İnsanlar fiziki ve ruhi organlardan yaratılmıştır. Fiziki organlar; el ayak, göz, kulak, mide, böbrek, ciğer vs.. Ruhi organlar; akıl, hayal, vicdan, manevi kalp, ruh vs..
İnsanların fiziki yapılarının yemeye, içmeye ve gıdaya ihtiyacı olduğu gibi, ruhi yapılarının da enerjiye, gıdaya ve beslenmeye ihtiyacı vardır.
Fiziki yapılar hastalandığında tedaviye ihtiyacı olduğu gibi, ruhi yapıların da tedaviye ihtiyacı vardır. Tedavi edilmeyenler hastalıkları artarak hayatlar son bulabilir.
Bu bağlamda insanların manevi hayatları daima gıdaya, beslenmeye, yenilenmeye ve kuvvetlendirmeye ihtiyaçları vardır. Hele günümüzde teknolojinin getirdiği hızlı iletişim araçları günahları her tarafta hızlıca artırmış, herkes günahlarla iç içe olduğu bir dönemde manen daha çok beslenmeye ihtiyaç vardır.
İ’tikaf; Dünyaya ait her şeyi bir tarafa bırakarak belli bir süreliğine kendini bir camide ibadete vermektir. Erkekler camide kadınlar da evlerinin bir odasında i’tikafa girebilirler.
Bütün Peygamberlerde i’tikaf ibadeti vardır. Yüce Allah Kur’an-ı kerimde emrediyor ki: “İbrahim ve İsmail’e de :’Tavaf edenler, i’tikafta olanlar, rüku ve secde edenler (namaz kılanlar) için beytimi (Ka’be) temiz tutun!’ diye emrettik.” (Bakara suresi, 125)
“(Bana ibadet etmesi için) Musa’ya otuz gece vade verdik ve ona on gece daha ilâve ettik; böylece Rabbinin tayin ettiği vakit kırk geceyi buldu.” (A’raf suresi, 142)
“Siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın.” (Bakara suresi, 187)
Bu ayet-i kerimeler gösteriyor ki, Peygamberler i’tikafa girmiştir, insanlara da i’tikafa girmeleri teşvik edilmiştir.
Resul-i Ekrem Efendimiz Peygamberlikten önce Nur dağındaki Sevr köşkünde 30-40 gün inzivaya çekilir, bazen de eşi Hz. Hatice validemiz birkaç günlüğüne ona katılırdı.
Hz. Aişe (r.a.) buyurdular ki; “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan’ın son on gününde itikâf yaparlardı. Bu durum vefat zamanına kadar bu şekilde devam etmiştir. Daha sonra Hz. Peygamber’in zevceleri i’tikâfı sürdürmüşlerdir.” (Buhârî, İ’tikâf, 1-18)
Bedir savaşı ramazan ayında olmuştu. O sene i’tikafa giremeyen Peygamber Efendimiz ertesi sene 20 gün i’tikafa girmişti.
İ’tikafın amacı: Dünyevi her türlü istek ve arzuları bir tarafa bırakmak, tamamen ibadete yönelmek hem nefsini temizlemek hem manen yükselmek hem de Allah rızası için sevap kazanmaktır. Peygamber Efendimiz müjde veriyor ki: “Ramazan ayında on gün itikâfa giren kişi, iki hac ve iki umre sevabı kazanır.” (Beyhakî, Şuabü’l-İmân, 3966)
Ağır hasta olan birini hastaneye yatırıp yoğun tedavi uygulandığı gibi, manen çok ağır hasta olan günümüzün insanları da manevi yoğun bakıma ve tedaviye ihtiyaçları vardır!
İşte bunun için ramazanı şerifin son on günü bunun için bir fırsattır. On gün fırsatı olmayanlar hafta sonu iki gün hatta bir gün bile i’tikafa girebilirler.
Uygulaması şöyle olabilir; Yarım saat beş vakit kaza namazı, yarım saat Kur’an okuma, yarım saat dua okuma, yarım saat tesbihat, istiğfar, selat ve selam, zikir ve tefekkür… Böylece iki saat değerlendirildi. Yorulduğunda istirahat yapıp aynen devam edebilir.
Tarih boyunca Peygamberler ve günümüze kadar İslam büyükleri i’tikaf ibadetini devamlı yapmışlar. Her türlü günahlarla kuşatıldığımız bir dönemde bizim de i’tikafa çok ciddi ihtiyacımız var! Manevi terbiyeye, manevi hastalıklarımızı tedavi etmeye hava gibi su gibi ihtiyacımız var! Öyle ise haydin i’tikafa!
[**İşte İtikafa girebileceğiniz camiler**](https://bedirhaber.com/haber/ramazanda-749-camide-hatimle-teravih-kiliniyor-42896.html)