangınını buradaki Sahabe Türbesinde söndürür, kimisi de esen “Kalleşin” rüzgârı ile söndürmeye çalışırmış. Her dem serin esen bu rüzgâr için neden “Kalleşin Rüzgârı” dendiğini merak edenleri merakların ile baş başa bırakıp yollarını Kilise düşürdüklerinde bir Kilisliye sormalarını tavsiye ederiz.
Coğrafi konumu nedeni ile Türkiye’ye uzak Halep’e yakın bir ilimiz. Bir zamanlar Halep’e yakınlığı sayesinde Türkiye’nin ticareti en hareketli, illerinden birisi.
Şehrin içerisine daldığımızda şimdi çöküş dönemlerini yaşayan Pasaj esnafının şikâyetlerinden bunu öğreniyoruz. 1980’li yıllardan önce kaçakçılık sayesinde büyük zenginler çıkmış. 80 den sonra zengin olanlar bir bir terk etmiş şehri.
Yakın zamana kadar Gaziantep’e bağlı olan Kilis kültürü ve mimari yapısı küçük Gaziantep. Kilis’in eski mahallelerindeki taş evler dar sokaklar Gaziantep’in eski evlerinin bulunduğu semtlere diğer yerler ise varoşlarının oturduğu semtlere benziyor.
Kilis dar sokaklarında yolunuzu bulmak çok zordur. Sokaklar labirent gibi. Biz eski Kilis evlerinin arasından tarihi küçük çarşıya varıyoruz. Eskiden şehrin en hareketli çarşılarından biri olan bu tarihi çarşıda dükkânlar küçük küçük yan yana dizilmiş. Dükkânların çoğu kapısına kilit vurmuş. Daracık sokaktaki bu çarşıda kalan küçük esnaf umut pazarlıyor, müşterilerine.
Şehrin ara sokaklarında dolaştıkça sahipsizlikten kendi kaderine terk edilmiş hamamlar, tarihi evle rastlıyoruz.
Özellikle Mevlevi mescidi, küçük ebadı farklı mimarisi ile hemen dikkati çekiyor. Hemen yanı başında bulunan Canpolat Paşa Camii eski Kilis evlerinin arasından göğe yükseliyor. Taş evlerin gölgelediği dar sokaklardan ilerleyip Ulu camiye varıyoruz. Ulu camii geniş avlusu, dış mekândaki taş ustalığı ile geçmişten günümüze görkemli hatıralar taşıyor. Camiinin içine girdiğimizde iç mekânda iyilik yaparken tarihi eserlere büyük bir kötülük yapılmış. Gerek ulu camii, gerekse Canpolat Paşa camii iç mekânlarının tarihi mimarisi üzerine yağlı boya sürülmüş. Her taşı farklı bir anlam ifade eden taşlar yağlıboya ile bir bir kapanarak sıradanlaştırılmış.
Dış cepheleri ilgisizlikten yorulmuş, camiler, hamamlar, taş evler iç cephelerine çekilen yağlı boya ile hepten kalplerinden vurulmuşlar. Eserlerin içine gelişi güzel sürülen, boyalar, kireçler; antika bir tablonun boyası dökülmüş bölümlerine sulu boya ile acemi bir ressam tarafından atılmış fırça darbeleri gibi sırıtmış
Ulu camii’ de en çok dikkatimizi çeken. Kıble gâh bölümüne düşen yerde özel bir camlı mekândır. Burası özel olarak yapılmış. Caminin eski imamlarından birisi burada peygamberimiz Hz. Muhammed’in Manevi şahsiyetini görmüş. Bu sebeple bu bölüm o günün hatırasına özel olarak yapılmış.
Türkiye’de nüfus oranına vurulduğunda kişi başına düşen camii sayısı en çok Kilis ilimizde görülebilir. Sokaklarda yol yapım çalışması yapılırken istenmesine rağmen yıkılmadığı için bazı yolların kenarına “Şüheda/ Şehitler” ismi ile yapılmış mezarları görmek mümkün.
Kilis’te rivayetlere göre üç binden fazla sahabe ve evliya mezarı ve mekânı olduğundan bahsedilmekte. Bu bakımdan Kilis inanç turizminin yoğun yaşandığı yerlerden biridir.
Kilis Hamamları da eskiden meşhurmuş ama bugün bir yıkık harabe olarak karşımıza çıkan Tuğlu hamamı gibi onlarda kendi kaderlerine terk edilmişler.
Kilis sokaklarında dolaştığımızda küçük dükkânlara sığınmış el sanatları ile uğraşanlara da rastlamak mümkün. Bunların başında Kilise Özgü yorgan işleyen yorgancıları görebiliyoruz. Eskiden il dışına yorgan pazarlayan dükkânlar şimdilerde iç piyasaya çalışıyor. Çalışma sistemlerine baktığımızda ise yünleri evlerden getiriyorlar. Yorgancıların çoğu yorgan satmıyor. Onun yerine el emeği ücreti alıyorlar.
Sokak aralarına dolaşırken meşhur Kilis Üzüm pekmezinin konduğu tahta külah yapan atölye dikkatimizi çekiyor. Tatlı söğüt dalından kestikleri tahtaları köhne bir yerde külaha dönüştüren ustalar külah geleneğini yaşatıyorlar.
Şehir sokaklarında eskiden atlılara heybe yapan iş yerlerinin şehirde nerede ise yayalara nefes aldırmayan motorlara heybeler yaptıklarını görüyoruz.
Yemeniciler ise hala hayata bir yerlerden tutunmaya devam ediyorlar sokak aralarında.
Küçük, eski bir Gaziantep Kilis. Her şeyi ile sahipleri tarafından terk edilmiş hüzünlü bir masal şehri. Kimseye derdini anlatamamış, kaderlerine terk edilmiş, tarihi ve kültürel mirası ile öksüz ve yetim bir çocuğu andırıyor.
Bir fırına kısa bir sürede sipariş ettiğimiz “Kilis tavasını” tadı damağımızda kalıyor. İstememize rağmen tadına bakmaya fırsat bulamadığımız Kilis künefesinin hayali ile avunuyoruz.
Biraz ötede dikenli teller, mayınlı yollar, biraz beride hüzünlü Kilis. Kilis’in tarihini ve kültürel mirasını akşam güneşinin aceleci vedası ile beraber akşamın karanlığına bırakıyoruz.
**ÖNE ÇIKANLAR**
**Ulu Camii:** Cami-i Kebir olarak geçer. Kilis’in en eski camisidir. Ancak ilk yapım tarihi tam olarak bilinmemektedir. En eski tamir kitabesinden, caminin 1388 yılında Abdullah oğlu Hacı Halil Efendi tarafından onarıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre yapının Osmanlı öncesi Memlûklar dönemine ait olduğu söylenebilir. Yapı çok değişiklik geçirmiş olsa da ilk plan tipini korumaktadır. Camide çeşitli onarımlara ait 11 adet kitabe bulunmaktadır.
**Mevlevihane:** Tekke Mahallesi, Cumhuriyet Alanı’nda olan bu yapı Adliye Sarayı (eski Hükümet Konağı) ile karşı karşıya olup; ülkemizde ( XIX.Yüzyılda ülkemiz topraklarında “90” tane Mevlevihane vardı) ayakta kalabilen “32” Mevlevihane’den biridir.
**Kalleş Tepesi**: Türbelerin ve mesire alanlarının bulunduğu tepe rüzgârı ve güneşinin doğuşu ve batışı ile güzel bir Kilis manzarası sunuyor.
**EN GÜZEL TAT**
**Silkme**
**Malzeme**:1 kg kemiksiz, yağsız kuzu eti,1kg. Çok küçük ince patlıcan,1 adet soğan,1 yemek kaşığı domates ve biber salçası, tuz, karabiber, sadeyağ.
**Yapılışı:** Patlıcanlar şeritli olarak soyulur. Bütün olarak hafif ateşte ve yağda biraz silkilerek bir tarafa bırakılır. Et salçalı suda soğanla pişirildikten sonra bütün olarak kızartılmış patlıcanlarda tencereye konur. Hafif ateşte pişirilir. Ocaktan alındığında yemeğin suyu iyice azalmış olacaktır. Sıcak sıcak pilavla servis yapılır.
**GÖR**: Ravanda Kalesi, Tekke Camii, Kurukastel Ören Yeri, Şeyh Muhammed Bedevi Türbesi, Şem’un Nebi Türbesi, Bölgedeki höyükler
**YAP**: Kalleşin tepesine çık, Taş Sokaklarda fotoğraf çek
**TAT**: Kilis Tavası, Kilis Katmeri, Kilis Kebabı, Firikli Acur Dolması, İçli Köfte, Oruk
**AL:** Kilis Pekmezi, Pasajlardan hediyelik eşyalar
**GİT:** En yakın hava limanı Gaziantep Havalimanıdır. Gaziantep Havaalanı Kilis’e 40 km. uzaklıktadır. Gaziantep ve Hatay istikametinden karayolu ile gidilebilir.
HASAN MAHİR/Bedirhaber
www.hasanmahir.com
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.