Bedir Haber

İslam’da, müminler Allah’ın kulu, Resûlüllah’ın ümmeti birbirlerinin de kardeşidir.

İslam’da, müminler Allah’ın kulu, Resûlüllah’ın ümmeti birbirlerinin de kardeşidir.
376 views
08 Ocak 2021 - 15:14

Değerli kardeşlerim…İslam’da, müminler Allah’ın kulu, Resûlüllah’ın ümmeti birbirlerinin de kardeşidir. İmana dayalı bu kardeşlik esası, en yakın dost ve en güzel takdir edici yoldaş olmayı da beraberinde getirir. Bediuzzaman’ın ifadesiyle bu özellik mesleğimizin/meşrebimizin gereğidir: “Mesleğimiz halîliye olduğu için, meşrebimiz hıllettir. Hıllet ise en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder…” Dolayısıyla en yakın dost, en fedakâr ve civanmert arkadaş ya da kardeş olmanın bir gereği de “en güzel takdir edici yoldaş” olmaktır. Kur’ân ve Sünnet’in özellikle üzerinde durduğu bu hakikat, Müslüman toplumların bugün ferdî, ailevî, ictimâî ve ticârî/iş hayatlarından çıkardığı çok önemli sosyal sünnetlerden birisidir.

Kardeşlerim… Rehberimiz olan Allah’ın Resûlü çevresine karşı daima “takdir edici bir yoldaş” olmuştur. Yakınlarında bulunan kimseleri sürekli salih amele ve güzel ahlaka teşvik ettiği gibi arkasından takip etmiş, onları duruşları, manevi kıvamları, ilme ve ibadet u taata karşı iştiyakları, hakkı temsil ve fedakarlıklarıyla daima takdir ve tebrik etmiştir.” O’nun bu iltifat ve takdirleri, ashab-ı kiramın talim ve terbiyesinde, şahsiyetlerinin oluşmasında ve kabiliyetlerinin inkişafında ciddi rol oynamıştır. O, bu takdirleriyle aynı zamanda onları çevresinde bulunan kimselerin nazarına vermiş ve gittikleri vazife mahallerinde hem sahip çıkılmalarına hem de hüsn-ü kabul görmelerine vesile olmuştur.

Aziz mümünler…Takdir etmek, muhatabın yaptıklarını görmek ve onlara değer vermektir. Bu da yerine göre bazen sözlü bir teşekkür, takdir, medh u sena ve dua ile bazen de bir iyilik yapma, hediyeleşme ya da ödül verme şeklinde olabilir. Allah Resûlü, bu ahlak ve disiplinin ferdî, ailevî ve ictimâî hayatta yerleşmesi adına temel bir disiplin vazetmiştir: “Kim bir iyiliğe mazhar olursa, imkânı varsa o da iyilikle karşılık versin. Bulamazsa en azından o kimseyi yaptığı iyilikten dolayı takdir ve medh u sena etsin. Zira onu takdir etmekle, kişi, teşekkürünü yerine getirmiş olur. Takdir ve övgü dolu bir cümleyle dahi olsa teşekkür etmeyen kimse nankörlük yapmış olur.” insanların yaptıkları iyilikleri/güzellikleri görüp onlara teşekkür ve takdirde bulunmak insanın Rabbi’ne hakkıyla şükrüne de tesir eden önemli bir disiplindir.

Nitekim Allah Resûlü hicretinin daha ilk günlerinde çeşitli vesilelerle ashabını bu konuda yönlendirip ve teşvik etmiştir. Bir gün muhacirlerden bazıları gelip “Ey Allah’ın Resûlü! Ensâr (bize sahip çıkmakla) bütün sevapları aldı götürdü.” diye söyleyince, Allah Resûlü onlara “Hayır! Kendilerini takdir edip dua ettiğiniz sürece sizi geçemezler.” buyurur ve gördükleri iyilikler karşısında Ensâr kardeşlerini mutlaka takdir etmeleri gerektiğini ders vermenin yanı başında bunun kendilerine kazandıracağı mükafata da dikkat çeker. Zira bu sünnet hem bir kul hakkı hem de onları birbiriyle kaynaştıracak ve kardeşlik bağlarını güçlendirecek önemli bir davranıştır. Dolayısıyla İslamî hayat, Allah’a hamd u şükrün yanında insanlara da takdir ve teşekkür üzerine kurulu bir hayattır.

Muhterem müminler…Cenab-ı Hak, Kur’ân’da sadece Allah Resûlü’nden önceki peygamberleri ve onlara iman edenleri değil birçok ayette muhacir ve Ensar’ı da takdir eder. İnananların adeta ateşle imtihan edildiği en sıkıntılı günlerde büyük bir mücadele örneği sergileyen Muhacirleri ve onlara maddî-manevî her türlü fedakârlığı yaparak sahip çıkan Ensar’ı

وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَهَاجَرُوا۟ وَجَٰهَدُوا۟ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَٱلَّذِينَ ءَاوَوا۟ وَّنَصَرُوٓا۟ أُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُؤْمِنُونَ حَقًّا ۚ لَّهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ

“İman edip hicret eden ve Allah yolunda çalışanlar ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya; işte onlar gerçek mü’minlerdir. Onlar için bir bağışlanma ve bol bir rızık vardır.” diyerek takdir eder ve nazara verir. Üstelik onlardan hoşnutluğunu cennetle müjdeleyerek dile getirir:

وَالسَّابِقُونَ الْاَوَّلُونَ مِنَ الْمُهَاجِر۪ينَ وَالْاَنْصَارِ وَالَّذ۪ينَ اتَّبَعُوهُمْ بِاِحْسَانٍۙ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ وَاَعَدَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي تَحْتَهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۜ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ

“İslam’da birinci dereceyi kazanan Muhacirler ve Ensar ile onlara güzelce tâbi olanlar yok mu? Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan razı oldular. Allah, onlara içlerinden ırmaklar akan cennetler hazırladı. Onlar orada devamlı kalmak üzere gireceklerdir. İşte en büyük mutluluk, en büyük başarı budur!”

Ashab-ı kirâmı vazife şuurları ve yaptıklarıyla da takdir eden Allah (celle celaluhu) onların “insanlar arasından çıkarılmış en hayırlı nesil olduğunu” belirtir ve omuzlarına konulan davaya hakkıyla sahip çıktıklarını dile getirerek ihsan, takva ve teslimiyet anlayışlarıyla nazara verir:

ٱلَّذِينَ ٱسْتَجَابُوا۟ لِلَّهِ وَٱلرَّسُولِ مِنۢ بَعْدِ مَآ أَصَابَهُمُ ٱلْقَرْحُ ۚ لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا۟ مِنْهُمْ وَٱتَّقَوْا۟ أَجْرٌ عَظِيمٌ

“Hele o yara aldıktan sonra(uhud da) Allah’ın ve Resûlü’nün çağrısına uyup gönül verenlere, hele onlar gibi ihsan ve takva sahiplerine pek büyük mükafatlar vardır.”

Aziz kardeşlerim…Kur’ân, onları sahip oldukları kardeşlik ve îsâr hasletiyle de takdir eder ve örnek gösterir: “Bunlardan önce Medine’yi yurt edinip imana sarılanlar ise, kendi beldelerine hicret edenlere sevgi besler, onlara verilen ganimetlerden ötürü içlerinde bir kıskanma veya istek duymazlar. Hatta kendileri ihtiyaç duysalar bile o kardeşlerine öncelik verir, onlara verilmesini tercih ederler. Her kim nefsinin hırsından ve mala düşkünlüğünden kendini kurtarırsa, işte felah ve mutluluğa erenler, onlar olacaklardır.” Kur’ân, Allah’ın rızasına erdiğini belirttiği bu ilkleri, cesaretleri, samimiyetleri ve her zaman Allah yolunda canlarını seve seve vermeye hazır olmalarıyla da takdir eder. Dolayısıyla Kur’ân, bu takdirleriyle, bir taraftan onların bu güzel vasıflarıyla örnek alınmaları gerektiğini ders verirken diğer taraftan bütün müminlere de “dava arkadaşlarını, sahip oldukları güzel davranış ve yaptıkları iyi işlerle/hizmetlerle sahip çıkıp takdir etmeleri gerektiğine” de işaret eder.

Sadece Kur’ân değil Allah Resûlü de muhacir ve Ensar’a ayrı bir önem verir, açık-kapalı sözleriyle onların değerine dikkat çekerdi: “Ensâr, benim için iç gömlek, diğer insanlar da dış gömlek mesabesindedir. Eğer insanlar bir vadiye veya bir yaylaya yönelirken Ensar da başka bir vadiye yönelecek olsa Ben, Ensâr’ın gittiği vadiyi takip ederdim. Bir de hicret olmasaydı Ben de Ensar’dan biri olurdum.”diyerek hem onları över takdir eder. bize de sevdiklerinizi böyle takdir edin diye örnek olur.

Yine Allah Resûlü, “Ancak müminler Ensar’ı sever. Ancak münafıklar Ensar’a buğzeder. Kim Ensâr’ı severse Allah da onu sever. Kim Ensâr’a buğzederse Allah da ona buğzeder.” buyurarak; onların Allah ve inananlar nazarındaki yer ve konumlarını belirler. O, zaman zaman da onlara olan hususi sevgi ve takdirlerini “Allah şahid! Siz bana insanların en sevimlisisiniz.”buyurarak ifade ederdi.

Hz. Ebu Hureyre’nin beyanıyla ifade edecek olursak “Allah Resûlü, bu sözleriyle Ensar’ın hakkından fazlasını onlara vererek zulmetmiş değildir. Zira onlar, O’na hiç kimsenin sahip çıkmadığı bir dönemde sahip çıkıp barındırdılar, maddi-manevi destek oldular.” Dolayısıyla hak ettikleri bir sevgi ve takdiri de Allah Resûlü onlardan esirgemedi. Onlar da kendilerine gösterilen bu sevgi ve takdirin hakkını vermekten geri kalmadı. Ancak beşeriyet itibarıyla insanın kusurları olabilir. Buna karşılık da Allah Resûlü bütün ashabına şu ölçüyü verir: “Benim, kendisine sığındığım sırdaşım ehl-i beytim, dayanağım da Ensar’dır. Öyleyse siz de onların iyilerini örnek alın, kusurlu olanlarını da affedin.” Bunun yanında Allah Resûlü sadece kendilerini takdirle de yetinmemiş, “Allahım! Ensarı ve onların çocuklarını ve onların da çocuklarını bağışla!” buyurmuş ve bu takdir ve tembihlerini duaya dönüştürmüştür.

Allah Resûlü takdirlerini sadece şahıslara değil Ensar arasında İslam davasına sahip çıkıp Kendisini destekleyen kabilelere de yapmıştır. Ensâr’ın haricinde Allah Resûlü, Müslüman olan ve İslam davasına sadakatle hizmet eden bazı kabileleri de takdir etmiştir: “Kureyş, Ensâr, Müzeyne, Cüheyne, Ğıfâr, Eşca’ kabileleri var ya, Allah ve Resûlü bunların dostlarıdır. Onların da Allah ve Resûlü’nden başka dostu yoktur.” Allah Resûlü, “takdir edici yoldaş olma” sünnetini/ahlakını ashabı arasında yerleştirmek ve yaygınlaştırmak için temel ölçüler vermiş ve kendisi de bunun pek çok örneğini sergilemiştir. O, bu takdirleriyle, onları hem motive etmiş hem de takdir ettiği huy ve davranışların onların karakteri haline gelmesine katkıda bulunmuştur. Karşılıklı teşekkür, takdir ve medh u senâya teşvik ile aralarındaki kardeşlik bağlarını güçlendirmiş, bir vücudun uzuvları haline gelmelerine öncülük yapmıştır. Böylece aralarındaki tesanüd ve dayanışmayı en üst seviyelere taşımış ve onları bu hususta da örnek bir nesil konumuna yükseltmiştir.

Kıymetli kardeşlerim…Bu açıdan müminlerin birbirini medh u sena ve takdiri, sadece bir nezaket değil hak ve adalettir de. Zira adalet, her şeyi yerli yerine koymak, her hak sahibinin hakkını kendisine vermek demektir. Bu manada iyiliğini gördüğümüz ya da iyiliğini istediğimiz kimseye teşekkür ya da takdirde bulunmak, emeğinin/hizmetinin hakkını teslim adına, onun üzerimizdeki hakkıdır da. Zamanında ve yerinde bir teşekkür, takdir ve hayır dua ile bu hakkı yerine getirenler adaleti de ikâme ettiklerinden ferdî, ailevî ve ictimaî hayatlarında sağlıklı iletişimi ve dayanışmayı da kurmuş ve korumuş olacaklardır.

İltifat, takdir ya da teşekkür, insanları bir şeyi yapması için motive eden önemli vesilelerdendir. Bir işi başarmak da moral ve motivasyona bağlı olduğuna göre bu sünneti ferdî ve toplumsal hayatta yaşamak/yaşatmak önemli bir İslâmî sorumluluktur. Dolayısıyla, anne-babalar, çocuklara/gençlere kazandırmak istedikleri güzel huy ve davranışları elde etmelerine yardımcı olma mevzuunda, eğitimciler, talebelerini ilme ve çalışmaya azmettirme hususunda takdir sünnetini cömertçe kullanmalı, bu konuda cimrilik yapmamalıdırlar.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
หนัง JAV UNCENSOREDหนังAV JAV JAPANXXX หนังโป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนังหนังav ดูหนังโป๊ญี่ปุ่น หนังxญี่ปุ่นหนังAV JAV หนังโป๊ญี่ปุ่น หนัง JAV CENSOREDtürk ifşatürk pornoหนังavหนัง JAV CENSOREDหนัAV JAV JAPANXXX หนังป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนัง Rate R HD

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

maltepe evden eve nakliyat

ensest porno