Değerli Müminler, İffet, İslam ahlakının en önemli unsurlarından biridir ve Kur’an-ı Kerim ile Sünnet-i Seniyye’de müminlere sıkça tavsiye edilmiştir. İffet; kişinin nefsini, bedenini ve ruhunu kötülüklerden, haramdan koruyarak Allah’a olan bağlılığını muhafaza etmesidir. Bir Müminin iffetli yaşamasının üç temel ilkesi var; düşüncede, sözlerde ve davranışlarda iffetli olmak. Bu, Rabbimizin emri ve müminin manevi kalkınmasının en temel gereğidir. Kur’an’da şöyle buyurulur:يَا أَيُّهَا النَّاسُ كُلُوا مِمَّا فِي الْأَرْضِ حَلَالًا طَيِّبًا وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunan helâl ve temiz şeylerden yiyin; şeytanın adımlarını izlemeyin. Zira o, sizin için apaçık bir düşmandır.” (Bakara, 168) Bu ayette Rabbimiz, bizleri şeytanın vesveselerine kapılmamamız için uyarmaktadır. Şeytan, insanın zihnine ve kalbine girerek kötülükleri süslü gösterir ve günaha davet eder. Fakat mümin, Allah’a olan bağlılığı ve iffetini koruyarak bu tuzaklardan uzak durur. İffetini muhafaza eden kişi, hem dünyada hem de ahirette Allah’ın rahmetine nail olur. İffet ve haya, müminin kalbinde taşıması gereken en önemli değerlerden biridir. Ashab-ı Kiram arasında da bu erdemin zirvesinde yer alan birçok isim vardır. Hz. Ömer’in (ra) gözünün nuru, iffet ve haya ufkuna ulaşan bir genç vardır. İffet ve haya, onu günah eşiğinden döndüren en önemli kuvvet olmuştur. Bir gün, bu delikanlı bir tuzağa düşüp günaha karşı hafif bir temayül gösterecek gibi olduğunda, hemen “إِنَّ الَّذِينَ اتَّقَوْا إِذَا مَسَّهُمْ طَائِفٌ مِنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُوا فَإِذَا هُمْ مُبْصِرُونَ”Allah’a karşı gelmekten sakınanlara şeytandan bir dürtü ilişince, hemen düşünüp kendilerini toparlar, basiretlerine tam sahip olurlar”(A’râf, 201) ayetini hatırlamış ve Cenab-ı Allah’tan hayâ etmiş; günah eşiğinden geri dönmüştür. Ancak, vicdanı o kadarcık bir meyli bile iffetine yakıştıramamış, gönlü Allah korkusundan doğan heyecana dayanamamış ve genç oracığa yığılıp kalmıştır. Bedeni o an yere düşse de ruhu, Allah’ın huzurunda iffet ve hayasıyla yücelmiş, bir “iffet şehidi” olarak anılmaya layık olmuştur. Işte bu yiğidin hatırası, asırlardır temiz kalbin ve iffetin sembolü olarak anılmaya devam etmektedir. Hz. Ömer (ra) döneminden bu iffet abidesi gençten aktardığımız bu olay, iffetli bir yaşamın, kalplerde nasıl derin izler bıraktığını ve müminin günaha karşı nasıl bir hassasiyetle yaklaşması gerektiğini bizlere göstermektedir. İşte böyle bir iffet anlayışı, biz müminler için de bir örnek olmalıdır. Her anımızda Allah’ın huzurunda olduğumuzu bilerek, sözlerimize, davranışlarımıza ve kalbimize dikkat etmeli; iffetimizi her daim korumalıyız.
Muhterem Müslümanlar, Rabbimiz bizleri dünya hayatında bir imtihana tabi tutmuştur. Doğru ile yanlışı ayırt edebilmemiz için bize akıl ve irade vermiştir. Bu imtihanda karşı karşıya kaldığımız en büyük düşmanlardan biri, şeytandır. Şeytan, insanı yoldan çıkarmak için türlü hile ve aldatmalara başvurur. Ancak Allah’a samimi bir şekilde bağlı olan ihlâslı kulları, şeytanın bu oyunlarına kapılmazlar. Rabbimiz, bu gerçeği Kur’an’da şöyle ifade eder:قَالَ فَبِعِزَّتِكَ لَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ“İblis dedi ki: ‘Senin izzetine and olsun ki, onlardan ihlâslı olanlar hariç, hepsini azdıracağım.’”(Sâd, 82-83) Bu âyetten de anlaşıldığı gibi, şeytan sadece Allah’a içten bağlı olan ihlâslı kulları saptıramayacağını kabul etmiştir. Mümin, Allah’a olan bağlılığı ve iffetini muhafaza ederek şeytanın kışkırtmalarına karşı koyar ve onun oyunlarına düşmez.
Aziz Kardeşlerim, Peygamberimiz (s.a.s.), bizlere şeytanın vesveselerine karşı nasıl davranmamız gerektiğini de öğretmiştir. Bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:مَنْ هَمَّ بِسَيِّئَةٍ فَلَمْ يَعْمَلْهَا كَتَبَهَا اللَّهُ عِنْدَهُ حَسَنَةً كَامِلَةً’’Kim bir kötülük yapmayı içinden geçirir de bunu yapmazsa, Allah ona bir tam iyilik (hasene) yazar.’’(Buhârî, Rikāk, 31) Bu hadis-i şerifte, kalbinden geçen kötülüğe karşı koyan müminin, Allah katında ödüllendirileceği müjdelenmektedir. İffetli ve temiz kalpli bir mümin, kötülüğe karşı direnç gösterir ve bu tutumu ona Allah katında bir iyilik olarak yazılır. Peygamberimiz (s.a.s.) başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurur:مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أَوْ لِيَصْمُتْ’’Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse ya hayır söylesin ya da sussun.’’(Buhârî, 6475) Bu hadis, müminin yalnızca davranışlarında değil, sözlerinde de iffetli olması gerektiğini vurgulamaktadır. Zira dil, insanın kalbindeki niyetin bir yansımasıdır. Eğer mümin diline hakim olamıyorsa, kalbinde de iffet eksikliği olabilir.
Değerli Kardeşlerim, İffeti korumanın bir diğer yolu da, dünya hayatının geçiciliğini sürekli hatırlamaktır. Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:أَكْثِرُوا ذِكْرَ هَاذِمِ اللَّذَّاتِ، الْمَوْتَ’’Lezzetleri acılaştıran ölümü çokça hatırlayın.”(Tirmizi, Kıyamet, 26) Ölümü hatırlamak, insanı günahlardan ve iffetini zedeleyecek davranışlardan alıkoyar. Mümin, her an Allah’ın huzuruna çıkacağını bilerek yaşamalıdır.
Ayrıca, evlilik iffetli bir yaşam sürmenin en güvenli yollarından biridir. Evlilik imkanı bulamayanlar için Peygamber Efendimiz (s.a.s.), oruç tutmayı tavsiye etmiştir: يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ مَنْ اسْتَطَاعَ مِنْكُمُ الْبَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ فَإِنَّهُ أَغَضُّ لِلْبَصَرِ وَأَحْصَنُ لِلْفَرْجِ وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ’’Ey gençler! İçinizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Evlenmeye gücü yetmeyen ise oruç tutsun; çünkü oruç, günahlara karşı bir kalkandır.”(Buhârî, Savm, 10) Mümin, iffetini korurken sürekli tefekkür etmeli, Allah’ın yaratmış olduğu kainat üzerinde düşünerek ibret almalıdır. Kur’an’da şöyle buyurulur: اَلَّذٖينَ يَذْكُرُونَ اللّٰهَ قِيَاماً وَقُعُوداً وَعَلٰى جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فٖي خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ“Onlar ayaktayken, otururken, yanları üzerindeyken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler.”(Âl-i İmrân, 191) Bu ayet, müminin hayatının her anında Allah’ı hatırlaması gerektiğini ifade eder. Tefekkür, mümini günahlardan uzaklaştırır ve kalbini arındırır.
Kıymetli Kardeşlerim, Gençlik bir gün son bulacak. Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat’iyetinde, gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecek. Eğer geçici ve fani gençliğinizi iffetle, hayır ve doğruluk içinde harcarsanız, bunun karşılığında sonsuz ve kalıcı bir gençlik kazanacağınızı bütün ilahi kitaplar müjdeliyor. Eğer gençliğinizi sefahate harcarsanız, bir anlık öfke ile işlenen bir cinayetin yıllarca hapis cezası getirdiği gibi, gayrimeşru hazlar da ahiret sorumluluğundan, kabir azabından, pişmanlık ve günahlardan başka bir şey getirmez. Akıllı bir insan, bu tür lezzetlerin içinde aslında acı ve elemler olduğunu tecrübeyle bilir. Örneğin, haram bir sevgide kıskançlık, ayrılık ve karşılık görmemenin acılarıyla o küçük haz, zehirli bir bal gibi olur. Gençliğinizi yanlış yolda harcamanın getirdiği hastalıklarla hastanelere, taşkınlıklarla hapishanelere, ruh ve kalbin açlığından kaynaklanan sıkıntılarla meyhanelere veya mezarlığa düşebilirsiniz. Eğer gençlerin bu yanlış seçimlerinden doğan acıları ve pişmanlıkları duymak, görmek isterseniz, hastanelerden, hapishanelerden, meyhanelerden ve mezarlıklardan sorun; çoğu kez gençlerin hataları yüzünden pişmanlık ve gözyaşı duyarsınız.
Eğer doğru yolda yürürseniz, gençlik çok güzel bir İlahi nimet olarak, ahirette parlak ve kalıcı bir gençliğin müjdesini verir. Bunu Kur’an ve diğer ilahi kitaplar haber veriyor. Madem hakikat budur. Ve madem helâl dairesi keyfe kâfidir. Ve madem haram dairesindeki bir saat lezzet, bazan bir sene ve on sene hapis cezasını çektirir. Elbette, gençlik nimetine bir şükür olarak, o tatlı nimeti iffette, istikamette sarf etmek lâzım ve elzemdir. Gerçek bu iken, helal dairesi keyfe yeterliyken, haramın bir saatlik lezzeti bazen yıllarca hapis cezasına neden oluyorsa, gençlik nimetini şükürle ve iffet içinde harcamak gerekir. Gençliğinizi iffetle, hayırlı işlerle ve doğruluk üzere geçirirseniz, ebedi bir gençlik müjdesi alacaksınız. Gençliğinizi heba edip sefahate yönelirseniz, hem dünyada hem de ahirette bu seçimlerinizin acısını çekeceksiniz. (Asa-yı Musa) Metin güzel bir özet sunuyor, ancak biraz daha derinlemesine bir bakış eklenebilir. Şu eklemeler metne zenginlik katabilir: Özetle; iffet, dil, göz, kulak, el, ayak gibi uzuvları günahlardan koruyarak, helal dairedeki zevk ve lezzetlerle yetinmek ve haramlardan uzak kalmak demektir. Ahlaki değerlere sıkı sıkıya bağlı kalmak, günahlardan uzak bir hayat sürmek, özellikle tehlike arz eden durumlara yaklaşmamakla mümkündür. İffet, sadece bedensel temizlik değil, aynı zamanda düşünce, meslek ve ahlaki duruşu da kapsayan geniş bir kavramdır. Kişinin nefsine hakim olup, sadece bedeniyle değil, kalbi ve zihniyle de tertemiz bir yaşam sürmesi iffetli olmanın gereğidir. Mümin, her adımında Allah’ın rızasını gözetmeli ve iffetli bir yaşam sürmenin manevi hazzını hem bu dünyada hem de ahirette tatmalıdır. Sonuç olarak, iffetli bir yaşam, hem dünya hem de ahiret mutluluğunun anahtarıdır. İffetini koruyan kişi, iç huzuru ve Allah’ın rızasına kavuşur. Rabbimizden bizleri iffetli bir hayat sürmeye muvaffak kılmasını ve hepimizi ihlâslı kullarından eylemesini niyaz ederiz.
Not: 14 Eyl Cmt akşamı Mevlid Kandili münasebetiyle program yapılacaktır. Ailecek katılımınızı bekleriz.
Derleyen
Erdal Atak