34,7604$% 0.1
36,6378€% 0.11
44,1878£% 0.18
2.948,21%0,19
2.638,70%0,09
9.681,11%0,30
17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının ardından ‘Polis horlanıp, sürgün ediliyor.’ diyerek Polis Akademisi’nden istifa eden İbrahim Cerrah, yolsuzluk soruşturmasını yapan emniyet müdürü ve amirlerinin gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Gözaltına alınan polislerin hocası olarak bilinen Cerrah, hukukun dışına çıkmayan namuslu insanlara algı operasyonlarıyla iftira atıldığını söyledi. Cerrah, “Arkadaşlarımın her birisinin aklanmaya ihtiyacı olmadığını düşünüyorum. Kendilerine yapılan bu şey onları karalamamıştır. Tam aksine böyle bir süreçte, cadı avı yapılan bir dönemde haksız bir şekilde yapılan ithamlar bu arkadaşlarımın doğru yolda olduklarının ispatıdır.” dedi. Allah’a inandığını düşündükleri insanların utanmadan namuslu insanlara kötü muamelede bulunduğunu kaydeden Cerrah, “Bu polisler hırsızlık, yolsuzluk üzerine yakaladıkları insanlara bile kelepçe takmadılar. Onların evini böyle aramadılar. Bu arkadaşlarımız hukuka uydular. Bu namuslu ve dürüst insanlara karşı operasyon yapanlar hukuka uymadılar. Çünkü çaresizlik içerisindeler. Denize düşen yılana sarılır. Yolsuzluğa bulaşan da yalana, dolana ve iftiraya sarılır.” ifadelerini kullandı.
Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının ardından Emniyet’te başlatılan tasfiyelere teşkilat içinden tepki gösteren Emniyet Genel Müdürlüğü Etik Komisyonu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Cerrah, yayımladığı bir mektup ile görevinden istifa etti. Prof. Dr. Cerrah, yolsuzluk operasyonunu yürüten polislerin sahur vakti evlerinden alınmasına ve ellerinin kelepçelenmesine de tepki gösterdi.
‘BU ÜLKE BÖYLE İLKEL BİR ADALET ANLAYIŞINI HAK ETMİYOR’
Sürecin normal olmadığını ve kısa süre içerisinde geçeceğini ifade eden Cerrah, şunları ifade etti: “Ne bir insanın bünyesi ne de devletin bünyesi bu kadar hukuksuzluğu kaldıramaz. Son zamanlarda üzülerek şahit olduğumuz gibi cadı avından bahsediliyor. Bu süreçte cadı avının bir parçası olduğunu düşünürsek hukuksuzluğun yapıldığı itiraf edilmiş olur. Hiçbir zaman bir devlet büyüğüne yakışmaz. Özellikle iktidardaki bir siyasi partinin kendi vatandaşına, kendisine hizmet etmiş olan polislerine hatta suçları olsa bile değil bunlara teröristlere, katillere ve canilere karşı dahi cadı avı yapılmaz. Cadı avı hukuksuz, delilsiz, ispatsız, dedikodular üzerine adalet yürütmeden infaz yapmak demektir. Cadı avının dile getirilen ve üzülerek şahit olduğumuz cadı avı ifadesinin devamıdır bu. Talihsiz sürecin sürdürülebilir bir süreç değildir. Bu ülke ve bu toplum böyle ilkel bir adalet anlayışlarını uygulamayı hak etmiyor. Taşların yerine oturacağını ve adaletin yerini bulacağına inanıyorum.”
‘BU POLİSLER; NE İSRAİL, NE İRAN NE DE AMERİKAN AJANIDIR’
17 ve 25 Aralık operasyonunda rol alan emniyet müdürleri ve amirlerinin görevlerini hukuka göre yaptığına dikkat çeken Cerrah şöyle devam etti: “Bu hükümet döneminde çıkarılan yasalara göre yaptılar. Bunlar hakkında darbeci ithamı yapıldı. Aylardır seçim meydanlarında polis darbeci olmakla itham edildi. İspat edilemedi ama itham edildi. Bir Bakanımız çok güzel ifade etti: ‘İspat edilemeyen itham iftiradır. İftara atana da müfteri denilir.’ Türk Polis Teşkilatı’na iftira atıldı. Darbeci denildi. Bu insanlar gözaltına alındılar. Bir de baktık ki bunlar İsrail ajanı olmuşlar. Darbecilikte tutturamayacaklarını bildikleri için mesnedi olmayan bir başka çamur atma yöntemi. Herkes biliyor ki bu millet de biliyor bunu ve bu iftira atanlar da biliyor ki bu insanlar ne İsrail’in ne İran’ın ne de Amerika’nın hiç kimsenin ajanı değillerdir. Bu insanlar bu memleketin tertemiz evlatlarıdır. Yaptıkları şey hukuka uygundur. Eğer varsa hukuka uygun olmayan bir şey yine usul hukukuna göre bunlar hakkında gerek doğan işlem varsa öyle yapılır. Cadı avı şeklinde yapılmaz. Geceleyin evler basılmaz. Ramazan’da, sahurda İsrail’in Filistin’de, Gazze’de yaptığı gibi insanların suyu, ekmeği kesilmez. İnsanlar hukuksuz bir şekilde teröristlere dahil yapmadıkları muamele polislere yapılarak kelepçelenmez.”
‘HAKSIZ İTHAMLAR ARKADAŞLARIMIN DOĞRU YOLDA OLDUĞUNUN İSPATIDIR’
Yaşanan durumun en fazla devlete zarar verdiğini kaydeden Cerrah, devlet yetkililerinin hoyratça devleti tahrip ettiğini söyledi. Cerrah, “İçine düşmüş oldukları durum onların yaptıklarının hukuka uygun olup olmadığını düşündürmeyecek derecede çılgınca hareket ettiriyor. Hukuki süreçler ve zaman bu işin ve iddia edilenlerin doğru olmadığını, ithamların iftira olduğunu gösterecektir. Arkadaşlarımın her birisinin aklanmaya ihtiyacı olmadığını düşünüyorum. Kendilerine yapılan bu şey onları karalamamıştır. Tam aksine böyle bir süreçte cadı avı yapılan bir dönemde haksız bir şekilde yapılan ithamlar bu arkadaşlarımın doğru yolda olduklarının ispatıdır.” ifadelerini kullandı.
‘YOLSUZLUĞA BULAŞANLAR YALANA, DOLANA VE İFTİRAYA SARILIYOR’
Emniyet müdürleri ve amirlerinin gözaltına alındıkları sırada kelepçe takılmasını da eleştiren Cerrah konuşmasına şöyle devam etti: “Algı operasyonu diye bir kavram çıkarttılar. Aslında algı denilen şey iftira demektir. İftira operasyonu. Üzülerek şahit oluyoruz. Allah’a inandığını düşündüğümüz, namuslu olduğuna inandığımız insanlar hiç utanmadan, sıkılmadan namuslu insanlara iftira atıyorlar ve bunun adına algı operasyonu demişler. Rüşvete hediye demek onu helalleştirmezse de iftiralara algı demek onu meşrulaştırmaz. Algı denilen şey insanların güya İsrail ajanıymış gibi karalama için yapılmıştır. Bu kelepçe takma operasyonu mevzuata ve yasalara aykırıdır. Bu polisler hırsızlık, yolsuzluk üzerine yakaladıkları insanlara bile kelepçe takmadılar. Onların evini böyle aramadılar. Bu arkadaşlarımız hukuka uydular. Bu namuslu ve dürüst insanlara karşı operasyon yapanlar hukuka uymadılar. Çünkü çaresizlik içerisindeler. Denize düşen yılana sarılar. Yolsuzluğa bulaşan da yalana, dolana ve iftiraya sarılır.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.