35,5435$% 0.28
36,6473€% 0.01
43,5426£% 0.17
3.100,09%0,27
2.713,92%-0,01
9.866,73%1,30
إِنَّ لِكُلِّ أُمَّةٍ فِتْنَةً، وَفِتْنَةُ أُمَّتِي الْمَالُ.
“Her ümmetin bir fitnesi vardır, benim ümmetimin fitnesi ise mal (dünya hırsı)dır.” (Tirmizî, Zühd, 19)
مَا ذِئْبَانِ جَائِعَانِ أُرْسِلَا فِي غَنَمٍ بِأَفْسَدَ لَهَا مِنْ حِرْصِ الْمَرْءِ عَلَى الْمَالِ وَالشَّرَفِ لِدِينِهِ.
“Bir koyun sürüsünün üzerine salıverilen iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsının dinine olan zararından daha ağır değildir.” (Tirmizî, Zühd, 30)
يَكْبَرُ ابْنُ آدَمَ وَيَشِيبُ مَعَهُ خَصْلَتَانِ: حُبُّ الْمَالِ وَحُبُّ الْعُمْرِ.
“Âdemoğlu yaşlanır, fakat ondaki iki şey gençleşir: Mal üzerine hırs, ömür üzerine hırs…” (İbn Mâce, Zühd, 27)
Hayatımızı yönlendiren önemli dürtülerden biri hırstır. Tabiata üstün gelmek isteyen bir dağcı, insanlara hükmetmek isteyen bir politikacı, kendi rekorunu kırmak isteyen bir sporcu… Hepsinin ortak noktası hırslarıdır. Ancak bu hırs, meşru sınırlar içinde kaldığında ilerlemeye vesile olabilir. Problem, patolojik (hastalıklı) hırsta başlar. Doping yapmak, rakibe iftira atmak, bel altı vuruşlarla rakiplerini saf dışı bırakmaya çalışmak… Bunlar hastalıklı hırsın çirkin yüzüdür. Bu tür bir hırs, bireyi ve çevresini yıkar, güveni zedeler, hayatı yaşanmaz kılar. Ne güzel söylemiş atalarımız: “Az tamah çok zarar verir!”
Hastalıklı hırs, bireyin hayatını esir alır ve tüm değerlerini yok eder.
Bir hırs uğruna harcanmış hayatlar, mahvolmuş aileler ve derin pişmanlıklar vardır.
Hırslı insanlar, sadece kendilerine zarar vermekle kalmaz, sevdiklerinin hayatlarını da altüst ederler.
Böylesi bir hırs, bireyi kör eder; hakikati görmesini engeller.
Nihayetinde, hırsın esiri olan kişi hedefe ulaşsa dahi tatmin olamaz ve sürekli daha fazlasını ister.
Bu durum, ruhsal ve fiziksel yıkımı beraberinde getirir.
Yetki ve güç sahibi bireylerin hastalıklı hırsı, çok daha yıkıcı sonuçlar doğurur.
Bir liderin, bir yöneticinin veya bir otorite sahibinin hırsı, toplumları felakete sürükleyebilir.
Tarih, bu tür örneklerle doludur.
Hırsı kontrol edemeyen bir lider, koca bir milleti uçuruma sürükleyebilir.
İnsanoğlu yaratılıştan hırslıdır; bu bir gerçek.
Ancak en büyük mücadele, insanın kendi içindeki bu hırsla mücadelesidir.
Modern dünyada başarı ve hırs çoğu zaman eş anlamlı olarak sunulur. “Ne kadar hırslıysan, o kadar başarılısın” anlayışı, bireyleri yanlış yönlendirebilir. Hedefe ulaşmak için her yolu mübah görmek, kişiyi insanlıktan çıkarabilir.
Öyle bir an gelir ki, hedef bile görünmez olur; sadece ilerlemek için ilerlenir.
Ancak duvara çarpıp durduğunda insan gerçeği fark eder. Fakat çoğu zaman bu farkındalık anı çok kısa sürer ve hastalıklı hırs yeniden kontrolü ele geçirir.
İlk adım, hırsı tanımak ve onun zararlarını kabul etmektir. Hırs, insanın gözünü kör eder, kalbini karartır ve insanı sadece dünyevi kazançlara odaklanmaya iter. Bu yüzden, hırsın ne kadar yıkıcı bir etkiye sahip olduğunu kavrayabilmek, iyileşme yolundaki ilk adımdır.
Bundan sonra, iradeyi doğru kullanmak gerekir. Burada İngilizlerin “will power” dediği irade gücü devreye girer. Ancak bu güç sadece kişisel arzuların peşinden gitmek için değil, doğru yolu seçmek ve dürüst kalmak için kullanılmalıdır. İrade, kişinin kendi içindeki denetimi sağlamasına, nefisle mücadelesine yardımcı olur.
Hedeflere ulaşırken, adaletli, ahlaklı ve insanî değerleri koruyarak ilerlemek esastır. Gerçek başarı, başkalarına zarar vermekle değil, başkalarının hayatına dokunmakla, iyilik yapmakla elde edilir. İnsana değer katan başarı, yalnızca kişisel kazançla değil, toplumun iyiliğiyle ölçülür.
En nihayetinde, makam, mevki, para ve güç için değil; iyilik ve güzellik için yarışmalıyız. Gerçek zafer, dünya hırslarının ötesinde, insan olmanın erdemli bir şekilde yaşanmasında ve herkesin daha iyi bir yaşam sürmesi için çaba harcamakta gizlidir.
Notlar:
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.