Bedir Haber

Hazreti Ali’nin fazileti

Hazreti Ali’nin fazileti
175 views
17 Eylül 2020 - 7:42

Nakledildiğine göre Hazret-i Ali’nin torununun oğlu Ali’ye biri sövüp saydı. O ise, sırtındaki sırma işlemeli elbisesini adama verdi ve bin dirhem daha verilmesini emretti. Bu hareketiyle onun beş fazîleti birden sergilediği söylenir:

 

Birincisi, hilimdir; zîrâ öfkelenmedi.

İkincisi, eziyeti ortadan kaldırdı.

Üçüncüsü, adamı Allah’tan uzaklaşmaktan kurtardı.

Dördüncüsü, adamı pişmanlık ve tevbeye sevk etti.

Beşincisi de kendisine hakâret etmekte olan adamı bu defâ kendisini medhetmeye başlatmış oldu.

 

Yine adamın biri, İbn-i Abbâs Hazretleri’ne küfretti, İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhümâ- sesini çıkarmadı. Sonra İkrime’ye dönerek:

 

“–Bu adamın bir ihtiyâcı varsa çâresine bakalım?” deyince, adam utancından başını yere eğdi.

 

Hasmı İçin Ağlayabilen Gözler…

 

Allah dostlarından Fudayl bin Iyâz Hazretleri’nin şu hâli de, kâmil mü’minlerin gönül kıvâmına güzel bir örnektir:

 

Kendisini ağlarken gördüler ve niçin ağladığını sordular. O da:

 

“–Bana zulmeden bir zavallı Müslümana üzüldüğümden ağlıyorum! Bütün kederim, onun kıyâmette rezil olmasındandır.” buyurdu.

 

Yine Fudayl bin lyâz Hazretleri’ne:

 

“–Falanca sizin haysiyetinize dil uzatıyor.” denildiğinde:

 

“–Vallâhi ben ona değil, o sözleri ona söyleten iblise öfkeleniyorum.” karşılığını verip şu niyazda bulundu:

 

“–Allâh’ım, eğer o kişi doğru söylüyorsa beni bağışla, yok yalan söylüyorsa onu bağışla.”

 

Nitekim Hasan-ı Basrî Hazretleri de, kendisinin gıybetini yapan birine kızıp öfkelenmek yerine, hediye göndererek teşekkür ederdi. Zîrâ o, gıybet eden insanın, ya kendi sevaplarını gıybetini yaptığı kişiye bağışladığını, ya da onun günahlarını kendi üzerine aldığını çok iyi bilenlerdendi.

 

Ârif ve âşık gönüllerde müstesnâ bir yeri olan Hallâc-ı Mansur taşlanırken:

 

“Yâ Rabbî! Benden evvel, beni taşlayanları affet!” diye yalvararak büyük bir gönül îsârı sergilemiştir.

 

Rebî bin Haysem Hazretleri birgün namaz kılarken, gözünün önünde yirmi bin dirhem kıymetindeki atı çalındı. Fakat o, hırsızın peşine düşmek yerine huzurla edâ ettiği namazına devâm etti.

 

Onun bu büyük kaybını duyan dostları koşarak kendisini tesellî etmeye geldiler. Hazret, dostlarına:

 

“–O adam atımı çözerken kendisini gördüm. Lâkin ben o vakit daha mühim ve çok sevdiğim bir işle meşguldüm. Onun için hırsızı kovalamadım.” dedi.

 

Bunun üzerine dostları, hırsıza bedduâ etmeye başladılar. Hazret, onları susturarak:

 

“–Sâkin olun, bana zulmeden yok! O adam kendi nefsine zulmetti. Zavallının kendine yaptığı yetmiyormuş gibi, bir de biz ona zulmetmeyelim!” dedi.3

 

Herkes Kendi Metâını Satar…

 

Hazret-i Îsâ -aleyhisselâm- tebliğ için bâzı Yahudîlerin yanına gitmişti. Yahudîler, ona kötü sözler sarf etmeye başladılar. O ise bunlara karşı iyilikle ve tatlı bir üslûpla konuştu. Kendisine:

 

“–Onlar sana kötü söylüyor, sen ise hâlâ iyi söylüyorsun?” diyenlere de:

 

“–Herkes kendi metâını satar.” diye cevap verdi.

 

Yâni insanın bütün davranış, hâl ve hareketleri, iç âleminin aynasıdır. Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmayacağı gibi, gönül âlemi berrak olmayan bir bedbahttan da güzel bir davranış beklemek beyhûdedir. Niyetleri karanlık olanların, yolları aydınlık olmaz. Her küp, içindekini sızdırır.

 

Bu itibarla kötülüğe kötülükle mukâbele etmek, ham insanların davranış şeklidir. Her hâlükârda iyilik yapabilmek ise, kişinin iç âleminin ulaştığı ulvî seviyeyi gösterir. İnsanlara iyilik yapmanın da üç fazîlet derecesi vardır:

 

Birincisi, iyiliğe karşı iyiliktir. Yapılan bir iyiliğe en azından teşekkür etmek, insanın en tabiî vazîfesidir. Bundan daha değerlisi, iyiliğe daha büyük bir iyilikle karşılık vermektir.

 

İkincisi, karşılık beklemeden iyilik etmektir. Böyle davrananlar birinci basamaktakilerden daha üstün kimselerdir.

 

Üçüncüsü ve en değerlisi de kötülük edene iyilik etmektir. Zîrâ her hayrın fazîleti, onun zorluğu nisbetindedir. Kötülüğüne mâruz kalınan birinin iyiliğini isteyebilmek, son derece zor bir iştir. Bunun içindir ki; “İyiliğe iyilik, her kişinin; kötülüğe iyilik ise er kişinin kârıdır.” denilmiştir.

 

Mevlânâ Hazretleri ne güzel buyurur:

 

“Suyun yüzlerce kerem ve ihtişâmı vardır ki; kirlileri kabul eder ve kirlerini temizler.”

 

Kâmil bir mü’min de, su gibi azîz ve deryâ gibi engin gönüllü olmalı, ne kadar nâhoş hâdiseyle karşılaşsa da rahmet tevzî eden olgun bir karakter sergilemelidir. Nezâket, zarâfet ve güzellikler yansıtan bir gönül berraklığına sahip olmalıdır.

 

Hazret-i Mevlânâ; “Toprak gibi ol.” der. Toprak, ayaklar altında çiğnense de bütün mahlûkâta cömertçe ikram hâlindedir. Zîrâ toprak, mahlûkâtın cürûfâtını temizler ve tekrar bütün canlılara temiz ve şifâlı sofralar hâlinde ikrâm eder.

 

Cenâb-ı Hak, hikmetlerinden nasip almamız için, su ve toprak ile ne güzel bir misal sergilemiştir. Aslı su ve toprak olan insanoğlu için, bu varlıkların hikmetinde derinleşerek onların hasletlerini kazanabilmek, yüksek bir gönül ufku olmalıdır.

 

Rabbimiz bu gönül kıvâmını cümlemize nasîb eylesin. Affede affede ilâhî affa lâyık hâle gelmeyi ve insanlığın dâimâ iyilik, güzellik ve hayrını gördüğü sâlih mü’minlerden olmayı hepimize müyesser kılsın! Evliyâullâh’ın güzel hâllerinden hisse alarak Hakk’a yakınlığın hazzını gönüllerimizin tükenmez hazînesi eylesin!..

Üçüncüsü ve en değerlisi de kötülük edene iyilik etmektir. Zîrâ her hayrın fazîleti, onun zorluğu nisbetindedir. Kötülüğüne mâruz kalınan birinin iyiliğini isteyebilmek, son derece zor bir iştir. Bunun içindir ki; “İyiliğe iyilik, her kişinin; kötülüğe iyilik ise er kişinin kârıdır.” denilmiştir.

 

Mevlânâ Hazretleri ne güzel buyurur:

 

“Suyun yüzlerce kerem ve ihtişâmı vardır ki; kirlileri kabul eder ve kirlerini temizler.”

 

Kâmil bir mü’min de, su gibi azîz ve deryâ gibi engin gönüllü olmalı, ne kadar nâhoş hâdiseyle karşılaşsa da rahmet tevzî eden olgun bir karakter sergilemelidir. Nezâket, zarâfet ve güzellikler yansıtan bir gönül berraklığına sahip olmalıdır.

 

Hazret-i Mevlânâ; “Toprak gibi ol.” der. Toprak, ayaklar altında çiğnense de bütün mahlûkâta cömertçe ikram hâlindedir. Zîrâ toprak, mahlûkâtın cürûfâtını temizler ve tekrar bütün canlılara temiz ve şifâlı sofralar hâlinde ikrâm eder.

 

Cenâb-ı Hak, hikmetlerinden nasip almamız için, su ve toprak ile ne güzel bir misal sergilemiştir. Aslı su ve toprak olan insanoğlu için, bu varlıkların hikmetinde derinleşerek onların hasletlerini kazanabilmek, yüksek bir gönül ufku olmalıdır.

 

Rabbimiz bu gönül kıvâmını cümlemize nasîb eylesin. Affede affede ilâhî affa lâyık hâle gelmeyi ve insanlığın dâimâ iyilik, güzellik ve hayrını gördüğü sâlih mü’minlerden olmayı hepimize müyesser kılsın! Evliyâullâh’ın güzel hâllerinden hisse alarak Hakk’a yakınlığın hazzını gönüllerimizin tükenmez hazînesi eylesin!..

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
หนัง JAV UNCENSOREDหนังAV JAV JAPANXXX หนังโป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนังหนังav ดูหนังโป๊ญี่ปุ่น หนังxญี่ปุ่นหนังAV JAV หนังโป๊ญี่ปุ่น หนัง JAV CENSOREDtürk ifşatürk pornoหนังavหนัง JAV CENSOREDหนัAV JAV JAPANXXX หนังป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนัง Rate R HD

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

maltepe evden eve nakliyat

ensest porno