Bedir Haber

İslam yeryüzüne gönderilmiş bir din

İslam yeryüzüne gönderilmiş bir din
26 views
03 Aralık 2021 - 13:26

İslam, bütün yeryüzüne gönderilmiş bir din. Efendimizin(s.a.v.), daveti bir ırka, millete, kavme veya yöreye değil, bütün insanlığadır. Onun için Kuran’da “Ey Araplar!” tarzında bir çağrı cümlesi bulunmaz. Kuran’daki bütün hitaplar, “Ey insanlar, ey iman edenler” şeklinde geneli kuşatır. Kuran, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) misyonunu, وَمَٓا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا كَٓافَّةً لِلنَّاسِ بَشٖيراً وَنَذٖيراً وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ ” Biz seni sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak bütün insanlara gönderdik; fakat insanların çoğu bunu anlamıyorlar.” (Sebe, 28) cümlesiyle duyurmuştu. Hz. Peygamber (s.a.v.) insanlığın tümüne geldi. Dolaysıyla hitabı da, daveti de umumidir. Ayetteki, kâffeten li’n-nâs ifadesi, “insanları uyarı ve tebliğ ile toplayıp birleştiren, onları küfür ve mâsiyetten engelleyen” şeklinde de anlaşılmıştır. (Taberî (XXII, 96) ve İbn Atıyye (IV, 420).Hâlbuki kendisinden önce gelen peygamberler belli bir ırka, bölgeye veya kavme gönderilmişti. Bu durum Peygamber’in (s.a.v.) bütün çabasını insanlığın hidayetine yönlendirdi. Önce imanı öğretip, Allah’a imana ve itaate çağırdı. Sonra Allah’a ibadet etmeye, kötülüklerden vazgeçmeye, ahlaki zafiyetleri ıslah etmeye, erdemli tavırlarda bulunmaya davet etti. Bazen konuşarak, bazen konuşturarak, bazen bakarak, sadece lisanı haliyle, duruşuyla, bazen de ikna etmenin en güzel yöntemlerini kullanarak bunu sağlamaya çalıştı.

 

Efendimiz (s.a.v), genellikle beşûş çehreli, güleç yüzlü ve mütebessim idi. En sıkıntılı anlarında bile umumiyetle üzüntülerini belli etmez ve yanındakilere hüzün verecek bir tavır sergilemezdi. Hiç kimseden güler yüzünü ve güzel ahlâkını esirgemezdi. Bilhassa çok sevdiği kimselerle karşılaştığında tebessümü bir kat daha artardı. Cerîr bin Abdullah (r.a); “Fahr-i Kâinât Efendimiz, müslüman olduğum günden beri beni huzuruna girmekten hiç alıkoymaz ve her gördüğünde tebessüm ederdi” buyurur. (Buhârî, Edeb, 68)

 

Hz. Ali (r.a) şöyle der: Rasûlullah (s.a.v), mec­li­sin­de­ki­le­re karşı dâimâ güler yüzlü ve yu­mu­şak huy­lu idi. Affı ve bağış­la­ma­sı bol­du. Hiç kim­se ile çe­kiş­mez­di. Hep sükûnet ve vakarla hareket eder, dâimâ güzel söz söylerdi… Mec­li­sin­de bu­lu­nan­lar bir ­şe­ye gü­ler­ler­se o da tebessüm eder, bir­ şe­ye hay­ret eder­ler­se o da on­la­rla birlikte hayret ederdi. (İbn-i Sa’d, I, 423-425) Buradan anladığımıza göre, Peygamberimiz, insanlardan farklı olduğu görüntüsünü verdirecek hareketlerden kaçınırdı. Onlarla tesis ettiği kalbî ve hissî irtibâtı devam ettirirdi. Farz ve haram olan durumlar hariç insanlarla iyi münâsebetler kurmak, çok dikkat ettiği bir husustu. Bir Arap şâiri şöyle der: “Bir gün biri, seni cömertlikte bulutlara benzetirse medhinde hata etmiş olur. Çünkü bulutlar verir ağlarlar, fakat sen, verir gülersin!”

 

Abdullah bin Hâris (r.a); “Rasûlullah (s.a.v)’den daha çok tebessüm eden bir kişi görmedim” demiştir. (Tirmizî, Menâkıb, 1) Efendimiz (s.a.v): “Kardeşine karşı izhar edeceğin tebessümün bir sadakadır”[ Tirmizi, Birr 36/1956.] “Biriniz yapacağı en küçük iyiliği dahî asla hakir görmesin! Yapacak hiç bir şey bulamazsa kardeşini güler yüzle karşılasın!”[ Tirmizî, Et’ıme, 30/1833.] “Allah; uyumlu, yumuşak ve güler yüzlü kimseyi sever” [Beyhâkî, Şuab, VI, 254/8055, 8056.] buyurmak sûretiyle ümmetini de mütebessim olmaya teşvik etmiştir. Efendimiz’in bu tavsiyesine uyan Ebu’d-Derdâ (r.a), bir söz söylediğinde muhakkak tebessüm ederdi. Bir gün hanımı ona: “İnsanların sana ahmak demelerinden korkuyorum!” dedi. Ebu’d-Derdâ: “Rasûlullah (s.a.v) bir söz söylediğinde muhakkak tebessüm ederdi” dedi. (Ahmed, V, 198, 199) Güleryüzlü ve tatlı dilli olmak olgun Müslümanın vasıflarındandır. Asık suratlı, kırıcı sözlü kişi karşısındakini kendisinden soğutur. Söyleyeceklerini muhataplarına dinletemez. Bu da Müslüman için büyük bir noksanlıktır. Her Müslüman, dinine hizmet etmekle mükelleftir. İnsanları irşad hizmeti sadece bir grubun işi değildir. Din ve îman hizmeti inhisar altına alınmaz. Her Müslüman bildiği doğrularla irşad ve tebliğde bulunmalıdır. Efendimiz’in (sav) bizzat kendisi gece gündüz demeden tebliğ vazifesini yürütürken, eshâb-ı kiram da îman hakikatlarını yaymak için aynı faaliyet içindeydiler. Yılmadan, usanmadan Allah’ın dinini dilleriyle, mallarıyla neşrediyorlardı. Demek ki her Müslüman yapıcı bir üslûpla müsbet bir şekilde dinine hizmet etmelidir. Ancak kinci ve kaçırıcı değil, sevdirici ve müjdeleyici olmalıdır.Peygamberimiz,” Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz,” buyurmaktadır. Bu prensiplere uygun olarak müsbet îman hizmeti herkesin en birinci vazifesidir. Bu hususta şu âyet-i kerîme: ادْعُ إِلَىٰ سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ ۖ وَجَادِلْهُمْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ ۚ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبِيلِهِ ۖ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ”Ey Muhammed, Rabbinin yoluna hikmetle, güzel nasihatla çağır! Onlarla en güzel şekilde mücadele et! Doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. Doğru yolda olanları da en iyi bilen O’dur.” (Nahl-suresi,125)

 

Bu âyet-i kerîmede zikredilen hikmet, hakikati açıklayan ve şüpheleri gideren kat’î delillerdir. Asrın insanlarının anlayışına göre îman hakikatlannı izah etmektir. Sağlam bilgiler vermektir. Güzel nasihattan maksat da ikna edici konuşma, güzel ve sevdirici sözlerle yapılan nasihattir. En güzel şekilde mücadeleyse, nezâket kaidelerine uygun kavl-i leyyinle, yumuşak ve tatlı dille yapılandır. Sert ve kaba davrananlara karşı da müsbet hareketten ayrılmadan, edep ve terbiye dairesinde tatlı ve samimî davranmak esas yiğitliktir. Vazifemiz daima müsbet harekettir, menfî değil! Müslümanın tarifini yapan Resûl-i Ekrem (sav) bir hadîs-i şerifinde, “Müslüman elinden ve dilinden insanların emin olduğu kimsedir” buyurmuştur. Böyle bir insan herkes tarafından sevilir, güvenilir, hürmet görür. Peygamberimiz (sav) daima güler yüzlü, tatlı dilli, herkesi ikna edici sözler söylerdi. Evet, O’nun mübarek, nurlu ve güler yüzünü gören bir zat, “Bu yüzde yalan yok!” demiş; yalnız yüzünü görmekle Müslüman olmuştur.

 

Aziz müminler! Allah (cc) Fir’avun’a gönderdiği Hz. Musa ve Hz. Harun’a (asm) şu emri vermiştir: فَقُولَا لَهُ قَوْلًا لَيِّنًا لَعَلَّهُ يَتَذَكَّرُ اَوْ يَخْشٰى “Fir’avun’a gidin! Doğrusu o azmıştır! Ona yumuşak söz söyleyin! Belki Öğüt dinler veya korkar.” (Tâ-Hâ Suresi 44.) Bu âyetlerde yumuşak ve tatlı sözün en katı insanları bile ıslâh edebileceğini görmekteyiz. “Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır” sözü de meşhurdur. Şu âyet-i kerîme: فَبِمَا رَحْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ لِنْتَ لَهُمْۚ وَلَوْ كُنْتَ فَظًّا غَلٖيظَ الْقَلْبِ لَانْفَضُّوا مِنْ حَوْلِكَࣕ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ “Ey Muhammed! Sen onlara sırf Allah’ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile…” (Âl-i İmrân Suresi 159.) Başka bir âyet-i kerîmede de, وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُؕ اِدْفَعْ بِالَّتٖي هِيَ اَحْسَنُ فَاِذَا الَّذٖي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَاَنَّهُ وَلِيٌّ حَمٖيمٌ “İyilik ve fenalık bir değildir. Ey inanan kişi! Sen fenalığı en güzel şekilde def et!O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kişinin yakın bir dost gibi olduğunu görürsün!Bu ancak sabredenlere Allah vergisidir. Bu ancak o büyük hazzı tadanlara ihsandır.”(Fussilet-suresi,34)

 

Muhterem Müslümanlar! Şunu unutmamak lâzımdır ki, fena bir insana “İyisin, iyisin!” denildiğinde iyileşmesi ve iyi bir insana “Fenasın, fenasın!” denildiğinde fenalaşması çok vuku bulur. Şuna buna çatmak, münafık damgasını basmak, damarlara dokundurucu konuşmalar yapmak, İslâm’a uygun bir üslûp değildir, zararlıdır. İslâm’a hizmet, Kur’ân ahkâmını tatlı dille anlatmak ve kendi nefsinde yaşamakla olur. Kötü sözlerden, kırıcı davranışlardan kaçınalım. Güleryüzlü, tatlı dilli olmaya çalışalım. Bizden beklenen budur. Vazifemiz yara açmak değil, açılmış yaraları sarmaktır. Yıkmak değil, yapmaktır. Nefret değil sevgi tohumları atmak, muhabbet fedaileri olmaktır.’Kendimize gelelim! İslâm’ın hakikatlarından, îmanın nurlarından, kötü davranışlarımızla insanları mahrum bırakmayalım! Zalimlerden uzak olalım, mazlumlara sevelim ve iyiliğin güzelliğin dünyada hakim olması için çalışanlara maddi manevi destek olalım.

Derleyen

ERDAL ATAK

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
หนัง JAV UNCENSOREDหนังAV JAV JAPANXXX หนังโป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนังหนังav ดูหนังโป๊ญี่ปุ่น หนังxญี่ปุ่นหนังAV JAV หนังโป๊ญี่ปุ่น หนัง JAV CENSOREDtürk ifşatürk pornoหนังavหนัง JAV CENSOREDหนัAV JAV JAPANXXX หนังป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนัง Rate R HD

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

maltepe evden eve nakliyat

ensest porno