Bu yazıyı yazarken bir düşmanlık hissiyle değil, aziz şehitlerimize bir vefa arzusuyla bu yazıyı yazmak istedim. Zira Osmanlıya isyan eden Arap Kavimleri kadar Osmanlıya taraftar olanlarda vardı. Fakat zavallı cahil bir halk ve İngiliz entrikaları birleşince olan oldu. Aşağıda yıllarca Hicaz Çöllerinde düşmana ve sefalete karşı savaşmış, Esir düşerek İngiliz zulmüne maruz kalmış, esaret dönüşü Gazi Mustafa Kemal Paşanın önderliğinde kurtuluş savaşına iştirak etmiş bir askerimizin hatıratından noktasına dokunmadan okuyucularıma sunuyorum. Benim yegane isteğim umre veya hacca gidenlerin bir vefa borcu olarak aziz şehitlerimize bir Fatiha okumalarıdır.(eserin orjinali Osmanlıca tutulmuş bir hatırattır)
**Hicazdaki vazifemiz:** Kendi idare ve toprağımızda bulunduğumuz halde bir düşman arazisinde bulunup harp etmekten daha fena bir vaziyette bulunuyorduk!
Çünkü: Eğer karşımızda bulunan harici muntazam bir düşman ordusu bulunmuş olsa idi bunlardan çok iyi olurdu. Zira karşıda olan düşmanın vaziyetine göre lazım gelen tertibat alınarak ona göre hareket edilirdi. Bu hain Arap ve bedeviler ise kendi tebamız, kendi dinimiz, kendi mekteplerimizde, asırlardan beri ekmeklerimizle perverde oldukları halde kalbimizin içerisinde bekleyen adeta bir ev hırsızı gibi gece gündüz fırsat beklerler. Ve kahbelikle hareket ediyorlardı!
Her zaman tren yolu ray demirlerinin altına tahrip kalıpları koyup üzerinden trenin geçtiği zaman infilak edip berheva ederek içerisinde bulunan asker zabıtan ve çoluk çocuk her kim olursa olsun kamilen feci surette telef ve şehit ediyorlardı.
Bulunduğumuz arazi ve mıntıkalarımız bulunan hattın bir başından diğer başına kadar mesafeleri pek uzak bulunduğu için beş altı saatlik mesafelere taksim edilerek 8-10 kişilik kuvvetinde ancak bir karakol bulunuyor kuvvetler bu suretle gayet zayıf kalıyordu.
Zira bin kilometre kadar uzanmış bir araziye göre askerin mevcudu kafi gelmiyordu.
Sekiz on kişilik kuvvetinde pek zayıf bulunan karakollara karşı düşman tarafından ani olarak birkaç bin kişilik kuvvetle birden gelerek esir ve telef ediyorlardı.
###Mehmet Çavuş’un karakolu!
Mehmet Çavuş’un kumandasında olan on beş kişilik pek cüzi bir kuvvenin düşmana karşı yaptığı ne kadar büyük bir fedakarlıktır.333 senesinde Hayber Kalesine dört saat kadar bir mesafede olan Hedye istasyonunun cenup tarafında yarım sat kadar bir yerde tren yolu üzerindeki tranşada yani yarmada bulunan Mehmet Çavuşun mini karakolu üzerine Şeyh Ferhan Aşireti top ve otomatik makineli tüfekleriyle beraber yedi sekiz bin kişi birden ani olarak taarruz etmişler. Bu muharebe saatlerce devam etmiş. Aynı zamanda bedevilerin başlarında bulunan bizim ordudan evvelce firar etmiş Arap ümera ve zabıtanı bulunduğu halde bu kadar binlerce fazla bedevi kuvvetlerinin on beş kişilik pek cüzi bir Türk Karakolunu hiçbir suretle teslim alamamışlar.!
Düşmanın bu derece kuvvetine karşı orada son derece müdafaa etmiş, katiyen karakolu teslim etmemiş.
Orada imdatlarına Hedye İstasyonundan bir miktar kuvvet gönderilmiş ise de ne çare ki imdat kuvveti yetişinceye kadar maiyetinde olan onbaşısı ile beraber her ikisi de ol vakte kadar şehit düşmüşlerdi!
Velhasıl: Mehmet çavuşun orada yapmış olduğu cesaret ve fedakarlığı dünyada katiyen görülüp işitilmemiş bir harukülâdedir.
Yedi sekiz bin kişilik bir kuvvetle karşısında taarruz eden düşmana karşı bulunduğu karakolu son nefesine kadar müdafaa edip teslim etmemiş, en nihayet bu uğurda hayatını feda ederek şehit olup karakolu teslim etmemiş. Bu suretle ruhu teslim etmiştir.
Bunun üzerine bilahare Hicaz Çöllerinde bu Türk yavrularının yapmış oldukları büyük kahramanlığa karşı Fahri Paşa Hazretleri ebediyen unutulmamak için ta Şam dan üzerlerine birer mermerden sandukalı taşlar yaptırarak şehitlerin üzerlerine türbe halinde güzel birer mezar yaptırmıştır.!
Bu mukaddes Türk şehitlerinin bulunduğu yer :Hicaz Demir Yolunda giderken Medine’nin şimal tarafında dokuzuncu Hedye İstasyonunun yarım saat kadar cenubunda bulunan yarmaya girmezden evvel yolun sağ tarafı (200) metre kadar şarkta ve divar (Duvar)içerisine alınmış orada iki tane mermer taştan yapılmış sandukalı mezarlar olup büyük olan Mehmet Çavuşun diğer küçük olan onbaşının mezarlarıdır.!
Bu mezarlar çok mukaddes olup Fahri paşa Hazretleri tarafından hem şehitlere bir hürmet ve hem de atide uğrayacak hacıların gelip geçtikleri zaman orayı ziyaret etmeleri için güzel bir türbe halinde inşa edilmişti.!
Ayrıca ikinci başka diğer bir Mehmet Onbaşının yapmış olduğu kahramanlık bu da aynı Mehmet çavuş gibi birkaç bin kişiye mukabele ettikten sonra şahit edilmiştir.
Bunun mezarı da Medine’den şimale doğru gelirken üçüncü Buvata İstasyonunun on dakika kadar şarkında bulunan cebelin yüzünde olup mermer taştan yapılmış sandukalı bir mezar görülürken onbaşının mezarıdır. Bu on başının da çok cesaret ve yararlılığı görülmüştü. !
### Feci surette şehit edilen 40 kişi Türk mezarı
Temmuz 333 tarihinde Medine’den Şama giden bir trenin içerisinde bulunan bir çok zabıtan ve memurin aileleri ve çoluk çocukları asker ve başı bozuklar dolu olduğu halde Ma’âna yakın Medure İstasyonuna gelirken tren hattının ray demirleri altına evvelce bedeviler tarafından konulan tahrip kalıpları üzerinden o sırada tren geçerken infilak edip mezkur tren berheva edilerek içerisinde olan biçarelere ne kadar çoluk çocuk büyük ve küçük kimler çıktı ise kamilen orada bedeviler tarafından şehit ve telef edilmişlerdir.
İstasyon civarında hattın sağ ve sol tarafında kumlar içerisinde feci surette şehit edilen kırk kişinin mezarı görülür…….