İNTERNET VE KISITLANMIŞ HAYATLAR

İnternetin olmadığı veya kısıtlanarak kontrollü verildiği bir dünya düşünebiliyor musunuz ? Cevabınızı duyar gibiyim..Evet; en basiti,bu yazıyı okuyorsanız bile internet sayesinde..Ben bu yazıyı Finlandiya’dan yazıyorum, kim bilir siz nereden okuyorsunuz..İnternet olmadan nasıl buluşacaktık aynı mecrada..Buluşsak bile bu buluşma Finlandiya sınırları dışına çıkamazdı..

Konuyu daha da anlaşılır hâle getirmek adına Finlandiya’dan bahsetmeden edemeyeceğim.Burada “internet” demek, ev demek iş demek çocuk demek okul demek..Sıralayabiliriz daha..İnternet sanki insanın, “insan” olmasının getirdiği temel ihtiyaçlar arasında, olmazsa olmaz seviyede bulunan bir gereksinim..Ve bunu sağlamak amacıyla ne gerekiyorsa yapılmış..Meselâ bir öğrenci kendi harçlığının %10’u ile dünyanın en hızlı internetlerinden birine sahip çok rahat bir şekilde ulaşabiliyor.. Evet, buradaki her sektörün, her mecrânın artık internetle içiçe olduğunu söylesem abartmış olmam..

İnternetin sadece sosyal medya kullanmaktan,oyun oynamaktan ibaret olmadığını anlamış bir millet Fin milleti..Bir çok iş başvurusu internette ayrıntılı bir şekilde bulunabiliyor ve işlere ulaşımda bir o kadar kolay oluyor..Bir kasabanın resmi bir dairesinde çalışan bir insana bile internet üzerinden ulaşabiliyorsunuz.Burada internet, devlet bürokrasisinin yerini çoktan almış durumda.. E-posta kültürüne hiç girmiyorum bile..Burada kimlik kadar etkin bir etiket..E-mail adresiniz belli bir ciddiyet gerektiriyor ve her türden resmi işlerde muhatap olarak kabul edilebiliyor.Örneğin, Türkiye’deki gibi bir iş için bürokrasideki on yere uğrayıp , mühür veya imza peşinde ter dökmenize gerek yok..E-mail ile gerekli belgenin resmini yetkili makama iletmeniz yeterli..

2021 yılının dünyasında yaşayan bir Fin, internetin kısıtlılığına,lüks olmasına asla sessiz kalamaz..Çünkü Finlandiya’da ; uygarlığın ve insanlığın en değerli iletişim kaynağının, bilgi aktarımının ve belki de en önemlisi, günümüz dünyasının hızının gerisinde kalmamanın hatta önüne geçmenin aracı “internet” olarak biliniyor..Ve buna yönelik ne gerekiyorsa sonuna kadar, devlet desteği ile yapılıyor..Devlet, vatandaşının hiçbir şeyden uzak kalmamasını istiyor.

Neden mi? Çünkü vatandaş geri kalırsa devlet de söz sahibi ülkelerden biri olma sıfatını yitirir ve geri düşer..İşte size yıllardan beri hedeflenen muasır medeniyetler ufku..Bugünün Türkiye’sinin, geçmişin Osmanlı’sının ufku..

HER İNSAN KENDİ İRADESİ İLE KADERİNİN ÇOCUĞUDUR

Türkiye’den söz açılmışken; geçenlerde bir arkadaşımız, burada mesleğini icra edebilmesi için gerekli belgeleri Türkiye’deki mezun olduğu üniversiteden temin edemediğini belirtti.Nedenini sorduğumda çok şaşırdım.Finlandiya’nın yetkili makamı, üniversiteye hiç bir şekilde ulaşamadığını belirtmiş.Bütün yollar denenmesine rağmen iletişim kurulamamış.Halbuki burada hemen hemen herkesin , ilgisi olduğu bir kurumdan belge talebi kısa sürede karşılık bulur.Arkadaşımız dünyanın öbür ucunda mahrumiyete maruz bırakılmış vaziyette..Zannedersem hâlâ uğraşıyor..Kim bunun sorumlusu, sormak lazım..

Maalesef Türkiye’deki bu kısır durumun nedeni fakirlik ya da imkan kısıtlılığı değil..Aksine; bolluk içinde bir ülkeye dayatılan mahrumiyet, zamanla zihinleri de gelişmekten, çağdaş dimağlardan mahrum bırakıyor.! Bir atasözü var: “Alçak yerde tepe kendini dağ zannedermiş.” Bugün Türkiye; herkesin yedi düvele karşı güç naraları attığı, yerli-milli propagandalarla küçük tepelerin dağlaştırıldığı bir konumda..Maalesef ortada ne yedi düvel var ne de dağ..Çağın gerisinde kalmanın verdiği hissiyatı kabullenememenin çırpınışları bunlar..Ulaşamadığın ciğere pis de , olmadığı hâlde düşman üret..Muasır medeniyet ufku vardı eskiden..Nerde kaldı acaba? Günümüz dünyasını yakalama adına ne varsa aksi politika izleyen bir devlet nerde kaldı ki muasır medeniyetlere ulaşsın..

Bugün tüm dünyada insanlar, hayatlarını bile bir ülkeden diğer ülkeye taşımayı “online” olarak halledebiliyorken,isimlerinin önünden Prof.Doç. ünvanlarını hiç bir platformda yazmayı ihmal etmeyen ”koca koca” (!) şahsiyetlerin bir e-mail kültürüne bile ulaşamaması çok acı..Başbakanlık konumundaki birinin “fazla kafa yorarsan, kafayı sıyırırsın, hikmetine fazla şey yapmamak lazım” şeklinde yorumda bulunması çok acı..Atılan tweetler yüzünden açılan binlerce davanın olması bir yana,dava sahibinin gece-gündüz kendi halkını kutuplaştırmaktan geri kalmayışı çok acı..Avrupa’da bir öğrenci sınırsız internete sahip iken, Türkiye’deki bir öğrencinin birkaç GB internete harçlığının neredeyse yarısını yatırması çok acı..

İnternetin kısıtlanmadığı, hiç kimsenin hayatta olmanın getirdiği haklardan mahrum kalmadığı bir dünyada yaşamak dileğiyle