KHK ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ VE MÜSBET HAREKET
KHK hareketi partileştirilmelidir. Çünkü insanlar KHK’lıları Cemaat mensubu zannediyorlar. Asla böyle bir durum söz konu değildir. Aralarında cemaatçilerin var olması da normaldir.
İnsanlar devletine sızamaz. Devletin müesseselerinde her vatandaşın çalışma hakkı vardır. Bu yüzden hepimiz bu oluşumu sahiplenmeliyiz. Bu ayrışmayı bütün dünyaya demokratik platformlar aracılığıyla çok yüksek bir sesle duyurmalıyız. Çünkü demokrasinin işlediği toplumlarda ayrım yapılmaz. İnançsız, dindar, farklı fikir sahipleri, farklı ideoloji sahipleri diyerek toplumu kutuplaştırmak ve devletteki işlerini sonlandırmak en büyük insani suçlardan sayılır. Buna asla fırsat vermedikleri için ileri demokrat toplumların devlet sistemleri daima adaletle yürüyor.
Ülkemizde de; her cemaatten, her dinden, ırktan herkesin devlette memuriyetlerinin olması mecburidir ve bu “devlete sızmak” demek değildir. Bunlara “devlete sızmış” muamelesi yapıp, rahatsızlık gösterenler, asıl işte onlar, devlete sızan zihniyetlerdir.. Ve bu kesim insanları “o’cu bu’cu” diye fişlemişlerdir.
Sızmakla suçlanan insanların sivil hayatlarına, iṣ hayatlarına, aile yapılarına bakın. Bunlar haram yememişlerdir. Bunlar iṣlerinde dikkatli, vazifelerini hakkı ile yerine getiren kadrolardır. Bu insanlar alt ve üstlerine karṣı hata yapmamışlardır. Bu insanlar silah kullanmasını, saldırı amaçlı bıçak kullanmasını bilmezler. Bu insanlar kavga etmeyi bilmeyen eğitimli, medeni kadrolardır. Bunlar siyasi saiklerle mağdur edilerek açığa alındılar. Adı üstünde “kanun hükmünde kararname (KHK)” ile yapılan iṣlemin siyasi olduğu aṣikardır. Sinan Ateş’in katledilişinden de ortaya çıktı ve anlıyoruz ki; her parti kendi taraftarlarının dosyalarını takip etmek için komisyon kurmuş.. İşte Sinan Ateş de, MHP’nin bu komisyonunu takip edenlerdenmiş.
Peki biz de soruyoruz:
Bu halk için ayrı bir handikap değil mi? Benim kanaatim bu bir facia! “Benim partime üye isen bendensin. Benim partime üye değilsen benden değilsin!!” Bu nasıl bir devlet yönetme zihniyeti? Muhalefetin bütün halk sorunlarını takip etme mecburiyeti yok mu? İşte bunun için KHK’ların durumu bir zulme dönüştü; sahipsiz kaldılar ve hapishanelerde onları tek bir siyasi dahi ziyaret etmiyor. Ergenekon olayında gördük ki, ilişkili partiler o davalarda tutuklu olanları ziyaret ettiler, mahkemelerini takip ettiler. Bu da akıllara başka sorular getirdi: “Onların da hepsi devlet memuru değil miydi(!)”
Ne yazık ki, çarpık bir düzene sahip, her on yılda darbe oyunları yaşayan ülkemizde mağdurları hiç bir parti sahiplenmiyor. O zaman yapacak tek bir çare kalıyor: Gelecekte bu tür haksızlıklara uğrayanlar için bu mağdurların partisi olmalıdır. Şu gerçeği de herkes bilmeli ki; idareye talipseniz ya bir partiye dahil olacaksınız yada bir parti kuracaksınız. Kıblesiz namaz olmaz , imamsız cami olmaz! Cem olursanız liderinizi de seçer, halkın desteğini demokratik kurallar içinde istersiniz. Yok öyle biz her partideniz, hangi partinin iktidar olasılığını görürsek ona destek verir, hayatta kalmayı sürdürürüz demek! Bunlar artık eskidi canlar. Bütün cemaatler siyasete taliplerse, devleti yönetmeye taliplerse; partilere üye olmalıdırlar veya parti kurmalıdırlar. Eğer böyle bir talepleri yoksa vakıflarını, derneklerini kurup mali olarak devlet denetimine girerek faaliyetlerini amaçları doğrultusunda halka açık yapmalılar. Hatta bu vakıf ve dernek yöneticilerinin maaşlarını devlet vermeli denetleme hakkını güçlü şekilde maliye bakanlığı yapmalıdır. Bunların hepsi yarı kurumsal devletine hizmet eden kurumlar olmalıdır. Avrupada sistem böyle çalışıyor. Cami veya sosyal derneklere verilen yardımları devlet denetliyor. Bundan başka yol yok, başka beklentiler de beyhudedir.
Son on yılda yaşadıklarımız ortada. İktidarı eleştiren cemaatler yok edildi, gruplar dernekler yok edildi..Hatta özel okullar, anaokulları, engelli çocukların okulları, yurtlar, yuvalar, bizden değilsiniz diyerek yok edildi. “Biz varsak siz de varsınız” denilerek bu haksızlıklar yapıldı, günah değil mi? Ülkemiz adına çok büyük kayıplar, çok çok üzülüyoruz…İktidarın yanında kalanlar yaşatılıyor. Yarın iktidar değiştiğinde, bugünü yaşatanlar O gün KHK’lı mı olacaklar? Bu resmen bir facia! Cemaatler kullanıldıklarını artık farketmeliler. Bu işten vazgeçmelidirler. Siyasetçiler pragmatik düşünürler. Çünkü bu durum onların işine geliyor, bedava, parasız, pulsuz, hizmetçi buluyorlar. İktidarlarını onların üzerinden sürdürüyorlar.. İşleri bittiğinde ya hain, ya terörist ilan edebiliyorlar. Sözün özü KHK’lılar acilen partilerini kurmalılar…