Değerli Müminler, Bugün sizlere iffet ve hayâ kavramlarının zenginleştiğini vurgulayan bir hadis-i şerifini hatırlatarak araştırıyorum. Allah Resulü’nün (sav) zamanında yaşamış bir genç olan Cüleybib’in gösterdiğin ibret dolu bir kıssa anlatmak istiyorum. Bu kısaca, iffetin ne kadar değerli olduğunu ve nefsimizi haramdan korumanın açıklığını bize en güzel şekilde gösteriyor.
Cüleybib (ra) bir gün Allah Resulü’nün (sav) huzuruna çıkmak, “Ey Allah’ın Elçisi! Zina etmeme izin ver!” dedi. Bu sözü duyan sahabiler onu susturmaya çalıştılar. Ancak Allah Resulü (sav) onu yanına çağırarak nazik bir şekilde şöyle sordu: “Öyleyse bakalım. Bir başkasının senin annenle zina etmesine razı olur musun?”
Cüleybib, “Canım feda olsun, hayır, olmam.” dedi.
“Zaten hiç kimse annesiyle zina razı olmaz. Peki, değişebilir zina değiştirmek ister misin?”
“Uğrunda öleyim ya Resulallah! Hayır, istemiyorum.”
“Öyleyse hiç kimse kızıyla zina ayrılmaz. Bir başkasının kız kardeşinle, halanla, teyzenle zina salgılamak ister misin?”
“Uğrunda öleyim, hayır, buna da razı olmam.”
“Kızkardeşi ile, halasıyla, Teyzesiyle zina edilmeye kimse razı olmaz.”
Bunun üzerine Allah Resulü (sav), Cüleybib’in göğsüne götürüp şu duayı yaptı:
“اللهم اغفر ذنبه وطهر قلبه وحصن فرجه”‘Allah’ım, onun günahlarını kurtar, temizi temizle ve iffetini koru.” Bu dua sonrasında Cüleybib, iffet abidesi haline gelmişti. Ancak mevcutta yaşadığı hayat nedeniyle kimse ona kızmak istemiyor. Allah Resulü (sav) bu duruma el attı ve bir kız babasına elçi göndererek kızını Cüleybib’e istedi. Bunları evlendirdi ve Cüleybib iffetli bir hayat ileri sürdü. Bir muharebede şehit düştüğünde Allah Resulü (sav), “جُلَيْبِيبٌ مِنِّي وَأَنَا مِنْهُ” “Cüleybib ben, ben de Cüleybib’denim” buyurarak ona olan sevgisini gösterdi. (Müsned, 5/256-257)
Değerli Müminler, Bu hadis, bize iffet kelimesinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. İffet, sadece vücudumuzu haramdan korumak değil, aynı zamanda ruhumuzu da temiz tutmanın anlamı gelir. Kur’an-ı Kerim, iman edenlerin iffetli olmalarını ve haramlardan kaçınmalarını emreder. Allah Teâlâ buyuruyor: “وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ إِلَّا عَلَىٰ أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَ كَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ”“Ve ki iffetlerini korurlar; ancak eşleri ve sahip oldukları müstesna, çünkü onları kınanmazlar.” Gibi hem erkekleri hem de kadınları kapsar (Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, III, 1310). zaman ve şartlara göre İslâm toplumunun takdirine bağlanma ve aile ile ilgili belli başlı hukukî düzenlemelerin doğrudan Kur’an tarafından belirlenmiş olması, İslâm dininin iffet durumunun bir ifadesidir. Bu zamanda İslâm toplumlarının genel ahlâk ve iffet telakkilerine de yansımış; bu toplumun karakterlerini aktaran aile, namus ve iffet anlayışının anlaşılmasına zemin hazırlamıştır. Bununla birlikte sonraki ahlâk ve fıkıh kitaplarında bu hususta aşırıya kaçan bir hassasiyetin geliştirildiği, dolayısıyla Kur’an’ın esasının alındığı iffeti koruma hedefini taşan aşırı bir anlayışla hayatın doğal gidişatın kısıtlandığı da bilinmektedir. Bu süreçte, giderek daha çok kadının aleyhine baskıcı bakımı süreklilik kazanmakna, buna bağlı olarak bazı ahlâkî sapmalara vb. olumsuzluklara da zemin hazırlanmıştır.
Kur’an’da ve diğer temel İslâmî kaynaklarda kadın olsun erkek olsun her Müslümanın, cinsel ihtiyacı karşılamada kendi eşiyle yetinmesi kesin bir hüküm olarak konulmuş; Bu hükümlerle çelişen her türlü uygulama gayri meşrû kabul edilmiş, aykırı davranışlar için ağır yaptırımlar haline getirilmiştir. Sünnî âlimler, “belli bir sûreyle evlenmek” anlamındaki müt’a nikâhının haram olduğu yolundaki listeler bu âyetlerin ifadesine dayandırmışlardır (Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, III, 1310). Ayrıca Hazreti Yusuf (as) ve Hazreti Meryem (as) iffetleriyle tüm deliliğe örnek olmuşlardır. Hazreti Yusuf (as), günaha davet ederek, “قَالَ رَبِّ السِّجْنُ أَحَبُّ إِلَيَّ مِمَّا يَدْعُونَنِي إِلَيْهِ””Ya Rabbi! Bu beni davet etti o zaman zindan daha iyiydi.”(Yusuf) , 33) diyerek, iffetini korumuş ve Allah’ın rızasını kazanmıştır. Hazreti Meryem (as) ise, Allah’ın emriyle iffetini koruyarak, tüm âlem için bir ibret delilsi olmuştur: “وَمَرْيَمَ ابْنَتَ عِمْرَانَ الَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا ف ِيهِ مِن رُّوحِنَا وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِهِ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِتِينَ”“İffet ve namusunu koruduğu gibi Meryem’i de an. Biz ona ruhumuzdan üfledik hem onu, hem yaşta âlem için bir ibret yaptık.”(Enbiya, 91)
Aziz Kardeşlerim, İffet, sadece değil, Aynı zamanda gözlerimizi, kulaklarımızı ve tüm duyularımızı da haramdan korur. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: “النَّظَرُ سَهْمٌ مَسْمُومٌ مِنْ سِهَامِ إِبْلِيسَ مَنْ تَرَكَهَا مَخَافَتِي أَبْدَلْتُه ُ إِيمَانًا يَجِدُ حَلَاوَتَهُ فِي قَلْبِهِ”‘Nazar (bakış), şeytanın kayıtlı oklarından bir oktur. Kim onu Benim korkumdan dolayı terk ederse, kalbine öyle bir iman tatlılığı atarım ki, onun zevkini gönlünün derinliklerinde duyar.” (Kenzü’l-Ummal, 5/329) Böylece nefsimize durmayı öğrenelim ve harama giden tüm yolları kapatalım. Unutmayalım ki, “Helal dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.”
Rabbimize dua ederiz. Hem kendimiz, hem neslimiz hemde tüm sevip tanıdıklarımız için, isim ismini dua ederiz. Iffet, ismet, namus vehelal ticareti kalbilme adına dua edebiliriz. Çünkü, dua, bir ibadettir ve kulluğun özüdür. Cenab-ı Hak “ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ”“Dua edin kabul edeyim”(Mü’min, 60) buyurarak onları duaya teşvik ederken“قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا” دُعَاؤُكُمْ”“Duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var!” (Furkan,77) buyurarak, duanın bizim için ne kadar önemli olduğunu bildiriyor.
Peygamber efendilerimiz ve Allah dostlarının hayatlarına dair günlük da duanın çok önemli olduğunu görürüz. “قَالاَ رَبَّنَا ظَلَمْنَا أَنفُسَنَا وَإِن لَّمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَّ مِنَ الْ خَاسِرِينَ”“Rabbimiz, biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, mutlaka ziyana uğrayanlardan olacağız!” (Araf, 23) dua ederek Hz. Adem (as) ve Havva validemiz; “لَا إِلَٰهَ إِلَّا أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ”“Senden başka ilah yoktur. Senin şanın yücedir, ben zalimlerden oldum”(Enbiya, 87) ifadeleri ile inleyip balığın karnından kurtulan Hz. Yunus (as); “رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاءِ”“Rabbim, bana kalann bir temiz nesil ver. Sen duayı işitens (Al-i İmran, 38) nidasıyla Rabbinden “temiz bir nesil”isteyen Hz. Zekeriya (as) bize duaların ehemmiyetini gösteren örneklerdir.
Her insan, doğumundan ölene kadar, yazda-kışta, dağda-ovada, köyde-şehirde, her nerede ve ne zaman olursa olsun daima kendisiyle birlikte olan Âlemlerin Rabbi’ne dayanmıştır. Bundan dolayı mü’min, yalnız O’nu bilmeli, O’nu tanımalı ve O’ndan başkasına boyun eğmeyi O’na vefasızlık saymalı.. Tüm bu ayetler ve peygamberlerin hayatları kime işaret ettiğini gösteriyor ki ona dua emreden Hz. Allah (cc), kapısına gelip kulluğunu ilan eden ve kendisine el uzatanları huzurundan boş çevirmeyecektir.
Günümüzde günahların çokluğu ile aramızdaki kuvvet dengesi yok denebilecek kadar zayıftır. Böyle bir dengenin karşısında en tesirli silahımız, –bütün bileşimiyle– dua etmelidir. Bir kudsi hadiste de ifade edildiği gibi; biz geniş zamanımızda Allah’ı hatırlarsak Allah da bizi hatırlayacak ve Hz. İbrahimvâri en zor ve sebeplerin tamamen bittiği anlarda bize yardım elini uzatacak, ateşleri bile “بَرْدًا وَسَلَامًا””berd ü selama”(Enbiya, 69) çevirecektir. Onun için bizim, gerek gözümüzü ve gönlümüzü fuhuştan korumamız, gerekse şahsi kemalatımız ve birleştirilmiş topluluğun mükemmelleşmesi adına, tam bir teslimiyet içinde irademizin gücüyle, her şeyi Allah’a havale edip, O’na sığınmamız gerekmektedir.
şimdi gelin şu dualar hep birlikte gönlümüzün derinliklerinden gele gele âmin diyelim:اللَّهُمَّ طَهِّرْ قُلُوبَنَا وَحَصِّنْ فُرُوجَنَا وَاغْفِرْ ذُنُوبَنَا ” Allah’ım, kalplerimizi temizle, iffetimizi koru ve günahlarımızı bağışla.
Allah’ım! Gözümüzü, gönlümüzü, kalbimizi, aklımızı, elimizi, belimizi, ayağımızı, dilimizi, kulağımızı haramdan, haram meillerden, haram yönelişlerden koru!
Gözlerimizi ihanetten, ortadan kaldırdığımız günahlardan, dilimimizi kötü sözlerden, gönlümümüzü haram meyillerden, kalbimizi günah arzularından, aklımızı dalaletten, nefsimizi isyandan, şirkten, küfürden muhafazakar buyurun!
Bizi kulluğuna kabul edin! Günahlarımızı bağışla! Merhamet et! Aklımıza, zihnimize, diğümüze güç ve kuvvet ver! Kalbimizde iman lezzetini arttırın!
Bize dünyada ve âhirette hidayeti lütfet! Bizi doğru şekilde ayırma! Haramların şerrinden, günahların çirkin suçundan, şeytanın belalı vesvesesinden, nefsin kör hisyatından, aklın cerbeze halinden, kuvve-i gadabiyenin vahşetinden, kuvve-i şeheviyenin açıklamasından cümlemizi muhafaza buyurun!
Derleyen
Erdal Atak
GÜZEL BİR HUTBE ELİNİZE GÖNLÜNÜZE SAĞLIK