39,3610$% 0.48
45,7207€% 1.43
53,6923£% 1.16
4.281,14%1,37
3.382,56%0,87
9.520,22%-1,71
İbn-i Sîna diyor ki:
İyiliğin şartı 5’tir.
1- Tez olmalı,
2- Gizli olmalı,
3- Gözde büyütülmemeli,
4- Sürekli olmalı,
5- Yerini bulmalı…
Bu beş maddelik ölçü, iyiliğin sadece niyetle değil, yöntemiyle ve zamanlamasıyla da değerlendirileceğini gösterir.
İbn-i Sînâ diyor ki:
“Riyazet, insanı terbiye ederek ve ahlâkını temizleyerek öyle bir seviyeye ulaştırır ki, uzaktan görünen ışık gibi bazen parlar, bazen söner. Hakikat nurundan ara sıra azıcık aydınlık gözüne ilişir. O aydınlığı görmekten zevk ve lezzet alır. Nefsini kötü ahlâktan temizlemeye devam ettikçe aydınlıklar çoğalır, büyür. Gözü aydınlığa iyice alışır ve bakışında meleke kazanır. Riyazette olmadığı zamanlarda bile o hâller, o nurlar gözüne tecelli eder.”
Yine İbn-i Sînâ şöyle diyor:
“Çile (riyazet) insanı eğite eğite, ahlakını arıta arıta öyle bir noktaya getirir ki o, uzaktan görünen ve kimi zaman parlayan, kimi zaman sönen bir ışığa döner. Gözüne arada bir gerçeklik nurlarından çok az bir aydınlık ilişmeye başlar. Bu aydınlık ona büyük bir tat, zevk verir. Benliğini kötü huylardan arındırmayı sürdürdükçe aydınlıklar çoğalır, büyür. Zamanla gözü aydınlığa alışır ve o aydınlık süreklilik kazanır. Çilede olmadığı zamanlarda bile o durumlar, aydınlıklar sürekli görünür. Aydınlıkların her görünüşünde insan Tanrı’ya doğru bir basamak yükselir. Her yükselişte de kendi durumuna ilişkin gizli noktalara işaret etmekten kendini alamaz.”
Ve devamında:
“Giderek her göz açışında ve her zerrede Tanrı’yı göreceği bir düzeye erişir.”
İbn-i Sina diyor ki:
“Aşırı uyku kişiyi aptallaştırır. Uyku organları dinlendirir ve yemekleri sindirir. Kişiyi ve nefsi korur. Bedendeki doğal hareketler uyku ile olgunlaşır. Aşırı uyku bedeni soğutur, kişiyi aptallaştırır, yüzü kurutur. Uykusuzluk ise cesedi kurutur, nemini temizler, güçleri çözer, iradeyi engeller, mizacı bozar. Aşırı uykusuzluk hali aklî dengesizliğe sebep olur.”
Bu değerlendirme, beden-zihin dengesinin korunmasında uyku gibi fiziksel unsurların da ne kadar hassas olduğunu ortaya koyar.
İbn-i Sina şöyle diyor:
“İlim ve sanat takdir edilmediği ülkeden göç eder!”
Ve bu tespit, ardından gelen şu ifadeyle derinleşir:
“Bu iki nazlı dilber memleketi yıllar, hatta asırlar önce terk ettiği içindir ki, bugün güller açılsa bile, bülbüller ötmüyor, tohum altın bile olsa çorak arazide bitmiyor, dövülen çoban koyunları severek gütmüyor ve bütün bunlardan dolayı gökyüzüyle birlikte iç dünyamızı da karartan siyah bulutlar –arsız misafir gibi– bir türlü tepemizden gitmiyor!”
Ve Nef’î’nin dizeleriyle bu tablo tamamlanır:
“Bir asırda geldik ki bu bâzâr-ı fenâya
Sermâye-i irfânı olanlar zarar eyler!”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.