Konuya bir ayet meali ile başlamak istiyorum. ” Onlar sadece Allah’a ibadet etmekle emrolundukları halde, ( Yahudiler ) ahbarlarını ( Yahudi Alimleri ), ( Hristiyanlar da ) ruhbanlarını ( hristiyan din adamları ) ilah edindiler. Allah’tan başka ilah yok. Allah onların kendisine ortak koştukları şeylerden münezzehtir. ( Tevbe, 31 )
Bu ayetin daha iyi anlaşılabilmesi için Araplar arasında cömertliği ile meşhur Hatem-i Tai’nin oğlu Hz. Adiyy radıyallahü anhunun rivayet ettiği bir hadisi nakletmekte fayda görüyorum. Hz. Adiyy radıyallahü anh müslüman olmadan önce hıristiyandı. Olayı kendisi şöyle naklediyor; Allah Rasûlü’nün sallallahu aleyhi ve sellem yanına gittiğimde boynumda bir haç vardı. Bana “ya Adiyy boynundaki putu at.” buyurdu. Ben de onu attım. Bu sırada tevbe suresini okuyordu. ” Onlar Allah’tan başka hahamlarını ve rahiplerini Rab edindiler.” âyetine gelince, ” Ya Resûlallah! Biz onlara ibadet etmezdik.” dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki, ” Allah’ın helal kıldığına haram derler siz de haram tanımaz mıydınız? Allah’ın haram kıldığını helal kılar siz helal saymaz mıydınız? ” Ben de ” evet ” dedim. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ” İşte bu onlara olan ibadettir.” buyurdu.
Bu ayetin daha iyi anlaşılabilmesi için bazı sahabilerin bu ayet ile ilgili değerlendirmelerini nakletmekte fayda vardır. Hz. Huzeyfe ibnu’l Yemân’a radıyallahü anh “Din Adamlarına ibadet mi ediyorlardı? diye sorulunca, “Hayır, ama Din Adamları bir helal’i haram kıldıkları zaman onlarda bunu haram, bir haram’ı helal kıldıkları zaman onu helal kılıyorlardı. Bu da onların ibadetleridir.” diye cevapladı.
İbn-i Abbâs radıyallahü anh ise, “Din Adamları ehl i kitaba kendilerine secde ve rüku etmelerini emretmediller. Fakat, onlara Allah’ın emirlerine karşı gelmelerini söylediler. Bunlar da onlara itaat ettiler. Bundan dolayı Allah celle celaluhu onları Rab edindiler. ” diye ifade etti.
Allah’ın hükümlerine göre değil, din adamlarının hükümlerine tabi oldular. Allah’ın emirlerinin yerine açıkça onun emirlerine ters düşen hahamlarının ve rahiplerinin emirlerine itaat ettiler. Allah’ın haram kıldıklarını din adamlarının fetvasıyla helal gördüler. Allah’ın emir ve yasaklarını değil de, onların emir ve yasaklarını dinlediler. Onlara Allah’ın emirlerini uygulayan onun dinin hükümlerini anlayıp anlatan kimseler gözüyle değilde dinde sanki Allah gibi hüküm vermeye yetkili imiş gibi baktılar.
Bu rivayet ve açıklamalardan sonra şunu söyleyebiliriz ki, herhangi birini Rab edinmiş olmak için ona secde veya rüku etmek şart değildir. Allah’ın emrine uygun olup olmadığını hesaba katmayarak onun verdiği hükümlere uymak onu hüküm koymaya yetkili sanıp ne söylerse söylesin onu doğru saymak, ona uyduğu zaman Allah’ın emirlerine ters düşeceğini düşünmeden hareket etmek onu Rab edinmek ona tapmak demektir. Çünkü; bu ayette sözü edilen Rab edinme Allah’ın emirlerine ters düşen hükümler veren din adamlarının söylediklerini doğru kabul etme ve onlara itaattir. (Elmalılı, c. 4, s 316-318)
Allâh’ın hükümlerine aykırı hüküm vermelerine örnek olarak Recim cezasını verebiliriz. Zina eden evli kimselerin cezası recim iken, onlar bunu “tahmim” ( 40 kırbaç vurduktan sonra yüzlerini siyaha boyayarak eşeğ’e ters olarak bindirip teşhir etmek ) olarak değiştirdiler. İnsanların dinden nefret etmemeleri için de buna Şer’i Ceza adını verdiler.
Bu ayetin günümüzde Allah’ın açıkça haram kıldığı bazı hükümlere helal diyen bazı âlimlere ve onlara tâbi olanlara ışık tuttuğu gayet açıktır.
Bu ayetin günümüze bakan yönünün üzerinde bir sonraki yazımda duracağım.