İstiğfar

İstiğfar

İstiğfar kelimesi dilimize bağışlamak olarak çevrilmiş ancak örtmek manasında olan ğafera nın istifal babına girmiş şeklidir.Bu babta ki manaya göre ise Allah ‘tan bağışlamasını istedi günahlarını örtmesini istedi gibi anlamlara gelmektedir.

Bu manalara göre günahla sevap ayrımının zorlaştığı ahir zamanda yaşayan biz müslümanların sürekli istiğfara başvurması gerekir.İsmet sıfatının gereği günahtan uzak oldukları halde Adem (AS) dan Efendimiz (SAV)e kadar bütün peygamberlerin dualarında tesbihlerinde istiğfarı görmekteyiz.

MESELA:Peygamber Efendimiz (sav) Ebu Hureyre (RA)ın ravisi olduğu hadisi şerifte ”ben günde yüz defa Allah’a istiğfarda bulunurum ”buyurur.

Bir başka hadisi şerifte”amel defterinde çok istiğfar bulunana ne mutlu” buyurur. Namazda her selamdan sonra üç defa istiğfarda bulunan bir peygamberin ümmeti olan bizler malesef bu konuda oldukça fakir bir hayat yaşıyoruz.

İstiğfar bakımından zengin bir hayat yaşamak için neler yapmamız gerekir diye kendime sorduğumda ise içselleştirmede sıkıntı var cevabını duyuyorum. Peki çare ne?.İnsanın kendisini tanıması diyebiliriz.

Evet, Allah eşrefi mahluk olarak insanı yarattı ve insana iyiyi kötüyü tercih için cüzi irade verdi. Bu iradenin Bediüzzaman ‘ın eserlerinde ifade ettiği gibi biri uzun biri kısa iki eli olduğunu tahayyül edelim. İmtihan sırrına binaen insana düşen ise uzun eli kısaltmak kısa eli uzatmaktır.Bediüzzaman hazretlerinin kader risalesi ikinci mebhas ta dediği gibi” o iradenin kısa eline duayı ver ki uzasın silsile i hasenatın meyvesi olan cennete yetişsin diğer eline istiğfarı ver seyyiattan kısalsın cehenneme yetişmesin”

İnsan hali böyle iken Hz Aişe (r.anha) validemizden rivayet edilen Efendimizin duasını ne kadar söylesek ve amin desek az gelir.

‘’Ey Allah’ım beni güzel amel işledikleri zaman müjdelenen, hata işledikleri zamanda istiğfar eden kimselerden eyle’’

İstiğfar etmeye bu kadar muhtaç iken duyarsız kalmamızın sebebi ise şeytanın insana kusurunu itiraf ettirmemesi ve işlediği hata ve günahlara karşı nefsini savunma adına kırk kulp taktırmasıdır. Dolayısıyla bu kadar bahanenin arkasına sığınan nefiste istiğfara yanaşmaz. Kuran ı Kerim’de ’ben nefsimi temize çıkarmam çünkü nefis daima kötülüğe sevk eder ancak Rabbim merhamet ederse o başka’(Yusuf 53) buyrulmaktadır. Allah(CC) Yusuf(as)’ un diliyle bizlere nefse itimad edilmeyeceğini buyurur iken bizler nasıl nefsimize itimad edip günahlarımıza bahane buluyoruz anlaşılır gibi değil.

Şunu hiç unutmamamız gerekir daha doğrusu rabbim unutturmasın diyelim.

Nefsini suçlayan kusurunu görür; kusurunu gören itiraf eder; itiraf eden istiğfar eden Allah’a sığınır; Allah’a sığınan şeytanın desiselerinden kurtulur.

Rabbim hepimizi istiğfardan hissesi ziyade olanlardan eylesin. AMİN

Betül Sezgin( betul.sezgin@bedirhaber.com )

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.