Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimin birinci suresinin birinci ayetinin birinci kelimesi Hamd ile başlar. Buradan giriş yaparak Rabbimizin muradı sübhanisini anlamaya çalışacak olursak, kullanmış olduğumuz bazı dini terimlerin anlamları üzerinde tekrar düşünmemiz gerekmektedir.
### Şükür nedir?
Genelde şükür verilen nimetlere karşı Cenabı-ı Hakka hüsnü mukabeledir Hal kal ve fiillerimizle güzel karşılıkta bulunma diyebiliriz. Yani şükrü bütün yönleriyle yapmak.
Ancak Allah’tan bize sadece nimet gelmiyor ki, bazen musibette geliyor. Bela ve musibetlere karşı hüsnü mukabeleye de sabır denir. Yani şükür nimete, sabır bela ve musibete hüsnü mukabeledir. Bir insanın, Allah’a tam bir kulluk yapmış olması için hem sabretmesi hem şükretmesi lazım geliyor. Hamd genel itibariyle şükürden daha geniştir ve musibet ve belayı da nimet kabul ederek yani sabrı da içine alan, Allah’a karşı hüsnü mukabeledir, güzel bir karşılıktır. Onun için hamd, şükürden daha geniştir. Sadece iki şeye hamd edilmez, şükredilmez, küfür ve dalalete, onun için hadisi şeriftir, bu duayı ezberleyelim.
**’Elhamdülillahi ala külli halin sivel küfri veddalel’ ‘Küfür ve dalaletten başka her hal için Allah’a hamd olsun’.**
Efendimiz’in (s.a.v) bir duasında;’Her hal için Allah Teâlâ’ya hamd olsun, cehennemliklerin halinden Allah Teâlâ’ya sığınırım’ şeklinde yer alıyor. (Tirmizi deavat 45; ibn Mace, mukaddime 23,dua 2) Sadece dalalate küfre ve bunlara götürecek. Fiiller hamd edilmez. Mümin her halükarda şükür ve hamd üzerinde bulunmalıdır, buna şükrü mutlak denir.Nimet kesildiğinde şükür etmemek mukayyet şükür olur ki bu mümine yakışmaz onun için her hal üzere hamd etmeliyiz.