İmamların arkasında namaz kılmak haram!

0

BEĞENDİM

0

Kertenkele filmini hepiniz duymuşsunuzdur. Bir mafya bozuntusunun gayrı meşru ve yalanlarla dolu hayatının bir imam rolü üzerinden anlatılmasını konu alan bir film. Daha önce Avrupa’da başrolünde papazın oynadığı filmin kötü bir kopyası. Sahte kahraman çıkarma arayışları, yalan nikahlar, madara olan emniyet teşkilatı ve en son densizliğin son noktası namazda çalan telefona verilen cevap. Müminlerin en kutsal ibadetiyle gayrı ciddi yaklaşımlar sergileyerek dalga geçilmesi. Ciddiye alınacak bir film değil ancak, bu filmin etkisiyle ‘Yılanların Öcü’ filminde zavallı yetim bir kızla tehdit yoluyla evlenmek isteyen bir ağanın işi meşrulaştırma adına, muhtemelen kadrosuz(!) sahtekar bir imam ayarlayıp zoraki nikah kıydırma sahnesi. Zannediyorum bu ve benzeri sahnelerin sayısı artarak önlenemez bir seviyeye gelecek. Bu sahnelerden daha acı olanı bu sahnelere ne tepki var nede bir sitem. Bu tepkisizlik hali bana bir hikayeyi hatırlattı.

Zamanında Müslüman bir zat bir çeşme yaptırmış. Bursa’da eski adı Yahudilik yol ağzı bugün ki adı Arap Şükrü muhitinde. başınada bir kitabe eklemiş “her kula helâl, Müslüman’a haram”.. Osmanlı karışmış bu nasıl fitnedir diye…

Gitmişler kadıya şikâyete yaka paça yakalanmış adam huzura getirilmiş bu nasıl fitnedir, dini islam, ahalisi müslüman olan koca devlette sen kalk hayrattır, sebildir diye çeşme yap ama suyunu müslümana yasakla… Olcak iş midir? Aklını mı yitirdin? diye çıkışmışlar adama…

Adam müsadebuyrun sebebi vardır lakin ispat ister delil şarttır der… Kadı kızar: “Ne delili ne ispatı sen fitne çıkardın müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın katlin vaciptir!” der. Ama bir yandan da merak eder nedir gerekçen? diye sorar. Adam bir tek Sultan´a derim diye cevap verince karışır yine ortalık. Söz Sultan´a gider adam saraya yaka paça götürülür…

Padişah sinirlenir ama diğer yandan da meraklanır : “De bakalım ne diyeceksen bu nasıl iştir ki hem çeşmeyi yaparsın hem de her kula helâl bir tek müslümana haram yazarsın…”
– Adam başı önünde delilim vardır lâkin ispat ister
– Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?
– O zaman hükme kıldan incedir boynum sultanım
– Eeee
– Sultanım her hangi bir havradan (sinagog´dan) bir rastgele haham’ı izahsız yaka paça tutuklayın bir hafta bakın neler olacak..

Dediği yapılmış adamın tüm azınlıklar bir olmuş başlarında museviler “Ne oluyor bu ne zulüm bizim din adamımıza biz kefiliz ne gerekirse söyleyin yapalım o masumdur gerekirse kefalet ödeyelim…” efendim çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş elçiler mektup üstüne mektup getirmiş

Bir hafta dolunca: “Sultan´ım artık bırakmak zamanıdır” demiş adam. Haham bırakılmış. Azınlıklar mutlu bu sefer sultana teşekkürler hediyeler az zaman geçmiş ki adam aynı işi herhangi bir kiliseden bir papaz için yaptırınız sultanım demiş.

Aynı işlemle aynı usulle bir papaz derdest edilmiş yaka paça alınmış pazar ayininden aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış teşekkürler şükranlar… Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğu ile daha bir sarılmışlar birbirlerine.
Sultan: “Bitti mi?” demiş adama.

– “Sultanım son bir iş kaldı sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.
– Şimdi nedir isteğin?
– Efendim başkentimiz Bursa’nın en sevilen en sözü dinlenilen itimad edilen alimini alınız mimberinden
dedikleri gibi olmuş Ulu camiinin imamını cuma hutbesinin ortasında almışlar… Yaka paça götürmüşler
Ve ne olmuş bilin bakalım ?

Bir Allah’ın kulu tek bir olumlu kelâm etmemiş ne oluyor siz ne yapıyorsunuz hiç olmasa vaazı bitene kadar bekleyeydiniz dememiş. Peşinden giden olmamış arayan soran olmamış…

Geçmiş bir hafta nerde imam diye gelen giden olmamış… Aptal ve cahil bir imam atanmış yerine ne konuştuğunu kulağının duymadığı yobaz cinsinden halk halinden memnun başlamış bir dedikodu o geçen hafta derdest edilen koca âlim için;

-Bizde onu adam hoca bellemiştik
– Kim bilir ne haltlar etti de tutuklandı.
– Vah vah acırım arkasında kıldığım namazlar…
– Sorma sorma…
Padişah kadı ve adam izlemişler olanı biteni padişah;
– Eee ne olacak şimdi adam?
– Bırakma zamanıdır bir de özür dileyip helallik almak lazımdır hocadan.
– “Haklısın” demiş padişah denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş adam başı önünde;
– Ey büyük sultanım siz irade buyurunuz lütfen böylesi müslümanlara SU HELÂL edilir mi?
Sultan acı acı tebessüm etmiş;
– “Hava bile haram hava bile.” demiş…

Bu filmler vesilesiyle tarihteki bazı zaaflarımızın depreştiğini vurgulamalıyım. İmamlık müessesine eskiden komünist mantıkla hazırlanmış Yeşilçam filmlerinde rastlanırdı. Maalesef o mantığın kalıntıları günümüzde de devam ediyor. Olayın beni üzen yanı Türkiye’de milyonlarca insan her gün camilere gidip bu imamların arkasında namaz kılıyor. Sevdiklerimizin cenazelerinde mutlaka bu imamlardan biri oluyor. Çocuklarımızı resmi nikahın yanında illaki bir imam nikahı kıyıyoruz. Doğan çocuklarımızın kulaklarına bir imam ezan okuyor. Yani hayatımızın en önemli anlarında imamlar var. Diyanet bu filme tepkisini kurumsal olarak koydu. Maalesef cılızda olsa imamlar ile ilgili bazı sivil toplum örgütleri tepkilerini ortaya koydular. Onlara lafım yok. İmamlar ve imamlık makamı sadece onlara ait değil. Mahallesindeki imamı seven saygı duyan, ondan Kuran-ı kerim öğrenen halkımız, Peygamber mesleği sayılan bu makamın itibarının zedelenmesine daha ne kadar seyirci kalacak.

Çocuklarımızın zihninde kötü bir imam portresi oluşmasına daha ne kadar müsaade edecek? Sorması ayıptır ama ben o ayıbı işleyeceğim. Aynı filmde başrol bir papaz veya haham olsaydı bu kadar sessizlik olur muydu? Filmin sonunda sahtekar imamın yalanları ortaya çıkınca “İMAMLARIN ARKASINDA NAMAZ KILMAK HARAM!” algısı oluşurmaya çalışan insanların ekmeğine yağ sürülmüş olmuyor mu?

Kutsal değerlerine saygısızlık yapılmasına müsaade eden bir millet geleceğini sağlam temeller üzerine bina edemez.