38,4292$% 0.2
43,8350€% -0.02
51,3195£% -0.01
4.099,20%-0,71
3.318,98%-0,90
9.432,55%-0,61
Yeryüzünün en şerefli varlığı olan insan, Allah’ın verdiği nimetlerle birlikte çeşitli imtihanlarla da karşı karşıyadır. Kimi zaman korku, açlık, can, evlat gibi zorluklarla, kimi zaman da varlık, servet, makam ve mevki gibi nimetlerle imtihan edilir. Ancak bu imtihanların en büyüklerinden biri, insanın nefsiyle olan mücadelesidir.
Nefs kelimesi, sözlükte “ruh, can, hayat, nefes, varlık, zat, insan, kişi, hevâ ve heves, kan, beden, bedenden kaynaklanan süflî arzular” gibi anlamlara gelir. Kur’an-ı Kerim’de ise nefs kelimesi, “ruh” anlamında (En‘âm 6/93) ve “zat ve öz varlık” manasında (Âl-i İmrân 3/28, 30) kullanılmıştır.
Yüce Allah, insanı en güzel şekilde yaratmış, ona selim bir akıl, sağlam bir irade ve engin bir gönül vermiştir. İnsanın doğruyu yanlıştan ayırt edebilmesi için Kitaplar ve Peygamberler göndermiş, onların örnekliğini bahşetmiştir. Allah, insana verdiği nimetleri gereği gibi kullanmasını ve nefsinin sınırsız istekleriyle mücadele etmesini emretmiştir.
Nefsin isteklerine boyun eğen, heva ve heveslerinin esiri olan, aklını kullanarak arzularını kontrol edemeyen kişi hüsrana uğrar. Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de bu hususu şöyle hatırlatmaktadır:
وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّاهَا * فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا * قَدْ أَفْلَحَ مَنْ زَكَّاهَا * وَقَدْ خَابَ مَنْ دَسَّاهَا
“Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.” (Şems, 7-10)
Bu ayetler, insanın ahlâkî bakımdan çift kutuplu bir varlık olduğunu, iyilik veya kötülük yollarından dilediğini seçebilecek bir tabiatta yaratıldığını ve onun kurtuluş veya mahvoluşunun bu seçime bağlı bulunduğunu göstermektedir.
Mümin için asıl olan, nefsini lanetlemek değil, onu terbiye etmek ve güzel huylarla donatmaktır. Allah’ın çizdiği sınırlara, ahlâka ve vicdana aykırı olan her türlü isteğine karşı, nefsini kontrol altında tutmasıdır. İyiliğin ve iyilerin tarafında, kötülüğün ve kötülerin karşısında yer almasıdır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
إِنَّ أَخْوَفَ مَا أَخَافُ عَلَى أُمَّتِي اتِّبَاعُ الْهَوَى وَطُولُ الْأَمَلِ
“Ümmetim adına en çok korktuğum şey; nefislerinin esiri olmaları, heva ve heveslerine uymalarıdır.” (Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr, no: 1575)
Nefsin hevâ ve hevesi karşısında son derece uyanık ve dikkatli olmak gerekir. Aksi takdirde insan aldanır, nefsin oyununa gelir ve onun sayısız tuzaklarından birine düşebilir. Hevâ ve heveslerinin peşinden gidenler, arzularını her şeyin önüne geçirmek suretiyle onu ilâhlaştırmak gibi büyük bir dalâlete düşebilirler. Allah’ın hiçbir emrini tutmazken, hevâ ve heveslerinin her çeşidini yerine getirmek isterler. Cenâb-ı Hak böylelerini ağır bir üslûpla tenkit ederek şöyle buyurur:
أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَٰهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا
“Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilah edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?” (Furkân Sûresi, 43)
Nefisle mücadele, insanın en büyük ve en zorlu sınavlarından biridir. Çünkü nefis, insanın içinde sürekli olarak kötülüğe ve hevâya çağıran bir güçtür. Bu mücadele, dışarıdaki bir düşmanla savaşmaktan daha zordur. Zira dış düşman bellidir, onunla savaşırken insan kendini hazırlayabilir. Ancak nefis, insanın kendi içindedir ve sürekli olarak onu kötülüğe çağırır. Bu nedenle nefisle mücadele, insanın kendisiyle yüzleşmesi ve içsel bir savaş vermesi anlamına gelir.
الْمُجَاهِدُ مَنْ جَاهَدَ نَفْسَهُ
“Mücahid, nefsiyle mücadele edendir.”(Tirmizî, Fezâilü’l-Cihâd, 2)
Bu hadis-i şerif, gerçek mücahidin kim olduğunu açık bir şekilde ifade etmektedir. Mücahid, sadece dışarıdaki düşmanlarla savaşan kişi değil, aynı zamanda kendi nefsiyle mücadele eden kişidir. Nefis, insanı kötülüğe çağıran ve onu Allah’ın yolundan saptırmaya çalışan bir iç düşmandır. Bu nedenle nefisle mücadele, imanın ve takvanın bir gereğidir. Nefsini terbiye eden, onun isteklerine boyun eğmeyen ve Allah’ın emirlerine uyan kişi, gerçek anlamda mücahid olur.
أَعْدَى عَدُوِّكَ نَفْسُكَ الَّتِي بَيْنَ جَنْبَيْكَ
“En azılı düşmanın, iki yanın arasında bulunan nefsindir.” (Beyhakî, Şuabü’l-Îmân, no: 5312)
Bu hadis-i şerif, nefsin insan için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu vurgulamaktadır. Nefis, insanın içinde sürekli olarak kötülüğe çağıran ve onu Allah’ın yolundan saptırmaya çalışan bir düşmandır. Bu düşman, dışarıdaki düşmanlardan daha tehlikelidir çünkü insanın kendi içindedir ve sürekli olarak onu etkilemeye çalışır. Bu nedenle insan, nefsine karşı sürekli uyanık olmalı ve onun isteklerine boyun eğmemelidir. Nefis, insanı günaha sürükleyebilir, onu Allah’ın emirlerinden uzaklaştırabilir ve sonunda hüsrana uğratabilir. Bu yüzden nefisle mücadele, imanın ve takvanın bir gereğidir.
Nefisle mücadele, insanın kendini terbiye etmesi ve Allah’ın rızasını kazanması için büyük bir öneme sahiptir. Nefis, insanı sürekli olarak kötülüğe çağıran ve onu Allah’ın yolundan saptırmaya çalışan bir iç düşmandır. Bu nedenle nefisle mücadele, imanın ve takvanın bir gereğidir. Nefsini terbiye eden, onun isteklerine boyun eğmeyen ve Allah’ın emirlerine uyan kişi, gerçek anlamda mücahid olur.
Nefisle mücadele, insanın en büyük ve en zorlu sınavlarından biridir. Bu mücadele, insanın kendisiyle yüzleşmesi ve içsel bir savaş vermesi anlamına gelir. Nefis, insanı sürekli olarak kötülüğe çağıran ve onu Allah’ın yolundan saptırmaya çalışan bir iç düşmandır. Bu nedenle nefisle mücadele, imanın ve takvanın bir gereğidir. Nefsini terbiye eden, onun isteklerine boyun eğmeyen ve Allah’ın emirlerine uyan kişi, gerçek anlamda kurtuluşa erer ve mücahid olur.
Kur’an-ı Kerim’in son suresi olan “Nâs” suresinde, insanların içinden gelen arzu, duygu ve düşünceler karşısında uyanık olmaları, bunları akıl, vicdan ve dinî değerler süzgecinden geçirmeleri emredilir. Bu surede, insanları aldatmaya ve doğru yoldan saptırmaya çalışan iki cins şeytandan bahsedilir: Cin şeytanları ve insan şeytanları.
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ * مَلِكِ النَّاسِ * إِلَٰهِ النَّاسِ * مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ * الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ * مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ
“De ki: İnsanların Rabbine sığınırım. İnsanların hükümdarına, insanların ilahına, insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin şerrinden. O ki, cinlerden de insanlardan da olur.” (Nâs Sûresi, 1-6)
Cin şeytanları, insanların içine vesvese düşürerek onları yanlış yola sürüklemek isterler. Her insanın, kendisini kötülüklere sürüklemeye, kötü işleri onun gözünde güzel göstermeye çalışan bir şeytanı vardır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:
إِنَّ لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْكُمْ شَيْطَانًا
“Her birinizin bir şeytanı vardır.” (Müslim, Îmân, 231)
Başka bir hadiste ise şöyle buyurulmuştur:
إِنَّ الشَّيْطَانَ يَجْرِي مِنِ ابْنِ آدَمَ مَجْرَى الدَّمِ
“Şeytan, âdemoğlunun kan damarlarında dolaşır.” (Buhârî, Bed’ü’l-Halk, 11)
İnsan şeytanları ise, gerçeklik ve değer ölçülerini kaybetmiş, kendilerini nefsani haz ve arzuların akıntısına kaptırmış, bu manada şeytanın esiri olmuş kişilerdir. Bunlar, hemcinsleri olan insanlara çoğu zaman sureti haktan görünerek yaklaşır ve insanı sonu hüsranla biten davranışlara yöneltirler.
Bu iki şeytanın şerrinden korunabilmek için sağlam ve sahih dini bilgiye sahip olmanın yanında, Kur’an-ı Kerim’in son iki suresi olan Felak ve Nâs surelerini çokça okuyarak Yüce Allah’a sığınmak gerekir.
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ * مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ * وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ * وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ * وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ
“De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden ve haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım.” (Felak Sûresi, 1-5)
İnsan, nefsiyle mücadele ederek onu terbiye etmeli, hevâ ve heveslerine boyun eğmemelidir. Nefsin isteklerine karşı uyanık olmalı, akıl, vicdan ve dinî değerler ışığında hareket etmelidir. Bu sayede hem dünya hem de ahiret saadetine erişebilir.
Fahri SAĞLIK
Emekli Müftü
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.