Şefkat Peygamberinin ümmeti olduğumuz halde bizler özellikle son yıllarda insan hayatının hiçe sayıldığı, toplu olarak insanların öldürüldüğü bir dünyada maalesef gün geçtikçe daha duyarsızlasan ve ‘benimle aynı dünya görüşünü paylaşmıyorsa ölmesine bir beis yok’ düşüncesine sahip olabilen ‘müslümanlar’ haline geldik.

Hani bizler manası ‘barış’ olan ‘İSLAM’ın müntesipleriydik? Hani bizler savaşta dahi bırakın sivil insanların öldürülmesini kuş yuvalarına, karınca yuvalarına zarar verilmesini istemeyen Rahmet Peygamberinin şefaatini uman mü’minlerdik?

Hayy olan Rabbimiz hayat rehberimiz olan Kur’an’ın da şöyle buyurmaktadır:”Bir cana kıymaya ve ya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur”. (Maide 32)

Yüce Allah gerek İslam’da  gerekse İslam’dan önceki dinlerde insan hayatının kutsal olduğunu bildirmiş bu sebeple bir canı korumayı bütün insanlığı korumak kadar üstün bir fazilet saymıştır. Bir cana kıymayı da bütün insanları öldürmek kadar büyük bir cinayet olarak değerlendirmiştir. Çünkü  bir insan türünü temsil eder ve insanlar birbirine eşittir. Bir insanın haksız yere öldürülmesi toplumda öldürme olaylarının yayılmasına, insanların birbirine düşmesine ve toplum düzeninin bozulmasına yol açar. Oysa insan hayatının korunabilmesi için insanların birbirine saygı göstermeleri, hayatın kutsal olduğuna inanıp korunmasına yardımcı olmaları ve katilleri korumamaları  gerekir. Bütün dinler, hukuk ve ahlak sistemleri haksız yere adam öldürmenin, cana kıymanın büyük bir suç olduğunda birleşmişlerdir. (Kur’an yolu türkçe meal ve tefsir 2.cilt)

Allahû Teâlâ yarattığı her insana bir süre hayat imkanı vermiştir. O insan Allah’a inanmıyor bile olsa onun yaşamı için gerekli olan rızkı ondan esirgememiştir.Çünkü Allah rahmetinin eseri olarak kullarına belli bir vakte kadar kendisine inanmaya ve hidayet yolunu bulmaları için mühlet vermektedir. Ölen kişi ve ya kişiler Müslüman ise belki daha iyi bir Müslüman olmalarının ve hayırlarını artırmalarının da önüne geçilmiş olunmaktadır. Bu yönüyle de haksız yere öldürme ve ölümüne sebep olma ayrı bir zulümdür. 

Almanya vize başvuru Amaçları

On senelik Medine döneminde yirmiden fazla savaşa katılan Rasûlullah Efendimiz (sav) ‘in vefatı esnasında  Arap Yarımadası tamamen İslam Devleti’nin hakimiyeti altındaydı. Bu savaşlarda 
düşman tarafından ölen insanların toplam sayısı yaklaşık olarak 250 kişi, Müslümanlardan şehit olanların sayısı ise yaklaşık 150 kişi civarındadır. (Muhammet Hamdullah, Hz.Peygamberin savaşları)

Adı konulmuş bir savaş olmamasına rağmen haksız yere öldürülen veyahut veyahut şehit edilen insanların olmadığı bir güne uyanamadığımız böyle bir zamanda bilhassa müslümanlar olarak bizler Peygamberimizin insanı yaşatmayı esas alan saygı, şefkat ve sevgi atmosferine ne kadar da muhtacız!

Ne kadar muhtacız! din, dil, ırk, mezhep, dünya görüşü farklılıkları gözetmeksizin sadece insan olduğumuz için birbirimizi hoş görmeye…
Birimizin evine ateş düşse sanki kendi evimize düşmüşcesine yanmaya…
Birbirimiz için dua etmeye…
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın umursamazlığını terketmeye…
Birbirimizi dinlemeye,anlamaya gıyabında dahi birbirimizin haysiyetini, canını, malını, namusunu
korumaya…
“Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz”(Buhari,edep)buyuran mahzun Nebi’yi artık biraz tebessüm ettirmeye  ne kadar muhtacız…