Bedir Haber

İmanda Derinlik ve İlim

İmanda Derinlik ve İlim
Kimyacı( kimyaci@bedirhaber.com )
267 views
14 Ocak 2015 - 6:41

İlmin tarifi yapılmak istenirse birçok farklı tanım yapılabilir. Fakat aslında ilim nedir? Ne işe yarar? Ve nasıl kullanılmalıdır? Bu soruların doğru cevabını bulmak ve ilme o nazarla bakmak hem dünya hem de ahiret hayatımız için çok önemlidir.  

İlkönce bu konuya ışık tutacak bir Ayet-i Kerime’ye bakılırsa: 

“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün sürelerinin değişmesinde, insanlara fayda sağlamak üzere denizlerde gemilerin süzülüşünde, Allah’ın gökten indirip kendisiyle ölmüş yeri canlandırdığı yağmurda ve yeryüzünde hayat verip yaydığı canlılarda, rüzgârların yönlerini değiştirip durmasında, gökle yer arasında emre hazır bulutların duruşunda, elbette aklını çalıştıran kimseler için Allah’ın varlığına ve birliğine nice deliller vardır.”(Bakara-164)

Kur’ân, aslında ilmin kendisi ve günlük hayatımızla da ilgili olan; gece ve gündüzün süresi, gemilerin yüzmesi ve rüzgârların yönleri gibi meselelerden bahsetmekte. Bu hadiseleri doğru anlayanlar için Allah’ın (c.c.) varlığına ve birliğine deliller vardır, buyrulmaktadır. Yani ilim; Rabbimizin isim ve sıfatlarını öğrenme, O’nu daha iyi tanıma için bir vesile kılınmıştır. Bir araç hükmünde olan ilim bu şekilde ele alındığı zaman insanların ilmi ve imanı artacak veona göre yaşayacaktır.

Müslümanlar için ilimde “Altın Çağ” olan Orta Çağ’da ilim bu şekilde ele alınmış, insanlar maddi ve manevi olarak müreffeh bir hayat yaşamışlar. Bu dönemde yaşamış olanİbn-i Sina,
Birûni ve İbn-i Heysemgibi Müslüman ilim adamlarının hayatlarını incelediğimiz zaman; bu kişilerin daha çocuk yaşta hafız olduklarını, dini hayatlarına hassasiyet gösterdiklerini, Kur’ân-ı Kerim’i tefsir edebilecek kadar iyi Arapça bildiklerini görmekteyiz. Bu bilim adamları aynı zamanda Farsça ve Latince başta olmak üzere o zaman yaygın olarak bilinen dillerini de iyi derecede biliyordu. Onlar fizik, kimya ve tıp gibi birçok bilim dallarını çok iyi biliyor ve zamanın en değerli eserlerini yazıyordu.

O zaman temelleri atılmıştır birçok bilim dalının. Geçmiştedaha çok genel olarak bilinen bilimler; günümüzde çok daha ilerletilmiştir.Ultrason, mikroskop ve teleskop gibi modern teknik aletler yardımıyla detaylı bilgiye kısa sürede ulaşılmaktadır.

Günümüzde bilim ve teknoloji öyle hızlı bir şekilde gelişmekte ki:Amerikan Patent Dairesi Başkanı Charles H. Duell,1899 yılında”İcat edilebilecek her şey icat edildi.” demiştir.Fakat hiçte öyle olmamış, o tarihten sonra keşfedilenler o güne kadar bilinenlerden fazla olmuştur. 

Bilimin varacağı son nokta tahmin edilememekte fakat bilim geliştikçe insanlar ne kadar az şey bildiklerinin farkına varmaktadır. Sanki bilim geliştikçe cehalet artmaktadır. Bunu bir balon misali ile daha iyi anlayabiliriz: Balonun içindeki havayı bilim, yüzeyini ise bilmediklerimiz olarak düşünürsek; balon şiştikçe yüzey alanı da artmaktadır. Ya da ağacın dalları gibi her bir dal başka dallara ayrılmakta.

Eskiden bilim adamları birkaç ana bilim dalıyla ilgili çalışmalar yapabilmekteydi fakat günümüzde bu imkânsızdır. Bilim dalları o kadar çok kollara ayrılmış, çeşitlenmiş ki; tıp, fizik, kimya ve biyoloji gibi ana bilim dallarının onlarca alt dalı ve hatta onlarında kolları vardır.Adını hiç duymadığımız alanlarda akademik çalışmalar yapılmaktadır. Orta Çağ’a göre bilim dallarının çok daha fazla detayları bilinmekte fakat aynı oranda insanların mutluluğu artmamıştır. Çünkü o zamanki ilmî çalışmalar Rabbimizi daha iyi tanıma adına yapılırken daha sonraları daha çok bilimperestlik için hatta bir Yaratıcının olmadığını ispat için yapılmıştır.

İnançsız insanların böyle bir düşüncesi yokken bizler için durum nedir? İlmimiz arttıkça Rabbimizi daha iyi tanıyor ve ona göre hayatımızı yönlendiriyor muyuz?İmanımız o derece artıyor mu? Şu ayeti kerimelerin bahsettiği ilim öğrenenler kimler acaba?

“Ey Muhammed! De ki: İster ona (Kur’ân’a) inanın, ister inanmayın; o daha önce kendilerine ilim verilenlere okunduğunda onlar, yüzleri üstü secdeye kapanırlar.”(İsrâ-107)

“Kulları içinde ancak âlimler, Allah’ı gerektiği tarzda tazim ederler.”(Fâtır-28)

Deylemi’den (r.a.) nakledilen bir hadisi şerifte ise;”Kimin ilmi artar da zühdü artmazsa, onun sadece Allah’tan (c.c.) uzaklaşması artmış demektir.” buyrulmaktadır. Evet, yukarıda geçen ayeti kerime ve hadisi şerifte bahsedildiği gibi yeni öğrenilen ilim ve gerçekler Allah’a (c.c.) daha çok yakınlaştırmıyor ve imanda derinleşmeye sebep olmuyorsa bir yerde sıkıntı var demektir. Eğer ilim öğrenildikçe Rabbimizi daha iyi tanımıyor, ihlâs ve ibadetlerimizdeki derinlik değişmiyorsa, bu ilim Fuzuli’nin aşağıda, iki satırda özetlediği gibi sadece bir dedikodu ve lafazanlıktan ibarettir. 

“Aşk imiş her ne var âlemde, 

İlim bir kıyl-u kal imiş ancak.”  

“Gençlik Rehberi” isimli eserinde Bediüzzaman Said Nursi; “Kastamonu’daki lise taleberinden bir kısmı yanıma geldiler.Bize Hâlıkımızı tanıttır, muallimlerimiz Allah’tan (c.c.) bahsetmiyorlar, dediler. Ben dedim: Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusiyle mütemadiyen Allah’tan bahsedip Hâlık’ı tanıttırıyorlar. Allah’tan bahsetmeyen muallimleri değil, onları dinleyiniz.”. diyerek bilimin Allah’ı (c.c.) bulma ve tanıma adına bir araç olduğunu söylemiştir. Evet, Batıda halen birçok yerde olduğu gibi bizde de bir dönem, bilim; Allah’ın (c.c.) yokluğunu ispat etme adına kullanılmış ve maalesef ateist bir nesil yetiştirilmiştir.

Bir dönemki Batı hayranlığı bilime de onlar gibi bakma anlayışını getirmiştir. Batıda halen bizde ise azalmasına rağmen devam eden evrim odaklı müfredat işlenmektedir. Batılı anlayışa göre: “Tanrı” kavramı ölçülebilir bir nitelikte olmadığından bilimin araştırma konusu olamaz. O’nun ne varlığını ne de yokluğunu ispat etmek bilimin işi değildir. Batıda inançlı ve insaflı bilim insanları da vardır. Mesela; Einstein’in “Dinsiz ilim kör, ilimsiz din topaldır.” sözü ile Bediüzzaman’ın“Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir.  Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.”sözleri birbirini tamamlamakta ve paralellik arz etmektedir.

Evet, neslimiz iki kanatlı olarak yetiştiği zaman uçmuş, yükselmiş ve dünya ve ahiret adına güzel bir hayat yaşamıştır. Bundan sonrada yetişecek olan gençliğimiz iki yönlü eğitildiği zaman pervaz edecek yine maddi ve manevi olarak ümit edilen insan modeli meydana gelecektir. Rabbim bizi ilmi arttıkça imanı da artan kullarından eylesin. Yazımızı konuyu çok güzel bir şekilde özetleyen Yunus’un sözleriyle bitirelim:

İlim ilim bilmektir,

İlim kendin bilmektir,

Sen kendini bilmezsen,

Ya nice okumaktır,

Okumanın manası,

Kişi Hak’kı bilmektir.

… 

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
หนัง JAV UNCENSOREDหนังAV JAV JAPANXXX หนังโป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนังหนังav ดูหนังโป๊ญี่ปุ่น หนังxญี่ปุ่นหนังAV JAV หนังโป๊ญี่ปุ่น หนัง JAV CENSOREDtürk ifşatürk pornoหนังavหนัง JAV CENSOREDหนัAV JAV JAPANXXX หนังป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนัง Rate R HD

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

maltepe evden eve nakliyat

ensest porno