Huzurun Anahtarı

0

BEĞENDİM

0

Değerli müminler,

Kâmil mü’min, bir huzur insanıdır. Zira o emindir; her şeyi Allah’a bağlayıp yürüdüğü takdirde hedefe ulaşacağından, yol boyu güven içinde bulunacağından ve ötelerde de iç içe “şeb-i arûs”lar yaşayacağından tam bir inanç ve huzur içindedir. Rabbimiz bizlere bu huzuru nasip eylesin.

İnsanları huzura vesile eden üç temel özellik vardır: Akl-ı selim, kalb-i selim ve ruh-i selim. Bunlara bağlı olarak “hiss-i selim” de eklenebilir. Bu hasletler, insanı huzur atmosferine taşır ve orada dolaştırır. İnsan, bu özelliklerle donanmışsa, en zor anlarda dahi huzur soluklar. Böyle bir kişi, kimseyi rahatsız etmez, kırmaz ve herkesin özlemini çektiği bir şahsiyet olur.

Hutbemizin başında Hazreti İbn Abbas’tan bahsedelim. Onun gülyağı sürdüğü bir mekândan geçtiğinde insanlar, “Acaba burada ıtriyatçı biri mi geçti?” derdi. İşte insan, geçtiği her yerde güzellikler sergilemeli, huzura vesile olan davranışlar sergilemelidir. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) de böylesi güzelliklerin temsilcisiydi.

İnsanın Değeri ve Allah’ın Sanatı

Kardeşlerim, insan Allah’ın sanatıdır. Yüce Allah, bizleri “Ahsen-i Takvim” üzere, en güzel surette yaratmıştır. Kur’an-ı Kerim’de bu hakikat şöyle ifade edilir:

لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ فٖى اَحْسَنِ تَقْوٖيمٍ “Biz insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tin, 95/4)

Bu âyette Allah, insanoğlunun iç ve dış âhenkini övgüyle anlatmaktadır. Bu sanat eserine karşı duyduğumuz saygı, aslında Rabbimizin büyüklüğüne olan hayranlığımızı da artırır. İman ve İslam, bu kıymeti daha da artırarak insana derinlik kazandırır. Kalp, ruh ve akıl bir arada Rabbimize yöneldiğinde, insan bir huzur iklimine kavuşur.

Musibet ve İmtihan

Değerli müminler, peygamberler ve salih insanlar tarih boyunca zorluklarla imtihan edilmişlerdir. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyor:

أَشَدُّ النَّاسِ بَلاَءً اَلْأَنْبِيَاءُ، ثُمَّ اْلأَمْثَلُ فَالْأَمْثَلُ “İnsanların en şiddetli belâlara maruz kalanları peygamberlerdir; sonra onların derecesine göre diğer salih insanlar.”

Bu hadis, musibetlerin insanın iman ve sabır derecesiyle doğru orantılı olduğunu anlatır. Ancak, musibet istenmez; bunun yerine Allah’a hayır ve güzellik talebinde bulunmalıyız. Kur’an’da Rabbimiz şöyle buyurur:

رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي اْلآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ “Rabbimiz! Bize dünyada da ahirette de güzellik ver ve bizi cehennem azabından koru!” (Bakara, 2/201)

Bu dua, hem dünyevî hem de uhrevî güzelliklere ulaşma yolunda bizlere rehber olmalıdır.

Peygamber Efendimiz’in Tevazu ve Mahviyeti

Kardeşlerim,

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), huzur ve tevazuda zirve bir şahsiyetti. Onun bir Musevi’ye zırhını rehin bırakarak dünyadan göç ettiğini hatırlayalım. Dünya malına değil, Allah’ın rızasına talipti. Bu tevazu, Allah’ın sanatına olan saygısını da yansıtır.

Resulullah’ın bizlere şu öğüdü ne kadar manidardır:

إِنَّ لِرَبِّكَ عَلَيْكَ حَقًّا، وَلِنَفْسِكَ عَلَيْكَ حَقًّا، وَلِأَهْلِكَ عَلَيْكَ حَقًّا، فَأَعْطِ كُلَّ ذِي حَقٍّ حَقَّهُ “Rabbinin senin üzerinde hakkı vardır; nefsinin hakkı vardır; aileni ihmal etmemelisin; her hak sahibine hakkını ver!”

Peygamber Efendimiz’in yaşamında dengeli bir hayat sürme, hakları gözetme ve insanlara hizmet etme anlayışı hâkimdi. Bizler de bu dengeyi hayatımıza tatbik etmeliyiz.

Kıymetli müminler,

Huzur insanı olmanın yolu, aklımızı, kalbimizi ve ruhumuzu selim bir kıvama ulaştırmaktan geçer. Allah’ın rahmetinden ümit kesmemeli ve hayatımızda her daim Peygamber Efendimiz’in örnekliğini rehber edinmeliyiz. Dua edelim ki, Rabbimiz bizlere dünyada da ahirette de huzur ve güzellikler ihsan etsin.

وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ “Kim zerre miktarı bir hayır işlerse, onu görür.” (Zilzal, 99/7)

Hutbemi burada sonlandırırken sizlere selam ederim. Allah’ın rahmeti, bereketi ve mağfireti üzerinize olsun. Velhamdülillahi Rabbil âlemin.