36,6753$% 0.09
40,0531€% 0.19
47,6169£% 0.05
3.515,47%-0,04
2.984,18%-0,12
10.840,59%1,05
Bolu il müftülüğünde yaşanan sıkıntılar sebebiyle temaslarda bulunmak üzere Bolu’ya giden Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkanı Hazım Zeki Sergi, Köroğlu Televizyonu ve Gazetesine açıklamalarda bulundu.
Sendika üyelerinin yaşadıkları sıkıntıları yerinde görmek ve ilgililerle diyalog kurmak üzere Bolu’ya geldiğini belirten Sergi, önce il müftülüğünü daha sonra valilik ziyaretinde bulundu.
Bolu İl Müftülüğünde bazı yanlı uygulamalar sebebiyle çalışanlar arasında problemler oluştuğunu söyleyen Sergi, bunları diyalogla çözmek istediklerini, yetkililerden konu ile ilgili tedbir almalarını istediklerini ifade etti. Sergi, “Yaşanan bir sıkıntı olmasa, biz Ankara’dan kalkıp buralara kadar gelmeyiz. Buradaki yaşanan sıkıntı, sendikal faaliyetlerle ilgilidir.” dedi.
Bolu’daki temaslarına Bolu Müftülüğü ile başlayan Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkanı Hazım Zeki Sergi ziyaretlerini tamamladıktan sonra bir açıklama yaptı. Sıkıntıları yerinde tespit için Bolu’ya geldiğini söyleyen Sergi, “Bolu ilimizde Türk Diyanet Vakıf Sendikası olarak sendikal faaliyetlerimizi gözden geçirmek, üyelerimizin yaşadıkları sıkıntıları yerinde tespit etmek ve ilgililerle diyalog kurmak üzere Bolu iline gelmiş bulunuyoruz. Öncelikle Bolu İl Müftülüğümüzü ziyaret ettik. Sayın Müftü Yardımcılarımızla bir arada bulunduk. Çalışma hayatında yaşanan sıkıntıları, problemleri kendilerine saygı kuralları içinde ilettik. Bu sıkıntıların camiamıza yakışmadığını, bunların çözülmesi gerektiğini, diyaloga hazır olduğumuzu, diyalogdan yana olduğumuzu ifade ettik. Burada biz, müftülüğümüze ve Diyanet İşleri Başkanlığımıza karşı bir husumetimiz yok. Fakat bazı yanlış işler, yanlış uygulamalar oluyor. Hatta daha ileri giderek şunu söyleyebilirim, ayrımcı ve ötekileştirici uygulamalara arkadaşlarımın şahit olduklarını ifade etmeleri bu ziyarette önemli etken oldu.” dedi.
“Gerekirse kanuni haklarımızı kullanırız”
Sendika olarak gerekirse, yaşanan sıkıntıları yargıya taşıyacaklarını ifade eden Sergi şöyle devam etti: Biz bunları konuşarak halledeceğimize inanıyorum. 4688. Kanununun 9. Maddesi uyarınca sendikaların faaliyetleri ve yetki alanları belirlenmiş. Biz bu çerçevede üyelerimizin idare ile yaşamış oldukları sıkıntıları tespit etmek, çözüm aramak ve üyelerimiz adına taraf olma, yeri gelirse de bunlarla ilgili yargıya konuyu götürmek haklarımız arasındadır. Konuya müdahil olduk, buradaki müdahil olma sebebi kanunun bize sağlamış olduğu imkândır, tabi ki bu müdahilliğimiz saygısızlık anlamında değildir. Ama yaşanan bir sıkıntı olmasa, biz Ankara’dan kalkıp buralara kadar gelmeyiz. Buradaki yaşanan sıkıntı, sendikal faaliyetlerle ilgilidir. Çok küstahça, pervasızca yapılan bu tavırlar, sadece bizim sendikamıza mensup üyelerimizi değil, diğer arkadaşları da üzdüğü bize ifade edilmiştir. Biz de müftülük yetkililerimize bunları ilettik. Bunlarla ilgili tedbir alınmasını rica ettik. İyi dilek ve temennilerde de bulunarak müftülükten ayrıldık. Akabinde Sayın Vali’mizi ziyaret ettik. Kendisine teşekkür ediyorum. Diyanet ve vakıf hizmetleri kolundaki çalışma hayatını ve bu çalışma hayatında yaşanan sıkıntıları Sayın Vali’mize de ilettik. Bundan üzüntü duyduğumuz, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın misyonu ve vizyonuna uymayan yaşanan bu tavırlarla ilgili önlem alınmasını Sayın Valimizden de rica ettik. Bir de dosya verdik. Bu dosyanın içerisinde şikayete vesile olan konular yer almıştır. İlgililerle ilgili tedbir alınmasını istedik. İlk etaptaki amacımız budur. Bu taleplerimiz uygun karşılanmaz, yerine getirilmezse, bu baskılar tacizler devam ederse, biz anladıkları dilden tepkide bulunuruz, kanuni haklarımızı sonuna kadar kullanırız.
“Memuru hükümete teslim ettiler”
Yetkili sendikanın memuru hükümete teslim ettiğini iddia eden Türk Diyanet Vakıf Sen Genel Başkanı Hazım Zeki Sergi açıklamasını şöyle sürdürdü; “Müftülüğümüzün bütün personeli kucaklaması lazımdır. Ayrışma anlayışı için girmişler. Böyle olduklarına inanıyorlar ve bize iletiyorlar. Biz öncelikle bunu suhuletle ve diyalog halinde çözülmesini tedbir alınmasını istiyoruz. Bizim amacımız bu. Daha sonra vali yardımcılarımızı da ziyaret ettik. Diyanet İşleri Başkanlığı çok önemli bir kurum. Dışarıda yeteri kadar tartışılıyor, bir de personel tarafından tartışılması bizleri üzer. Ama bu tek taraflı olmamalı, biz bu kadar hassas davranıyorsak, bu işin başka tarafı da aynı hassasiyeti göstermesi lazım. İdarenin de hassasiyet göstermesi lazım. Biz direkt olarak idarecilere suç yüklemiyorum haksızlık olur. Burada bazen siyasetin de müdahil olduğu, sendikanın da müdahil olduğu bir durum var. Bu müdahilliğin de bazı yerlerden himaye edildiğinden dolayı, buna müftülerimiz ve yetkililerimiz gereken muamelede bulunduğunda mağdur oluyorlar. Mağduriyetlerini anlıyorum. Bu Türkiye’nin bir kaderi. Devlet memuru, yapmış olduğu işlerinden sorumlu olmalı, siyasetin bu kadar, özellikle diyanete müdahil olması çok yanlış. Siyasetin koruduğu, pervasızca her türlü rezilliği yapmayı kendisine reva gören bu ilgili sendika ki, asıl konuşması gereken, hükümetin karşısında memurun hakkını korumaları lazımken, hükümetin karşısında lal olmuş gibi sustular. Memuru hükümete masada teslim ettiler. Hükümet, enflasyon oranındaki miktar üzerinden artış yapması gerekirken, Maliye Bakanlığı’nın bir uygulaması ve yetkili sendikayım diye böbürlenen, yaka bağır açık gezen, külhanbeylik yapan güya meydan okuyan şu andaki sözde yetkili sendika, ne yaptığını bilmeyerek bir imza atmıştır ve bu imza ile memurları 1.8 oranında kayba uğratmıştır. Bu da yaklaşık aylık 60 – 70 lira arasında 140 liraya uzanan bir hak kaybı yaşanacaktır. Orada konuşması gerekenler, burada kimsesi olmayan, gariban memurla uğraşmaları acizliktir, ucuzluktur. Biz şimdi bu ucuz adamların dikkatini çekiyoruz, akıllarını başlarına alsınlar.
Bir diğer konu da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çalışma hayatında yaşanan rotasyon sıkıntısı. Mesleki bilgi sınavı eziyeti, zahmeti ki, bu sınava girmeden memurun tayin müracaatı bile olamıyor. Biz bunların kaldırılması için bir girişim beklerdik. Diploma ayrımcılığı var. Bundan dolayı farklı farklı maaş almaktalar. Dernek başkanlarının, muhtarların pervasızca müdahaleleri var. Bunlara karşı bir tedbir alınmasını, bunlara iki çift laf etmelerini beklerken, bunlarla ilgili bir lafları yok. Sonra kalkıyorlar, diğer sendika üyelerini tehdide yönelik davranışta bulunmalarını yadırgıyoruız. Bunlar yanlarına kar kalacak zannediyorlar. Asla yanlarına kar kalmaz. Biz öncelikle nezaketen uyarıyoruz, anlamazlarsa, anladıkları dilden hitap etmesini biliriz. Biz bir hak mücadelesi veriyoruz. Kimsenin tavuğuna kışt da demiyoruz, kimseyle husumetimiz yok. Bizim önemli görevimiz şudur; memurun haklarını, korumak ve geliştirmek. Daha iyi imkanlara sahip olması için gayret göstermektir. Biz bu gayretin içindeyiz. Ama siyaset tarafından himaye edilen bu sendika azgınlaşmıştır. Biz bunlara karşı burada olduğumuzu ve her zaman olacağımızı ifade etmek üzere Bolu ilimizi ziyaret ettik. Yetkililere yaşanan sıkıntıları ilettik. İnşallah yetkililer de gereken tedbirleri alırlar.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.