Bedir Haber

Kemmiyetin Köleleri mi Keyfiyetin Yiğitleri mi?

Kemmiyetin Köleleri mi Keyfiyetin Yiğitleri mi?
Refik KANLICA( refik.kanlica@bedirhaber.com )
158 views
04 Kasım 2014 - 9:05

Müslüman irfânı şuûr eksenli bir irfândır. Bilinç dünyası zikzaklara mahkûm fertler, her musîbette sarsılır. Dik durup yıkılmamak, yakînî bir zindelik ile yaşamak, her kişinin değil er kişilerin kârıdır.

**
Bu er kişiler kimlerdir? Şuur yiğitlerinin, dindârlığı marifet boyutunda da inşâ eden kahramanların lâzım-ı gayr-ı müfârık vasıfları nelerdir?**

İslam tarihi işte bu suallerin tarihidir. Asırlara damgasını vuran, hele hele Müslüman yüreklerde yâd-ı cemîl olarak anılan selef-i sâlihînin hüviyetleri bir güneş gibi İslâm medeniyet aynasına aksetmekte, bugün bile ışığını şarkta garba salmaktadır.

Dini değerleri ayakta tutan faktörler genel itibariyle mukaddesât kelimesi ile ifâde edilebilir.

İman mukaddes değerler etrafında bir olan muvahhidler mesleğidir. İslam bu birlikteliğin bir şeâir bayrağı olarak âfâki âlemdeki varlığıdır. Niyet okumalara prim verilmeden hukukta hükmün zâhire göre verilmesi, müslümanca yaşama becerisinin tutarlı bir sosyal hayattan geçtiği gerçeğini bize hatırlatmaktadır. Sosyolojisi olmayan, ictimâî terâzilerde sürekli eksik çıkan dindârlık örneklikleri mukaddesâtı yansıtamadığı için kısır addedilmekte, bu da İslâmın ruhuna vakıf başka temsil kabiliyetlerine mâni olmaktadır.

Eskiden müslüman münevverler en büyük moral desteği, temsilcisi oldukları kudsiyân kıymet ölçülerinden almaktaydı. Bu ölçüler nizâmî bir tevâzuyu, dengeli bir özgüveni de beraberinde getiriyordu. İslam dünyasının, işgaller, zulümler, baskılar ile boğuştuğu felâket yüzyıllarında bile müslüman âriflerin bir dolunay gibi karanlık asırlara nûr olduğunu görmekteyiz. Siyâsî idbâr ve ikbâllere bağlı olmayan bu maneviyât istikrârının tutarlı bir dindârlığın gerçekleşebileceğine dair şehâdeti önemlidir.

Moğol istilâsının kaos yıllarında “Kul oldum, kul oldum, kul oldum! Ben Sana hizmette iki büklüm oldum. Kullar âzad olunca şâd olur; ben Sana kul olduğumdan dolayı şâd oldum” diyebilen Mevlânâ Celâleddîn, Mesnevî’siyle olduğu kadar mukaddesâtı, yaşadığı asra bir ahlak olarak nakşeden özverisiyle de bir kahramandır. “Ben Kur’an’ın bendesiyim. Hazreti Muhammed’in ayağının tozuyum. Eğer benden, bunun dışında bir şey nakleden olursa ben o sözden de o sözü nakleden kişiden de şikâyetçiyim” sözünü söyleyebilmek mukaddes değerlere saygıda zirve bir duruştur.

Popüler bir söylemin parçası olan günümüz entelektüelleri, darda kalınca Mevlânâ’ya sarılmaktadır. Diğer yandan, söyleyecek sözü olmadığı için sûret-i Haktan görünmeyi profesyonel meslek haline getiren yöneticiler de Mevlâna gibi güçlü argümanlarla kendi zaaflarına kılıf uydurma cihetine gitmektedirler.

Burada her idareci bir filozof olmalıdır demiyoruz. Fakat mukaddesâtı ilgilendiren konularda bilhassa lider kişiler islâmî kavramları kılı kırk yaran bir dikkat ile kullanmalıdırlar.

Haccâc ile Yezîd asırlarına ait menkıbeleri anlatmanın pratik değeri, mührü elinde bulundurmaktan nâşî kendisinin Süleyman olmaklığını iddiâ eden kimseler nezdinde sadece tarihsel bir olgudan ibârettir. Bu tür rivâyetler tarihçilerin akademik reflekslerine bir dipnottur olsa olsa.

İdareciler nezdinde durum böyle iken dindar geçinen  kalemşörlerin vaziyeti de pek farklı değildir. Hep ezilmiş bir topluluk mantalitesiyle savunma durumunda bir entelektüel çaba üretmeye çalışan Müslüman toplum, günümüzde, pek çok âlim/âriflerin omuzları üzerinde belli bir kıvâma gelmiş, artık kendi yöneticilerini,  kendi entelektüellerini yetiştirmeye başlamıştır.

Hamasetle ülke yönetimlerinde sûrî bir dindarlık rüzgârının esmesi, bu akımın geniş halk kitlelerince de sonuna kadar desteklenmesi, daha önceki asırlarda eserine rastlanmayan dindarlık deternizmine yol açmıştır. Nelerin sebep, nelerin sonuç olduğu bir yana, kader hassasiyeti ile baraber tevfîki verenin Cenâb-ı Hakk olduğu hakikati de zedelenmiştir.

Kesret düşüncesi, dindar kimseleri kemmiyetin köleleri haline getirmiştir. “Çoklukla övünmek sizi oyaladı” (Tekâsür,102/1) ayeti neredeyse nesyen mensiye olmuştur.

Mukaddesâtı bu kemiyetin basamağı olarak telakki eden dindar söylemler aslında boğazlarına kadar battıkları bir tezadı haykırmaktadırlar.

Kudsiyân değerleri savunma durumunda olan müslüman münevver ve aydınların pespâye vaadlerle susması da yeni yetişen nesiller adına üzücü bir durumdur.

Yanlış örnekleri doğru gibi gören bu masum gençliğin mürâî kalemlerden muhafaza edilmesi elzemdir.

Çocuklarımızın ve gençlerimizin kemmiyetin köleleri mi yoksa keyfiyetin yiğitleri mi olacağına ise, hiçbir maddi beklentiye girmeden bir davaya kendisini adamış hakikat erleri karar verecektir.

“Kullarım içinde şükreden azdır.” (Sebe, 34/13) ayetine tâlib fertleri yetiştirme ülküsüne râm olanlara selam olsun.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
หนัง JAV UNCENSOREDหนังAV JAV JAPANXXX หนังโป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนังหนังav ดูหนังโป๊ญี่ปุ่น หนังxญี่ปุ่นหนังAV JAV หนังโป๊ญี่ปุ่น หนัง JAV CENSOREDtürk ifşatürk pornoหนังavหนัง JAV CENSOREDหนัAV JAV JAPANXXX หนังป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนัง Rate R HD

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

maltepe evden eve nakliyat

ensest porno