40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.320,96%0,56
3.334,69%0,33
10.219,40%-0,06
Bağımlılık yapan, sarhoş edici ve uyuşturucu maddelerle mücadele konusuna daha çok can ve mal emniyeti açısından yaklaşılmaktadır.Kanaatimizce bu alışkanlıkların rağbet görmesinin, bağımlı olanların her türlü imkânlar seferber edildiği halde bu alışkanlıklardan vazgeçememesinin en önemli sebebi, söz konusu maddelerin bizatihi kötü görülmemesi, yalnızca sonuçları açısından kınanmasıdır.Hatta günümüzde popüler sosyal ve kültürel çevrelerin söz konusu maddelerin kullanımını zımnen teşvik ettiği bile söylenebilir. Bağımlıların bu alışkanlıklardan kurtulamamasının bir diğer sebebi de, yasaklayan kişi ve kurumların vicdanlar üzerinde etkili ve caydırıcı bir otoritesinin bulunmamasıdır.
Allah Resûlü (sas), her konuda insanlığa örnek ve rehberdir. İyilik ve güzellikleri emretmiş; kötülükleri ve çirkinlikleri yasaklamıştır. O getirdiği dini esaslar ile insanlık tarihinin farklı devirlerinde ortaya çıkması muhtemel bütün çirkinlikleri ortadan kaldırmayı ve kötü alışkanlıkları engellemeyi hedeflemiştir. İnsanın aklına, dinine, canına, malına ve namusuna zarar verdiği bilinen her türlü kötülük dinen yasaklanmıştır.Kur’ân-ı Kerim’de “O (Peygamber), onları kötülükten nehyediyor, onlara temiz şeyleri helal, murdar şeyleri de haram kılıyor.”(A’râf sûresi, 157) buyrularak, Peygamber Efendimiz’in kötülükler karşısındaki hassasiyeti dile getirilmiştir. O halde uyuşturucu ve benzeri sarhoşluk ve bağımlılık yapan yeni ortaya çıkmış maddeler dinî naslarda açıkça isimleri belirtilmemiş olsa da dini açıdan yasaklanmışlardır. Bağımlılık yaptığı, mal kaybına yol açtığı, sağlığa ve topluma zararlı olduğundan dolayı sigarayı da aynı şekilde değerlendirmek mümkündür.Uyuşturucu ve bağımlılık yapan maddeleri, korunması gereken temel haklar açısından sırayla tetkik edelim.
**1. Dinin Korunması**
Uyuşturucu ve bağımlılık yapan maddeler, içki gibi öncelikle diyanet/dindarlık duygusunun korunması açısından zararlı ve tehlikelidir.
Allah Resûlü (s.a.s.) bir hadislerinde “İçki, bütün kötülüklerin/pisliklerin anası (kaynağı)’dır.” buyurmuştur (Nesâî, Eşribe 44). Bir başka hadislerinde ise “Sarhoşluk veren her içki (içeçek) haramdır.”(Buhârî, Eşribe 4) buyurarak, sarhoşluk hakkındaki temel dini ilkeyi belirlemiştir. İslâm âlimleri çoğu sarhoş eden şeylerin azının kullanılmasının, başlangıçta sarhoşluk vermeyen veya vücudun alışmasından dolayı bazı insanlara sarhoşluk vermeyen şeylerin alınmasının da haram olduğunu söylemişlerdir (Abdülfettâh Mahmûd, Hükmü’t-tedâvî bi’l-muharremât, s. 124).
**Sarhoşluk nedir?**
Sarhoşluk, insanın irade kuvvetinin akıl ve diğer duyguları üzerindeki denetimini kaybetmesi neticesinde kişinin nefsanî tabiatının icaplarını kontrolsüz bir şekilde yerine getirmesidir. Bu durumda, iyi ve kötüyü ayırt edemeyen insan, dinî, ahlâkî ve toplumsal sorumluluklarını yerine getiremeyecek, bilakis, başkalarının hak ve hukukunu çiğneyecektir.
Uyuşturucuyla doğrudan ilgili hadislerin sayısı oldukça azdır. Zira o devirde uyuşturucu maddeler her bölgede tanınmamakta ve zararları bilinmemektedir.Allah Resûlü (sas), sarhoşluk veren ve vücudu uyuşturan (müftir) her şeyi yasaklamıştır (Ahmed b. Hanbel, 6/309).İslâm âlimleri “Sarhoşluk veren her şey haramdır.” hadisine dayanarak sarhoşluk verdiği için afyon ve benzeri uyuşturucuların da haram olduğunu belirtmişlerdir. Afyonun sarhoşluk vermediği, uyuşturucu olduğunun öne sürülmesi üzerine İbn Hacer, söz konusu hadiste geçen “müftir” kelimesiyle afyon ve benzeri uyuşturucu maddelerin kastedildiğini, bu sebeple onun da hadisle yasaklandığını söylemiştir. (Fethu’l-bârî, 21/142) İbadetten ve hayırdan alıkoyan, onları engelleyen nesneler ise dinen haramdır.
**2. Aklın Korunması**
Allah Teâlâ, insanları yaratırken onlara iyiyi ve kötüyü birbirinden ayırma; güzeli çirkini bilme kabiliyeti vermiştir. Bu kabiliyet, akıl ve iradedir..Hatta denebilir ki, insanı diğer varlıklardan farklı yapan, onu dinî ve beşerî sorumluluk sahibi kılan en önemli özelliği insanın akıl ve irade sahibi olmasıdır.Buna göre, insanî ve dinî bütün sorumluluklar iradeye bağlıdır.İrade, insanı mesuliyet sahibi yapan ulvi bir emanettir.
İnsanoğlu kötülük yapmaya müsait bir şekilde yaratılmıştır. Zira insan yaratılıştan hata, unutma, yanılma ve gaflet gibi bazı eksikliklerle kuşatılmıştır.Bu eksiklikler, insanla ilgili kötülüklerin birçoğunun sebebidir.
İslâm hiçbir şeyin vazgeçilmez alışkanlık haline getirilmesini onaylamaz. Hatta ibadetlerimizin bile alışkanlığa dönüşmesi, onların kıymetini düşürür.Zira insanın fiillerini anlamlı kılan, niyetlerini değerli eyleyen kasıt ve iradedir.İradenin devre dışı kalması, yapılan işin kıymetini düşürmektedir. Peygamber Efendimiz, “Allah, dünyada içki müptelası olup tövbe etmeyene ahirette cennet içeceklerinden içirmez.” (Müslim, Eşribe 73) buyurarak kötü alışkanlığın akıbetini bildirmiştir. Bir başka hadislerinde ise “İçkiye devam eden kişi puta tapan gibidir.” (İbn Mâce, Eşribe 3) buyurarak, içki alışkanlığını putperestliğe benzetmiştir.Putperestler nasıl kendilerine hiçbir fayda vermeyen putlara akıl ve mantık dışı bir alışkanlıkla tapınıyorlarsa içki müptelaları da kendilerine zarar veren içki alışkanlığını benzer şekilde devam ettirmektedirler.
İradesi zayıf insanlar bütün kötülüklere açıktır. Bu sebeple insanları etkilemek ve bâtıl davalarına destekçi yapmak isteyen şahıs ve gruplar, önce onların iradelerini devre dışı bırakmanın yollarını aramışlardır. Bir kısmı psikolojik etkileme yöntemlerini kullanarak ya da kitle ruh haletinden yararlanarak insanların iradelerini etkisiz hale getirmeye çalışmışlardır.
Bunun en çarpıcı örneklerinden birisi, İsmâîlî mezhebinin önde gelen dâilerinden Hasan Sabbah’ın Alamut kalesinde kurduğu “Haşhaşiyyûn” (Afyoncular) çetesidir. Afyon ve benzeri alışkanlık yapan maddeler vasıtasıyla zayıf iradeli kişileri kendilerine kul, ideolojilerine köle yapmaya çalışmışlardır.Bazı Doğu dinlerinde afyon ve benzeri keyif verici uyuşturucuların, insanları etkilemek, onları sahte bir mistik havaya sokmak için eskiden beri kullanıldığı bilinmektedir.Günümüzde Batı’da yeni ortaya çıkan bazı din görünümlü organizasyonların afyon ve benzeri uyuşturucu maddelerden aynı maksatla yararlandıkları; hatta bazı grupların bu şekilde etki altına aldıkları mensuplarını toplu intiharlara sürükledikleri bilinmektedir.
**3. Canın Korunması**
İslâm’a göre bütün insanlar temiz bir yaratılışa/fıtrata sahiptir. Nitekim bir kudsî hadiste “Allah Teâlâ, ‘Ben kullarımın hepsini kötülükten arınmış olarak yarattım; Fakat şeytanlar, bilahare onları dinlerinden saptırdılar.’ buyurmuştur.” (Müslim, Cennet 63) Alkol ve bazı uyuşturucular aşırı bir cesaret ve saldırganlığa sebep olmakta; bunun sonucunda alkol alan ve uyuşturucu kullanan kişiler öldürme ve yaralama hâdiselerine sıkça karışmaktadır. Kısaca onlar, hem kendi canlarını hem de başkalarının can ve mallarını tehlikeye atmaktadırlar.
Bunun yanında içki ve uyuşturucu, kişilerin bedenlerini yavaş yavaş zehirlemektedir. Hâlbuki Allah Teâlâ, “Kendinizi öldürmeyin, Allah size çok merhametlidir.” (Nisâ sûresi, 29) buyurarak, insanların kendilerine hem manevi hem de maddi açıdan zarar vermesini yasaklamıştır.Uyuşturucu ise insanlara hastalanma şansı dahi tanımamaktadır.Hâlbuki Peygamber Efendimiz (sas) bir hadislerinde “Kendisini zehirleyerek öldüren kişi, ebediyyen cehennemdedir.” (Buhârî, Tıbb 56)buyurmuştur.
İçki ve uyuşturucunun yol açtığı öldürme ve yaralama gibi zararların örneklerini ise her gün müşahede etmekteyiz. Hatta içki yasağının da böyle bir kavga ve yaralama hadisesinin akabinde indirildiği bildirilmektedir.Sa’d b. Ebî Vakkas (r.a.) anlatıyor: İçki haram kılınmadan önce yemek için ensardan birisinin evinde toplanmıştık. Bu arada içki içtik, sarhoşluğun tesiriyle Ensar ‘Biz daha faziletliyiz.’; Kureyşliler ise ‘Hayır, biz daha faziletliyiz.’ diye böbürlenmeye başladılar. Bu arada ensardan birisi devenin kemiğini kaptığı gibi benim burnuma indirdi ve burnumu kırdı. İşte bunun üzerine içki hakkındaki âyet indirildi.” (Beyhakî, Sünen, 8/285)
**4. Neslin (Ailenin) Korunması**
Neslin korunması temel insan haklarından birisidir. Cenab-ı Hak, “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlarla taşlar olan o müthiş ateşten koruyun.” (Tahrim sûresi, 6) buyurarak ailelerimizin manevi açıdan korumamız gerektiğini vurgulamıştır.Özellikle çocukların eğitimi ve kötülüklerden korunması sağlıklı nesiller yetiştirme açısından son derece önemlidir.Neslin korunması iki açıdan ele alınabilir.Alkol ve uyuşturucu madde kullananlar ailelerine karşı sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanırlar.Hatta bazen eşlerine ve çocuklarına zarar verirler.Ayrıca doğmamış çocuklarına genetik kalıtım yoluyla bazı kötü özelliklerin intikal etmesine de sebep olabilirler.Araştırmalara göre, bir bağımlı, birkaç nesil boyunca yaklaşık 50 kişinin hayatını etkilemektedir.
Neslin korunması için soyların/neseplerin birbirine karışmaması ve çocukların anne-babalarının belli olması gereklidir. Hâlbuki zina ve benzeri günahlar neseplerin karışmasına sebep olmaktadır.Zina, büyük günahlardan birisidir. Zina aklı başında, ahlaklı bütün insanların kötü gördüğü ve çirkin kabul ettiği bir fiildir.
Böylece haramların hem sonuçları itibarıyla kötü hem de tabiatları itibarıyla -Cenab-ı Hakk’ın emriyle birlikte çirkin kılındığı haber verilmiştir. Yasaklanan bir fiilin dünya ve âhirette insanlara birtakım zararlar vereceğini bildirmek her insan üzerinde aynı derecede caydırıcı olmayabilir. Bu sebeple İslâm, yasakladığı hususların ontolojik açıdan (tabiatları itibarıyla) da kötü olduğunu belirttiği için, yasaklar, insanlar tarafından daha kolay benimsenmiştir.İnsanlar, “Bir şeyin iyi yönleri mi, kötü yönleri mi fazladır?” hususunda farklı görüşlere sahip olabilirler ama ilâhî Kitap’ta kötü olarak anılmış bir nesnenin iyi olduğunu iddia etmekten çekinirler.
Peygamber Efendimiz (sas), yasakları uygularken insanlara şefkatli davranmış; kendisi ve aile efradının titizlikle uygulamadığı hiçbir hususta insanlara yasak koymamıştır. Kötü âdetleri ve zararlı alışkanlıkları kaldırmadaki başarısı, Allah Resûlü’nün (sas) peygamberliğinin delillerindendir.İçki yasağı gelince Peygamberimiz (sas)’in emriyle içki küpleri sokaklara boşaltılmış; Medine sokaklarında içkiler sel gibi akmıştır. (Ahmed b. Hanbel, 3/181, 182) İçkiye alışmış bu insanlar, içki yasaklandıktan sonra içkiden o kadar nefret etmişlerdir ki, içkiyi Allah’a şirk koşmaya eş tutmuşlardır. Nitekim ashâbdan Ebû Mûsa (r.a.), “İçki içmekle, Allah’ı bırakarak bir direğe tapınmak arasında fark görmem.” (Nesâî, Eşribe 42) demiştir.Görüldüğü gibi dindarlık duygusu iyi yönlendirilirse bütün kötülükleri ortadan kaldırmaya yeterlidir.
**İçkinin Satılması**
Yenilmesi, içilmesi veya kullanılması dinen caiz olan bir şeyi satmak da caizdir. Bu sebeple, yasal açıdan değil de, dini açıdan bakıldığında, kendisi aslen haram olmayan ürünleri helal alanlarda kullanmak üzere üretmekte ve ticaretini yapmakta bir sakınca yoktur. Bu maddeler normal olarak, helal alanlarda iş yapan kişi veya kurumlara satıldığı halde, alıcılar tarafından gizlice ve dolaylı yoldan, haram işlerde kullanılsa bile bundan dolayı üreticinin bir sorumluluğu olmaz (Zeylai, Tebyinü’l-hakaik, VI, 28). . Ancak doğrudan gayri meşru maddelerin üretiminde kullanılmak üzere ve bunu bilerek ilgili kişilere bu ürünleri satmak, bir haramı desteklemek ve yaymak anlamına geleceğinden bu gibi kazanç yollarından sakınmak gerekir (Şirbini, Muğni’l-muhtac, II, 37, 38; İbn Rüşd el-Ced, el-Beyan ve’t-tahsil, IX, 394-395; İbn Kudame, el-Muğni mea’ş-şerhi’l-kebir, IV, 306).Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de, “İyilikte ve takvada yardımlaşın, ama günahta ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.”(Maide, 5/2) buyurmaktadır.Öte yandan herhangi bir ürün, günlük kullanımda nerdeyse tamamen haram bir maddenin üretimi için kullanılmakta ise, bu ürünü üretmek ve ticaretini yapmak, büyük ihtimalle harama destek olacağından dinen sakıncalı olur.Bazı fıkıh alimleri, uyuşturucu imalatına dönük olarak haşhaş ve benzeri ürünleri üretmenin ve satmanın haram olduğunu belirtmişleridir (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, Beyrut 2000, VI, 458-459; Ceziri, el-Fıkh ale’l-Mezahibi’l-Erbaa, V, 39-41; Zuhayli, el-Fıkhu’l-İslami ve Edilletühu, VII, 448).Fakat ilaç imalatında kullanılmak üzere yetiştirilip, satılmalarında sakınca yoktur.Söz konusu maddelerin ekiminde devlet tarafından alınan bir karar ve konulan kotalar varsa bunlara riayet etmek gereklidir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.