35,5435$% 0.28
36,6473€% 0.01
43,5426£% 0.17
3.100,09%0,27
2.713,92%-0,01
9.866,73%1,30
Hazret-i Ömer (r.a.)’in (d. 584/ö. 644) halifeliği döneminde bir grup insan, camide gördükleri bazı kişilerin çok takvalı ve Allah’tan korkan kimseler olduğunu söylemişler. Bu kişiler hakkında bilgi edinmek isteyen Hazret-i Ömer, onlara üç soru sormuştur:
Hazret-i Ömer (r.a.) bu cevaplar üzerine şöyle demiştir:
“هل هكذا؟ إذًا أنتم رأيتموهم وهم يحرّكون أعناقهم في المسجد. انتبهوا! التقوى ليست في تحريك الأعناق!”
“Hâ öyle mi? Demek siz onları mescidde boyunlarını sallarken gördünüz. Dikkat edin! Takvâ, boyun sallamakta değildir.” (İbn Hacer el-Askalani, Feth el-Bari)
Bu rivayet, Hazret-i Ömer’in takva anlayışını ve İslam’daki gerçek takvanın sadece ibadetlerde değil, kişinin günlük yaşantısındaki davranışlarına da yansıması gerektiğini ifade eder.
Hazret-i Ömer’in bu sözleri, takvanın sadece ibadetlerde değil, insanın günlük yaşamında, ticaretinde ve ilişkilerinde de kendini gösterdiğine işaret eder. Takva, sadece mescitte ibadet ederken değil, iş dünyasında, alışverişte, komşulukta ve insanlarla olan ilişkilerde de kendini ortaya koymalıdır. Bu, İslam’ın bütüncül bir yaşam tarzı sunduğunun en açık göstergesidir.
Bir rivayette ise Hazret-i Ömer (r.a.) şöyle demiştir:
“Bir kişinin namazı ve orucu sizi aldatmasın. Onun dirhemle ve dinarla olan ilişkisine bakın!”
Bu söz, kişinin ibadetleri ile günlük hayattaki tavırlarının uyumlu olması gerektiğini anlatır. Alım-satımda dürüstlük, borçlarına sadakat, kul hakkına saygı gibi temel erdemler, kişinin gerçek takvasını ve Müslümanlığını gösterir.
Kur’an-ı Kerim’in ilk inen ayetlerinden biri, Rasûlullah (s.a.v.)’in yüce ahlâkını vurgular:
“وَإِنَّكَ لَعَلَىٰ خُلُقٍ عَظِيمٍ”
“Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin!”(Kalem, 68/4)
Bu ayet, Rasûlullah (s.a.v.)’in ahlâkının ne kadar yüce olduğunu vurgular ve müminlerin de ahlâkî değerlere sahip olmalarının ne kadar önemli olduğunu hatırlatır. İyi bir Müslüman olmak için sadece ibadetler yeterli değildir; ahlâk da önemli bir unsurdur. Ahlaklı olmak, bir Müslüman’ın inancının gerçek göstergesidir.
Kur’an’da, yine şöyle buyurulur:
“وَيْلٌ لِّلْمُصَلِّينَ”
“Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, (onlar kıldıkları namazdan gâfildirler!)”(Mâûn, 4)
Bu ayet, namaz ve diğer ibadetlerin sadece dışsal bir eylem olmaktan öte, içsel bir dikkat ve samimiyet gerektirdiğini vurgular. İyi bir Müslüman olmak, sadece namaz kılmakla değil, aynı zamanda o ibadetleri hayatına yansıtarak toplumda ve insanlarla olan ilişkilerinde de ahlaki bir duruş sergilemekle mümkündür.
İslam, sadece ibadetler ve dışsal ritüellerden ibaret bir yaşam tarzını değil, aynı zamanda ahlâkî değerlerin her yönüyle yaşandığı bir hayatı öğütler. İyi bir insan olmadan, iyi bir Müslüman olunamaz. Hz. Ömer (r.a.)’in çok anlamlı bir sözü bizlere şunu hatırlatır: İslam, yalnızca şekli ibadetlere değil, aynı zamanda insanların günlük yaşamlarındaki ahlâkî duruşlarına da büyük önem verir. Hz. Ömer, bir kişinin ibadetlerinin, onun ahlâkî olgunluğunu ve Müslümanlık kalitesini tam olarak yansıtmayabileceğini ifade etmiştir. Namazını kılmak ve orucunu tutmak, sadece dışsal bir yükümlülüktür; ancak bir insanın gerçek Müslüman olup olmadığı, onun günlük yaşantısında, ticaretinde, komşuluk ilişkilerinde ve ahlâkında kendini gösterir.
İslam, bir insanın ahlâkını ve içsel değerlerini dışa vurmasını ister. İyi bir insan olmadan, sadece ibadetlere dayalı bir Müslümanlık, eksik ve yetersizdir. Hz. Ömer’in bu sözü, bizlere ibadetlerimizin sadece Allah’a kulluk noktasında değil, toplumla olan ilişkilerimizde de bir yansıma olması gerektiğini hatırlatmaktadır. İbadetlerimiz, bizim güzel ahlakımızı taçlandıran birer araç olmalıdır.
Öyle bir yaşam sürmeliyiz ki, ibadetlerimiz sadece Allah’ın rızasını kazanmak için değil, aynı zamanda başkalarına da güzellik ve iyilik sunan bir nitelik taşısın. İslam, insanı hem Allah’a hem de insanlara karşı sorumlu kılar. Bir insanın Allah’a olan bağlılığı, o kişinin ahlâkî duruşuyla, başkalarına olan ilişkileriyle de doğrulanmalıdır.
Hz. Ömer’in dikkat çektiği gibi, bir Müslüman, sadece camide veya ibadet halinde güzel olamaz; onun gerçek ölçüsü, malıyla, parasıyla, insanlarla olan ilişkilerinde, işine ve ahlâkına olan sadakatinde saklıdır. İyi bir insan olmadan, iyi bir Müslüman olmak mümkün değildir. Ahlâk ve ibadetler birbirini tamamlayan iki unsur olarak, bir Müslüman’ın yaşamının her alanında yansımalıdır.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.