Hasret yüklü bulutlar bu gün hüzün yağmurları bıraktı yüreğime. Gönül pencereme düşen her damla bir kardeşimden dem vurdu bana. Her biri ayrı güzellikte, tatlı meyveler veren bereketli ağaçlar gibiydi benim kardeşlerim. Heyhat! Ayrılık rüzgârları kırdı dallarımızı.
Peygamber efendimiz s.a.v geldi aklıma O ne güzel bir dosttu ve O’nun ne güzel dostları vardı. Vuslat arzusuyla, yalnız değilim, benim de iman dostlarım var dedim ağlayarak.
Karanlık kutuplar içinde buldum kardeşlerimi, yinede ümitle baktım her birine .
Ne yazık gözlerim dostlarımın gözlerinde yabancı bakışlarla eridi .Kardeşliğimizi kıskananlar birlikte dolaştığımız sevgi ve şefkat bağlarına bizden değilsin çitleri örmüş .
Etrafı ifritten ders almış bedbahtlar sarmış. Kardeşlerimin kalplerine fitne tohumları ekmişler.
Kimini menfaat, kimini mal mülk, kimini şan şöhret, kimini makamla beslemişler.
O güzel insanlar gülmek için başkalarını ağlatır, koşmak için arkadaşlarına çelme takar olmuşlar.
Tatlı konuşan diller acı söyler, kalpler kin ve nefret besler olmuşlar.
Kötülükte yarışıp, haset ateşleriyle yangınlar çıkarır olmuşlar.
Herkesin elinde bir kova yandım diye koşmakta ,ne yazık söndürmeye su değil körüklemeye ateş taşımakta.
İnsanlık dertli, kardeşin dermanı yine kardeşinde. Ne çare güven ve emanet dağlarında şüphelerden tipiler yağmakta.
Baktığım her yerde hayal kırıklığı, zararından daha büyük, hüzünlü, gözü yaşlı mazlum biçareler. İçim yanıyor. Canım acıyor etrafıma baktıkça.
Yıldızlar gibi tıpkı, kalabalıklar içinde herkes yalnız.
Halbuki biz ne güzel günler yaşamıştık bir zamanlar. Mutlu, mes’ud, hep beraber… Hatıralar canlandı gözümde.
Benim ne çok kardeşim vardı.
Karındaşlarım, akrabalarım, arkadaşlarım, komşularım, öğrencilerim, meslekdaşlarım, dost bildiklerim…
Herkes bilir ve söylerdi ki; bizi, kardeş İlân eden,
**”Mü’minler ancak kardeştirler”**…(Hucurat suresi 10) buyuran Hâlıkımız’dı.
Birimizin ayağına diken batsa yüreğimiz kanardı. Yaralarımız iyileşsin, kardeşliğimiz pekişsin diye dualarımız vardı.
Birlikte güler birlikte ağlardık. Nerede bir garip var birlikte koşardık. Vaktimizi, günlerimizi, gecelerimizi, sevgimizi,rızkımızı paylaşırdık.
Hayırda yarışır, önde giden kardeşlerimizi kıskanmadan tebrik eder, alkışlardık. Adı ,mesleği,makamı ,soyu, mezhebi, malı mülkü önemli değildi .
**Çünkü inanmıştık ki, Alemlerin Rabbi Allah buyuruyor “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, herşeyden haberdar olandır.”(HUCURAT 13)**
Ne oldu bize? Eyvah bize! Şeytanın vesveselerine aldandık, birbirimizden uzaklaştık. Halbu ki yapılması gereken elden tutmak bırakmamaktı.
Kardeşimizin boynunda ki akrebi sokmasın diye haber verip atmaktı. Bir birimize ayna ve hayırhah olmaktı. Yapamadık…
**”Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir…”**(Âl-i İmran suresi 104)
**”Birbirinizin kusurunu araştırmayın…”**(Hucurat suresi 12
Buyuran Yüce Rabbimize nasıl hesap veririz. Çok korkuyorum…
Kardeşlerimi yeniden bulamazsam; hasret ateşiyle birlikte vebal de beni yakar biliyorum.
Ama ümidim var. Mü’mine ye’s yakışmaz. Bir gün yeniden güneş doğacak. Gönüllerde kinden ateş deryaları olsa, rahmet yağmurları hepsini söndürecek. Çünkü benim duaları kabul eden, Kudreti Sonsuz ve ErhamürRahimin Rabbim var ve O’ndan O’nun öğrettiğiyle istiyorum.
**”Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki Sen çok şefkatli, çok merhametlisin!”**(Haşr suresi 10)
ÜMİTLE BEKLİYORUM