Bedir Haber

İpekten Mendiller, Nurdan Tabaklar

İpekten Mendiller, Nurdan Tabaklar
Belgin İspir( belgin.ispir@bedirhaber.com )
189 views
30 Aralık 2015 - 7:31

Eski Türk filmlerinden bir sahne. Kadın seccadesinin üzerinde namaz kılar ve kötü karakter ibadetinden vazgeçsin diye üzerine yılan salar. Soğuk yüzü olan sürüngen başörtülü yeşil gözlü hanımın boynuna dolanmaktadır. Kapı aralığından izleyen kötü kişi “şimdi bırakacak namazı ” derken yılan çiçek haline dönüşmektedir. Bu manzarayı görenlerin kimi Müslüman olur. Kimisi aksi , çirkef , zengin, sözü herkese geçen adamın korkusundan kalbindekileri saklamaktadır.

Yine aynı senaryo içerisinde kadın bir gece seccadesini serer. Namazını bitirdikten sonra:

“Ya Rabbi (c.c) şu vakitte bir çok kimse uyudu, bir çoğu sevdiğine gitti, bende sana geldim, çünkü benim sevdiğim sensin.” diye bir dua eder .

Arkasından zikir çekmeye başlar ve seccade üzerinde bir süre sonra uyuyakalır. O gece evine hırsız girer. Sağına soluna bakınır. Oldukça az ve eski eşyaların olduğu fakir birinin eviymiş bu ev diye düşünür. Ama bir kaç parça eşya almadan çıkmak olmaz der. Torbasına doldurduğu bir kaç parça eşya ile tam evden çıkacakken , birde bakar ki kapı yok ! Az önce girdiği kapı hiç bir yerde gözükmüyor, her yer duvar. Aldıklarını bırakır ve tekrar çevresine bakar, kapı yerinde durmaktadır. Bıraktığı eşyaları tekrar torbasına doldurur. Kapı yine yoktur. Bu eşyayı bırakıp alma işlemini tam üç kez tekrarlar. Bu şaşkınlık içerisinde iken duvarlar dile gelir:

“Ey hırsız! Seven uyudu ama sevilen ayakta! ” Hırsız duyduğu ses karşısında kelime-i şahadet getirerek Müslüman olmaktadır.

Bu filmin kahramanı ilk kadın evliyanın hayatını canlandırmaktadır.

O Tabiin devrinde yetişen büyük bir hanımdır. Dünyadaki hiç bir maddi ve geçici varlıklara düşkün olmayan ve ibadetleriyle meşhur bir kadındır.

Basra’da doğmuştur. Ailenin dördüncü çocuğu olduğundan ismini bu manaya gelen RABİA koymuşlardır. Babası çok fakir olduğundan doğum olduğu gece evinde ihtiyaç olan hiçbiri şey yoktur. Annesi çok ağlamıştır.

Doğduğu gece babası rüyasında Peygamber Efendimizi (sav) görmektedir. Efendiler Efendisi (sav): “Kızının büyük bir kimse olacağını müjdeler. Arkasından bir kağıda; “Her gece Nebi’ye yüz salavat getirirdin, dün gece unuttun, bunun için bu kağıdı getirene 400 dinar ver.” diye yazıp Basra beyine götürmesini söyler. Bunun üzerine Rabia’nın babası rüyasında söyleneni yazıp beye götürür. Basra beyi memnuniyetle on bin kızıl altın verip, onlara hep yardımcı olacağını söyler. Bundan sonra madden çok rahatlayıp kızlarını sıkıntı çekmeden büyütürler.

Rabia, babasına hep şöyle der:

“Babacığım sakın bize haram kazançtan bir şey getirip yedirme.” O:
“Kızım bilmez misin ki, helal rızık bulmak çok zordur, haram ise çoktur.” “Babacığım dünyada açlığa sabretmek, ahirette cehennem azabına sabretmekten çok daha hayırlıdır.” diye altın değerinde sözler söyler.

Rabia-ül Adeviyye biraz büyüyünce anne babası vefat eder. Bu arada Basra’da kıtlık baş gösterir. Kız kardeşleriyle beraber dağıtılırlar. Rabia’da bir ihtiyara hizmete yani köleliğe başlamıştır. Bir gece ;
“Ya Rabbi, biliyorsun ki benim arzum senin emirlerine uymaktır. Eğer iş benim elimde olsa sana ibadetten bir an geri kalmazdım. Fakat ihtiyara hizmet ettiğim için sana gereği gibi ibadet edemiyorum. ” derken efendisi konuştuklarını duyar Rabia’nın nasıl bir kişi olduğunu anlar, onu azat eder. Üstelik kabul ederse kendisine hizmet edebileceğini söyler. Fakat bu istek kabul edilmez.

Rabia artık gündüzleri olduğu gibi gecelerini de ibadetle geçirmektedir. Kefenini daima yanında taşır, namazını onun üzerinde kılmaktadır. Çok oruç tutar. Hatta bir defasında bir hafta yiyecek bulamaz, sekizinci gece açlığı iyice şiddetlenir. Nefsine eziyet ettiğini düşünürken kapı çalar. Getirilen bir tabak yemeği bırakır mum almaya gider. Döndüğünde ise kedinin yemeğini döktüğünü görmektedir. Su bardağını almaya gittiğinde mum söner, içmek isterken bardak düşer,kırılır. Mübarek hanım:

“Ya Rabbi, bu zavallı kulunu imtihan ediyorsun, fakat acizliğimden sabredemiyorum!” diyerek öyle bir “ah” çeker ki; neredeyse ev yanacaktır. Bu esnada bir ses duyulur:

“Ey Rabia,istersen dünya nimetlerini üstüne saçayım fakat gamımı alayım. Çünkü benim gamım ile dünya bir arada bulunmaz!”

Rabia bu sözü işitince şöyle dua eder;

‘Ya Rabbi, beni seninle meşgul eyle ve senden alıkoyacak işlere beni bulaştırma!’

Yine bir gece yarısı kalkar ve Rabbi ile baş başayken arkadan biri yaklaşır onun münacatını dinler.O:

“Allah’ım gece oldu sevgililer sevgililerinin yataklarına gittiler.Aşık maşuk şimdi sarmaş dolaş. Benim
MAŞUKUM SENSİN! BENDE KALKTIM SENİN YANINA GELDİM! Sana çeşitli şeyleri şefaatçi olarak arz ediyorum. Benim sevgimde bir hayli derindir. İsteğim, dileğim çoktur. Aşığın maşuktan istediği her şeyi istiyorum. Aşkımı şefaatçi değil, senin bana olan alakanı şefaatçi yapıyorum!”

Diye emin bir kalbin ifadesi ile konuşmaktadır.

“Allah’ın sizi ne kadar sevdiğini öğrenmek istiyorsanız onu ne kadar sevdiğinize bakın”

O öyle çok öyle delicesine seviyordu ki Rabbi’nin de onu ne kadar sevdiğini bildiğinden kendi sevgisini değil Rabbi’nin ona olan sevgisini şefaatçi yapmaktadır.

Rabia-tül Adeviyye son derece tevekkül sahibidir. Sabırlıdır. Her türlü güzel ahlaka sahiptir. Dünyaya değer vermeyendir. Rabbinin rızasından başka bir şey düşünmeyen, gece ve gündüzünü ona ibadet ve tefekkürle geçiren,hayatı boyunca çok işkence ve eziyet görmesine rağmen imanından dönmeyip sabreden, kısacası gözlerine Rabbi’nin hayalinden başka hayal girmeyen çok yüce bir kadın evliyadır.

Onun hayatını yazan büyük yazarlar, Rabia’nın yaşadığı hayatın adeta yaşanmaz boyutlarda olduğunu dile getirmişlerdir. Hatta onu erkekler arasında yazanlar bile vardır.

Dünyanın her türlü süsünden ve ziynetinden uzak kalmasını bilmiş olan kadın evliyanın çok defalar yiyecek temin etmede bile güçlükler çektiği bilinmektedir.

Yaklaşık olarak hicri 95 yılında dünyaya geldiği söylenilen Rabia-tül Adeviyye’nin vefatından sonra Beşşar b. Galib en-Necrani rüyasında görür ve ona:

“Ben sana çok dua ediyorum” der. Rabia:
“Hediyelerin nurdan tabaklar içerisinde bize geliyor.”
“Bu nasıl oluyor?” diye sorar.O da:

“Hayatta olan müminler, ölüler için dua ettikleri vakit, ipek mendiller içinde nurdan tabaklara konur ve ölüye götürülür. İşte bu filanın sana hediyesidir” denir.” demiştir.

752′de Kudüs civarında vefat ettiği söylenmektedir.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
หนัง JAV UNCENSOREDหนังAV JAV JAPANXXX หนังโป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนังหนังav ดูหนังโป๊ญี่ปุ่น หนังxญี่ปุ่นหนังAV JAV หนังโป๊ญี่ปุ่น หนัง JAV CENSOREDtürk ifşatürk pornoหนังavหนัง JAV CENSOREDหนัAV JAV JAPANXXX หนังป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนัง Rate R HD

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

maltepe evden eve nakliyat

ensest porno