Dersaadet olarak da isimlendirilen İstanbul,19.yüzyılın ortalarına kadar idari yapı ve yargısal açıdan dört ayrı bölüme ayrılmıştır.Bunlardan ilki İstanbul kadılığı’nın yetki sahası olan ve İstanbul Metropolünün kent merkezi olan Suriçi’dir. Galata,Üsküdar ve Eyüp’ten oluşan Bilâd-ı Selâse ise bu metropol alanın kazalarıdır.

‘’Üç Belde’’anlamına gelen Bilâd-ı Selâse ayrı kadılar tarfından yönetilmiştir.

Fakat bu ayrım sadece idari ve yargısal bir bölünlemenin yanı sıra sosyolojik ve kültürel bir farklılığı da ifade etmektedir.İstanbul’un bu dört ayrı bölümü,aynı şehir içerisindeki birbirinden farklı;fakat bir arada ahekli bir bütün oluşturan dört ayrı dünyayı teşkil etmiştir.Aynı zamanda bu dörtlü yapı ,İstanbul’un sosyal ve kültürel yapısını zenginleştiren ve canlı kılan faktörlerin başında gelir.

Bu kadılık merkezlerinden Eyüp,adını aldığı Mihmandar-ı Nebi Halid bin Zeyd Eba Eyyübe’l-Ensari(r.a)den dolayı manevi bir çekim merkezi oluştururken,diğer kadılık merkezlerinden Galata bölgesi ise,Kanuni Sultan Süleyman’ın süt kardeşi ve çocukluk arkadaşı olan dönemin önde gelen ilim adamlarından Yahya Efendi’nin manevi iklimi içinde yer almıştır.

Almanya vize başvuru Amaçları

Üsküdar’ın Manevi çekim merkezi ise Aziz Mahmud Hüdâyi dergahı olmuştur.Nitekim İstanbullu denizciler her iki zatın Boğaz’ın manevi bekçileri olduğuna inanırlar.Sebebine gelince…

Sultan Ahmet Camii’nin açılacağı gün Cuma hutbesi okuma şerefi Aziz Mahmud Hüdayi Hazretlerine verilir.Ancak o gün deniz geçit vermeyecek kadar dalgalıdır.Ama Hüdâyi Hazretleri fırtınaya aldırmaz,Sarayburnu’na doğru açılırlar.Teknenin geçtiği yerde derya sütliman olur.Talebelri ardı sıra ilerler,adeta tünelden geçerler.İşte bu ehline aşikar yol o tarihten sonra zaman zaman sandalcılar tarafından kullanılır.Netameli havalarda’’Ya Rabbi Aziz Mahmut hatırına’’der,sığınırlar Hüdâyi yoluna.Denizciler derler ki,söz konusu geçit daima sakin ,daima emindir…