36,6753$% 0.09
40,0531€% 0.19
47,6169£% 0.05
3.515,47%-0,04
2.984,18%-0,12
10.840,59%1,05
Gülme, insana has bir davranış olarak aynı zamanda insan karakterini belirleyici bir nitelik ve beşerî ilişkilerde sıkça görülen bir tavır olmasından dolayı İslâm ahlakıyla ilgili kaynaklar bu kavramı inceleme konusu yapmıştır. Hz. Peygamber (asm)’in nükteli sözler, ilginç çelişkiler, sürpriz gelişmeler ve diğer bazı hareketler karşısında tebessüm ettiğine ve güldüğüne dair hadisler vardır. (bk. Wensinck, el-Muccem, “bsm”, “dhk” md.leri) Bu hadisler, onun yumuşak tabiatının yanı sıra hoşgörüsünü de yansıtmaktadır. (bk. Buharî, “Edeb”, 68: “Fezâ’ilü aşhâ-bi’n-nebi”, 6; Müslim, “Fezâilü’s-sahâ-be”, 22)
İslam çerçevesi dışına çıkmadan -özellikle bir gelir temin etmek zorunluluğu da varsa- hiç olmazsa, insanların biraz stres atmalarına yardımcı olmak, özellikle ibret verici, düşündürücü, dine teşvik edici, hak-hukuka özendirici şeyler yapılabilir. Eğer bir ekonomik zorunluluğunuz yoksa, ondan uzak durmanızı tavsiye edilir.
**Hz. Peygamber (asv) şaka / latife yaparken belli ölçülere riayet ederdi:**
a. Şaka bile olsa sadece doğruyu söylerdi.
b. Şaka da olsa, gereksiz yerde münakaşa etmezdi.
c. İnsanları korkutmazdı.
d. Alay ederek şakalaşmazdı.
Hz. Peygamber (asv) gibi, O’nun engin müsamahasından bir örneği olsa gerek, sahabe de şaka / latife yapardı.
**Şakada ölçü nedir?**
Müslümanın her hareketi, her davranışı, her sözü ölçülü ve ciddiyet yörüngeli olmalıdır, ama ciddiyet ile buz gibi soğuk davranışları da birbirine karıştırmamak gerekir. İslâm, mizaha farklı bir bakış açısı getirmiş, latifenin mümincesine işaret etmiş ve hikmet edalı nüktelere cevaz vermiştir. Bir mümin için nükte ve latife, insanları güldürmek, onların hoplayıp zıplamalarını sağlamak ve onlara kahkaha attırmaktan öte manalar taşır; bir yandan hikmet ifade eder, diğer yandan da insanları tefekkür ufkunda dolaştırır.
Gereğinden fazla olan şaka ve latifeler lâubâlîliğe, çok gülmeye, kalbin kararmasına, zamanı boşa geçirmeye ve bazen de insanları kırmaya sebep olması bakımından sakıncalıdır. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), kahkahaya sebep olan, Allah’ı anmaktan alıkoyan ya da insanların onurunu yaralayarak saygı ve vakarı yok eden latifeleri yasaklamıştır. Müslümanlar arasında, “Latife latif (nazik, şirin ve ince) gerek.” anlayışı çok önemli bir düstur olagelmiştir. Ayrıca, latife veya nüktede yalan sözün bulunmaması gerekir. Rasûl-u Ekrem Efendimiz (asv),
**“Ben latife yaparım ama doğru konuşurum.”**
buyurmuş ve latife yaparken dahi sözlerin doğru olması gerektiğini vurgulamıştır. Evet, Peygamber Efendimiz aleyhi ssalatü vesselam da yer yer latife yapmıştı. Fakat, O’nun latifeleri ciddiyet televvünlü ve aynı zamanda hak ve hakikat yörüngeliydi. O, bir taraftan, hürmet duygularını davet eden bir vakar ve heybet, diğer taraftan da sevgiyi celbeden bir tevazu ve mahviyet içinde bulunurdu. İnsanları sürekli tebessümle karşılardı. Busîrî, Kaside-i Bürde’sinde bu hususa dikkat çekerek,
**“Yalnızken Fahr-i Kainat Efendimize mülaki olsan, celâleti hasebiyle O’nu kalabalık asker arasında ve bir ordunun başındaymış gibi ciddî bulurdun.”**
dedikten sonra sözlerini meâlen şöyle sürdürür:
**“Onu ashabına karşı da öyle mütebessim görürdün ki, sadef içinde saklanan incinin o Nebiy-yi zişanın mahall-i kelam ve tebessüm madeninden çıktığını sanırdın.”**
Rasûl-ü Ekrem Efendimiz (asv) öyleydi; sürekli müjde veriyor olma edasıyla hep mütebessim bir çehresi vardı. Fakat, rivayetlere göre, hayatı boyunca sadece üç defa -kendisine yakışan keyfiyet içinde- gülmüş ve asla gayr-i ciddiliğe geçit vermemişti. Bununla beraber, tebessüm etme, insanlara yumuşak davranma, herkese bağrını açma ve yanında herkesin rahat hareket etmesine imkan verme hususlarında örnek olmuş; gerekirse mehafet ve mehabet halini bile baskı altına alarak insanları rahat ettirme ve onları boğmama esasına işaretlerde bulunmuştu.
Peygamber Efendimiz (asv)’den öğrendiğimiz ölçülere göre; insan, muhataplarını marifet ufukları zaviyesinden değerlendirmeli ve onların durumuna uygun bir seviye belirleyerek konuşmalıdır; yoksa farkına varmadan onları sıkıştırmış, tazyik etmiş ve bütün bütün hakikatten soğutmuş olma ihtimali vardır.
**Kasdî ve iradi olarak lâubâlîliğe, birilerini güldürmek için şakalar yapmaya, ölçüsüzce gülmeye ve güldürmeye, dolayısıyla zamanı israf etmeye müsaade yoktur. Allah Rasûlü (asv) , bazı insanların güldüğünü görünce “Cennetten müjde mi aldınız?” deyip onları ikaz buyurmuştur.**
Ne var ki, bazı hak dostlarının, sürekli marifet ufkunda bulunmaları itibariyle, hep mehabet ve mehafet yaşayan talebelerine biraz nefes aldırmak ve tam canları gırtlaklarına geldiği sırada onlara oksijen yudumlatmak için espri ve nüktelere başvurmaları türünden, bazen hikmet edalı olan ve belli bir gayeye matuf dile getirilen mizah diyebileceğimiz türden latife, nükte, kıssa ve menkıbelerin anlatılmasında da bir sakınca olmasa gerektir.
Gülümsemek, güler yüzlü olmak ve az gülmek sünnettir. Bunlarda sadaka sevabı vardır. Bunlar kalbe hayat verir. Ruha huzur verir. İnsanları kaynaştırır, insanlar arasında güven, sıcaklık ve yakınlaşma meydana getirir. Dostlukları arttırır. Düşmanlıkları öldürür, husûmeti kırar. Kırgınlıkları önler. Şeytandan gelen kini, nefreti, öfkeyi, kızgınlığı, küskünlüğü söndürür ve yok eder.
**Hadisler’de gülmek ve gülümsemek**
**“Güler yüzle insanlara selâm vermen sadakadır.” **(Câmiü’s-Sağîr, 4/1513)
**
“Allah yumuşak ve güler yüzlü kimseyi sever.”** (Câmiü’s-Sağîr, 2/503)
**
“Siz mallarınızla bütün insanları memnun edemezsiniz. Öyle ise, güler yüzlülüğünüz ve güzel huyunuzla onları memnun ediniz.” **_**(Câmiü’s-Sağîr, 2/661) **_
**
“Allah Müslüman kardeşine surat asan kimseye buğz eder.” **(Câmiü’s-Sağîr, 2/500)** **
**
“Allah’tan kork ve hiçbir iyiliği küçümseme. Bu, su isteyen birisine kovandan su vermek veya Müslüman kardeşini güler yüzle karşılamak dahî olsa.” **(Müslim, Birr, 144; Tirmizî, Et’ime, 30)
**Uyarıcı Hadisler**
**“Az gül. Çünkü çok gülmek kalbi öldürür (katılaştırır).” **(Tirmizî, Zühd, 2; İbn Mace, Zühd, 19)
**“Siz benim bildiğimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız. Yüksek dağlara çıkar, sızlanarak Allah’a yalvarırdınız. Çünkü kurtulup kurtulamayacağınızı bilemiyorsunuz.”** (Câmiü’s-Sağîr, 4/1427
**“Kim gülerek günah işlerse, ağlayarak cehennem ateşine girer.”** (Câmiü’s-Sağîr, 4/1534)
**“İki çeşit gülme vardır: Bir gülme vardır ki, Allah sever. Bir gülme vardır ki, Allah gazap eder. Allah’ın sevdiği gülme şudur: Kişi görmeyi arzuladığı bir din kardeşiyle karşılaşır ve onu gördüğünden dolayı sevinir. Allah’ın gazap ettiği gülme ise, kişi incitici, eziyet verici, küçük düşürücü, alay edici, kaba veya batıl bir sözü hem gülmek ve hem de başkalarını güldürmek amacıyla söyler. Bu yüzden yetmiş kat Cehennem uçurumundan aşağı yuvarlanır.”** (Câmiü’s-Sağîr, 3/1149)
**“Ölüm kendisini kovaladığı halde, dünyayı kovalayan kimseye şaşarım. Kendisinden gafil olunmadığı halde, gaflete dalan kimseye şaşarım. Allah kendisinden râzı mıdır, kızgın mıdır bilmediği halde kahkahayla gülen adama şaşarım.”** (Câmiü’s-Sağîr, 3/1174)
**“Bana az önce şu duvarın kenarında cennet ve cehennem gösterildi. Hayrın yapılmasının ve şerden kaçınılmasının önemli sonuçları olduğunu bu günkü kadar görmedim. Eğer benim bildiğimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız.”** (Buhârî, Salât, 51; Müslim, Fezâil, 134)
**“Acıkmadan yemek, uyku gelmeden uyumak, şaşkınlık yaşamadan yapmacık olarak gülmek, musîbet ânında feryad etmek, nîmet ânında gayrimeşrû şekilde çalgı çalmak Allah katında büyük gazaba sebep olan şeylerdendir.”** (Câmiü’s-Sağîr, 3/1313)
**“Allah şu altı hasleti çirkin görür: **
1. **Namazda lüzumsuz hareketler, **
2.** Sadakayı başa kakmak, **
3.** Orucu tehlikeye düşürecek davranışlarda bulunmak, **
4**. Kabirlerin yanında gülmek, **
5.** Cünüp olarak mescide girmek, **
6.** İzinsiz başkasının evine göz atmak.”** (Câmiü’s-Sağîr, 2/479)
KAYNAK: Semerkantdaile.com
Sorularlaİslamiyet
MumSema
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.