Karne törenleri bende bir heyecana sebep olur. Her zaman bir hüzün ortamı oluşur. Bu da ayrılıkları, sevinç ve üzüntüleri barındırır içinde. Ama asıl hatırlattığı şey her dönemin sonunda bir hesap mevsimi/zamanı olduğudur. Tıpkı yaşadığımız bu hayatın da bir gün sona ereceğini bize hatırlatıyor. Karne de ahrette hesap vereceğimizi kitabımızı sağdan mı soldan mı alacağımızı hatırlatıyor.

Bir dönemin bitişi öğrenciler karnelerini alırken  çocukların ailelerinde kaygı uyandırabilmekte. Peki, karne heyecanı ne anlama geliyor. Öncelikle karnenin çocuğunuzun bir dönem içindeki belirli alandaki becerilerinin, katılımının, çabasının bir belge halinde kendisine ve ailesine tebliğidir.** Allah** (c.c.) hesap günü belki de yüzümüze çarpılacak dünya hayatı boyunca yaptığımız/yapamadığımız, iyi/kötü her şeyin içinde yazıldığı olduğu kitabımızı (karnemizi) elimize tutuşturacak. Şöyle deriz ona: “Defterini oku. Bugün muhasebeci olarak kendi işini görmeye kendin yetersin!” (İsra 14) Ödevini yapmış öğrenci ile yapamamış öğrenciye karşı öğretmenin tutumu da bize bunu hatırlatır. Tabi öğrenci de alacağı ceza yada mükafata önceden razı olmalıdır.

Dünyadaki her **amel**imizin karşımıza çıkacağını unutmamak, her fırsatı ahretimiz adına değerlendirmek gerekir. Tıpkı karnedeki notlardan çok çocuğunuzun çabasını, gayretini görebildiğimiz gibi. Allah (c.c.)’da amel defterimizdeki çabalarımızla bizi değerlendirecektir.Bazen az amelin de samimiyet ölçüsünde değer ifade edeciği, sürpriz şekilde iyilik defterimize yazıldığını göreceğiz belki. Çocuğunuzun notlardan ibaret olmadığını, düşük notların ona duyduğunuz sevgiyi etkilemeyeceği gibi de az ama samimi olan amellerimizin  Allah(c.c.)’ın bize olan merhameti azaltmaz.

“İyi” notların olduğu karneler genellikle ödüllendirilir. Gösterdiği çabası için çocuğa hediyeleri vermeniz de Allah(c.c.) gösterilen  samimi çabalarımızı elbette karşılıksız bırakmaz. Bu sebeple düşük notu olsa bile çocuğunuz elinden gelenin en iyisini yaptı ise ona da bir ödül vermeniz onu motive edecektir. (Femen ya’mel miskàle zerretin hayran yerah. Ve men ya’mel miskàle zerretin şerran yerah.) “Zerre kadar hayır işleyen onun karşılığını görecek. Öyle yapmayan, şer işleyen, kusurlu günahlı işleri yapan, yaşayışı Allah’ın rızasına uygun olmayan da cezalara uğrayacak” (Zilzal 7).

Nasıl ki çocuğunuzun düşük notunda bir sorumluluğu var ancak tüm sorumluluğu ona yıkmak doğru değildir. Öyle de İnsan sorumluluk sahibi olmalı.Sorumlu olduğu kişi veya kişileri ahrete hazırlamalı. Çünkü “Hepiniz çobansınız ve hepiniz sürünüzden mes’ulsünüz. İmam çobandır ve sürüsünden mes’ûldür. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden mes’uldür. Kadın, kocasının evinde çobandır, o da sürüsünden mes’ûldür. Hizmetçi, efendisinin malından sorumludur ve sürüsünden mes’ûldür.” (Buhârî, Ahkâm 1,Ebû Dâvud, İmâret 1, (2928).

“İnsan bir yolcudur. Sabavetten (çocukluktan) gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder.”(Mesnevi-i Nuriye)

Bir insanın ölmeden evvel kendisini hesaba çekmesi imanın ve aklın gereğidir. Öyle ise insan, hergün kendini hesaba çekmeli ve âhiret için ne gönderdiğine bakmalıdır. Zira insanın ebedi hayatını kazanması ve ebedi saadetlere nail olması, ancak bu fanî dünyada yapmış olduğu ubudiyete, hayır ve hasenata  bağlıdır. Nitekim  bir ayette mealen şöyle buyrulmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’ın azabına maruz kalmaktan korunun. Herkes yarın âhireti için ne gönderdiğine dikkat etsin.”(Haşir 18)

Evet akıllı insan, dünya ve ahiretini mamur eden, ikisini dengeli olarak yürütendir.** Peygamber Efendimiz** (s.a.v) bir **hadis-i şerif**lerinde şöyle buyururlar:  “Sizin hayırlınız dünyası için âhiretini, âhireti için de dünyasını terk etmeyendir.”  İnsanın “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi âhirete çalışması” aklın ve hikmetin gereğidir.

Bediüzzaman Hazretleri dünya ile ahiretin muvazenesini şu harika cümleleri ile şöyle ifade eder: “Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayani şeylerle ömrünü telef etmesin; kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin; selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.”

Almanya vize başvuru Amaçları

**Kuran-ı Kerim**de ahiret ile alakalı tahmini 116 ayet geçiyor. Hadisi Şeriflerde de her an hazırlıklı olmamız gerektiği söyleniyor. Hadislerden bir demet:

“Ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun. Onun yakıtı insanlar ve taşlardır.” (Tahrim, 66/6)

“Ey iman edenler! Kendinizi ve ehlinizi ateşten koruyun, cehennem ateşine sürüklenmelerine sebep olacak fitne ve isyandan koruyarak Allah’ın emirlerine, itaate götürün. Çünkü aile sahibi kendinden sorumlu olduğu gibi ailesinden de sorumludur. Zira konuyla ilgili “Hepiniz çobansınız ve hepiniz teb’anızdan sorumlusunuz.” ve “Sizin hayırlı olanınız, ehline karşı hayırlı olanınızdır.” hadisleri bilinmektedir. Ebu Hayyan’ın kaydettiğine göre, “ Hz. Ömer:

-“Ya Resulallah! Nefislerimizi koruruz, fakat ehlimizi nasıl koruyabiliriz?” demişti. Bunun üzerine Allah’ın Resulü (asv) de şöyle buyurdu:

-“Allah’ın sizi nehyettiği şeylerden onları nehye dersiniz ve Allah’ın size emrettiği şeyleri onlara emredersiniz. İşte bu, onları korumak demektir.

 “Allah o kimseye rahmet etsin ki, “Ey ehlim, ailem! **Namaz**ınıza, **oruc**unuza, **zekât**ınıza, miskinlerinize, yetim ve komşularınıza dikkat edin.” der. Ola ki Allah Teâlâ onları onunla beraber cennette toplar.”

Karnesini alıpta ailesine sevinç içinde koşan çocuklar gibi,biz de hesap gününde kitapların verildiği,kimsenin kimseye fayda sağlayamayacağı ve gelmesi muhakkak olan o günde kitabımızı sağdan alanlardan olmak için Allah(c.c.)’ın bize bahşettiği fırsatları iyi değerlendirelim.