Hayatımızda Öğrenmenin Yeri

Hayatımızda Öğrenmenin Yeri

İnsanoğlu o kadar mucizevi bir şekilde yaratılmıştır ki; Tıp dünyası, günümüzde en üst seviyeye gelmesine rağmen halen insan aklının,davranışlarının ve fiziksel özelliklerinin mucizevi yönünü çözümleyememiştir. Uludağ Üniversitesi’nde ‘NBeyin’ adlı sunumda öğrencilere beynin çalışma sistemleri hakkında bilgi veren Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyaloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sinan Canan, beynin 2.5 milyon gigabayt hafızası bulunduğunu belirterek, bunun 300 yıl süren HD filmin kaydedilmesi anlamına geldiğini söyledi. Yani bu kadar kapasiteye sahip olan beynimiz bir ömür boyu gördüğü her şeyi kamera gibi kaydedip hafızasında biriktiriyor. Yeri geldiği zamanda ihtiyaca göre neler gerekiyorsa onu kullanıyor.

Yüce yaratan insana sürekli bir arayış ve öğrenme programı yüklemiş ve insan daha doğar doğmaz eğitim ve öğrenme ile hayata başlıyor. Bebek olarak Dünya’ya gözümüzü açarız ve o andan itibaren bir arayış içine gireriz. Karnımız acıktığı için ağzımızla meme arar ve onu Allah’ın (c.c) verdiği bir lütufla öğrenip her acıktığımızda da aynı hareketi tekrar ederiz. Yaptığımız her arayış sonucu ödülümüzü alıp yeni bir şeyi öğrenmenin mutluluğunda susar ve bekleriz. Tabi ki bu arayış karşısında elde ettiğimiz başarı, bizi daha çok kamçılar ve sürekli yeni şeyler öğrenmeye zemin hazırlar. Bizim ihtiyacımız olabilecek şeylere merak duyar,onları öğrenmek için de çaba harcarız. Mesela emekleme,yürüme ve konuşma bunlardan bazılarıdır.

Bebeklik çağında bir çok şey öğrenip yavaş yavaş dış dünyaya açılmanın zamanı gelir. Yeni bilgiler öğrenme ve yeni çevreler keşfetme ihtiyacı hissedilir. İlkokul çağına gelince, bu dönem daha sorgulayıcı ve daha da öğrenme hevesli bir şekil olarak ortaya çıkar. Gördüğümüz ve duyduğumuz her şey bize garip gelse de, hayat basamağının ilki ve en önemli zamanı bu dönem diyebiliriz. Çünkü okul hayatı, yeni gördüğümüz bir sistem olduğu için alışmak bayağı zaman alır fakat buralarda çok şey öğreniriz. Çünkü beynimiz, dediğimiz gibi 2.5 milyon gigabayt hafızaya sahip olduğu için bunu bir şekilde doldurmanın yolunu bulmalıyız. Onun için ilkokul,ortaokul, lise ve üniversite derken hala birçok şey öğrenemediğimizin farkına varırız. Bu eğitim süreci tamamlandıktan sonra kendimize tam da güvenip her şey tamam dediğimiz anda bir bakmışız ki hala yolun yarısına bile varmadığımızı görürüz. Çünkü 15-20 yılda öğrendiklerimiz o kapasiteyi dolduramayacak kadar azdır. Bazen çevremizde bizle dalga geçilse de yani; ‘’50 yaşına geldin hala okul mu okuyorsun?’’ gibi sözler duysak da aldırış etmemeli ve öğrenmenin ölünceye kadar devam edebileceğini göstermeliyiz. Çünkü öğrenmek, insan için bir ihtiyaçtır.İnsan öğrendiği şeyleri hayata geçiremeden öleceğini bilse de muhakkak eğitiminden geri kalmamalıdır. Zaten okuma ve öğrenme zevkine varan insan onu asla bırakamaz. Bazen haber bültenlerinde 70 yaşındaki bir insanın üniversiteden mezun olduğu görürüz ya da 70 yaşında doktora eğitimini tamamlamış olanları görürüz. ‘’Bu insanlar bu yaştan sonra okuyup,öğrenip ne yapacaklar ki?’’ denilebilir. Aslında insan okudukça ve yeni şeyler keşfettikçe beyin daha da tazelenir ve ‘’alzheimer’’ hastalığı daha az görülür. Aksi halde beyin kendi kendini sürekli yanilemez ve format atmazsa, en başta unutkanlık ve çeşitli beyin hastalıkları kendini göstermeye başlar. Tıpkı ilk çocukluk dönemlerimizdeki basit ve düşüncesizce yapılan hareketlerimizi yapmaya başlarız. Bu davranışlar da hiç bir yaşlının yapmak istemeyip istem dışı yaptığı hareketlerdir. İşte bunlardan korunmak için, beyin sürekli hareket halinde olmalıdır. Her gün yeni bilgiler peşinde koşmalıdır ki hem bir uğraş alanı olmuş olsun hem de beynimizi tazeleyip yeni bilgiler depolayarak bilgi hazinemize biraz daha değer katılmış olsun. Akademik kariyerimiz ne olursa olsun onunla yetinmemeli ve bir üst kariyer neyse ona göz dikip ulaşmak için çaba gösterilmeliyiz. İşlerimizde gereken konuma ulaşsak, hatta emekli olsakta vaz geçmemeli ‘’beşikten mezara kadar ilim’’ öğrenmeliyiz.

Hiçbir bilginin bize zararı olmaz fakat hayatta o öğrendiklerimizin birçok faydasını görürüz. Aslında bilgi sadece okuyarak da elde edilmez okumadan da hayatı çok güzel öğrenen ve kendini yenileyen bir çok insan vardır. Fakat bize daha iyi bir yol gösterici olması adına bir yerlerden eğitim almamız daha sistemli ve pratik olacağından okul eğitimimizi daha ön planda tutmamız lazım. Bu eğitimimizi de açıköğretim ve uzaktan eğitim olarak da devam ettirebiliriz. Aksi halde atalarımızın şu sözü ömür buyu peşimizi bırakmaz ‘insan bilmediğinin düşmanıdır.’ Evet insan bir konu hakkında yeterince malumat sahibi olmazsa ona en büyük düşmanlığı kendisi yapar. Bundan dolayı kendimize düşman seçmemeli ve bilgiyi küçümsemeden onu almanın yollarını araştırıp bulmalıyız.

Kadir GÜNEŞ( kadir.gunes@bedirhaber.com )

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.