فِيهِ آيَاتٌ بَيِّنَاتٌ مَّقَامُ إِبْرَاهِيمَ وَمَن دَخَلَهُ كَانَ آمِنًا وَلِلّهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلاً وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ الله غَنِيٌّ عَنِ الْعَالَمِينَ
Orada apaçık ayetler vardır. İbrahim’in makamı oradadır. Kim oraya girerse güvende olur. Yoluna gücü yetenin, Beyt’i haccetmesi insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır. Her kim gerçeği yalanlayarak nankörlük ederse, bilsin ki Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur.(Âli imran,97)
Aziz kardeşlerim! Bugün arefe günü, Rabbimizin davetine uyup zorlukları aşıp geldim deme günü! Rabbe buyur yarabbi emrine uydum sana kul oldum deme günü. Hakka kul olduğunu gösterme günü… Günahlardan kaçıp, hakikate teslim olma günü. Gıybetten, iftiradan hakka sığınma günü… Hz. Ademin peşinden gidip tövbe etme günü… Hacer olup hakka hizmet eden İbrahim’in peşinden gitme günü… İbrahim gibi Rabbin emrine uyup arkana bakmadan malı, mülkü evladı bırakabilme günü… Hz. Eyyub gibi evladını kuyuya atanları bilip onlara sitem edip terk etmeden, aynı evde birlikte yaşama ve sabır günü… Rabbin emri seni burada bırakmak deyince itaat edip yalnızlığa tahammül ederek İbrahim’in peşine takılmadan sadece olması gereken yerde olan Hacer olma günü…
Aziz kardeşlerim!
Bizi Cenab-ı Hak yanında en seviyeli hale getirecek şey, O’na tam bir teslimiyetle teslim olmamızdır. O’nu bilip vicdanımızda O’nun irfanına erdikten sonra, yapmakla mükellef olduğumuz hususlar mevzuunda sadece ve sadece inkıyad ve teslim olmamız nispetinde O’na karşı şükran borcunu eda etmiş olacağız. Kapısının sadık bendeleri olarak yüzümüzü kapısının eşiğinden ayırmayıp, kapıyı vurmaktan bir an dûr olmadan devamlı kapıyı vurmamız ve isteyeceğimiz şeyi O’ndan istememiz çok önemlidir; bu hal de sadık insanların hali, duruşu ve ahlakıdır.
Muhterem Müslümanlar!
Bugün Arefe günü. Bugün Arafat günü. Dünyanın farklı bölgelerinden milyonlarca hacı adayı kardeşimizin iki yıllık hasretin ardından Arafat’ta buluştuğu, kovidden kurtuluşun sembolü bir hac günü!
Bu gün şu icabet saatinde, yüzlerimiz ve gönüllerimiz Kâbe’ye dönük bir şekilde, en içten dualarımızı sadık ve salih hacılarımızın dualarına katalım. “Lebbeyk” nidalarımızla onların Arafat’taki heyecanına ortak olalım.
لَبَّيْكَ اللّٰهُمَّ لَبَّيْكَ، لَبَّيْكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ لَبَّيْكَ، إِنَّ الْحَمْدَ وَالنِّعْمَةَ لَكَ وَالْمُلْكَ، لاَ شَرِيكَ لَكَ
“Buyur Allah’ım. Emrine amadeyim, buyur! Senin hiçbir ortağın yoktur. Emrine amadeyim, buyur! Hamd sadece sana mahsustur. Nimet de senindir, mülk de senin. Senin hiçbir ortağın yoktur.” (Buhârî, Hac, 26)
Aziz Müminler!
Bütün ibadetlerde, ibadetin her zerresinde, her amelin başında bize iç ve dış erkânı gösteren büyükler vardır. Bir işi yaparken iç nasıl derin olacak, gönül nasıl tamamen Hakk’a verilecek, bu iş nasıl içtenlikle ve samimiyetle yapılacak? İşte bütün bunları pratik hayatta bize gösteren büyükler vardır. Bu noktada birer önder olarak önümüzde duran peygamberler, peygamberlerin yanında olan inanmış insanlar vardır. Hac hz. İbrahimin biricik evladı İsmail de olsa, sadık eşi hacer de olsa eğer hizmet varsa, Allahın emri varsa nasıl terkedileceğinin gösterildiği bir haldir!
Hac, dünyaya ait her şeyi terk ederek Allah’ın emrine uymak ve O’nun rızasını kazanmak üzere çıkılan kutlu bir yolculuktur. Bu yolculuğun her bir durağında hayatımıza rehberlik edecek nice ibret ve hikmetler vardır.
Hac yolculuğu, mukaddes vadiye giren Hz. Musa gibi ayakkabıları ve elbiseleri çıkarmak, kefen misali ihrama girmekle, yokluk ve yalnızlıkla başlar. Mümin, ihrama girmekle sadece elbiselerinden kurtulmaz. Aynı zamanda kin, nefret, öfke ve hasetten de arınır. Dünyevi hırs ve arzularından sıyrılıp sadece Rabbine yönelir.
Kıymetli kardeşlerim!
İhrama giren mümin, adeta mahşerin yaşandığı Arafat’a yönelir. Arafat, mahşer günü hesabı verilebilir bir hayat yaşamamız gerektiğini hatırlatır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَۙ اِلَّا مَنْ اَتَى اللّٰهَ بِقَلْبٍ سَل۪يمٍۜ”O gün, ne mal fayda verir ne de evlat. Ancak Allah’a kalb-i selim ile gelenler o günde fayda bulur.”( Şuarâ, 26/88,89.)
Muhterem müminler.
Resul-i Ekrem Efendimiz kadın, erkek, genç ve çocukları bayram namazına davet ederdi. Çok kalabalık olduğu için şu anda Medine-i Münevvere de Gamame camisinin olduğu meydanda bayram namazını kıldırır, hutbe okur, dua eder ve sadaka vermelerini teşvik ederdi.
Müminler bulundukları yerdeki erkek, kadın, genç ve çocukları herhangi bir evde, işyerinde veya bir meydanda toplayarak bayram namazını eda etmeli. Beraber namaz kılmalı, hutbe dinlemeli, dua etmeli, muhtaçlara, gençlere ve çocuklara harçlıklar vermeli, yemek ikram etmeli. Bayramı yaşamalı ve herkese yaşatmalı. Peygamber Efendimiz; “Bayramlar tekbir getirmek, yemek-içmek günleridir.” buyurdular. (Ebû Dâvud, Savm, 50; Tirmizî, Savm, 59)
Arafat aynı zamanda vakfe yeridir. Vakfe, Rabbimizin huzuruna mal, makam şöhret gibi dünyalıklarla değil, iman, ibadet, salih amel ve güzel ahlakla çıkacağımızı öğretir bizlere. Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “Allah sizin şeklinize ve mallarınıza bakmaz, kalplerinize ve amellerinize bakar.”(Müslim, Birr, 34.)buyurur.
Değerli Müminler!
Hac yolcusunun Mina’da attığı her taş, şeytan ve taraftarlarına karşı duruşun sembolüdür. İnanmış kul, attığı her adımla var gücüyle Hakk’ın yanında, batılın karşısında olacağını haykırır. Mümin, kestiği kurbanla Allah’a yaklaşma arzusunu gösterir. Hz. İbrahim’in imanını, Hz. İsmail’in sabır ve teslimiyetini kuşanır. Rabbinin rızasını kazanmak için gerektiğinde dünyalık her şeyinden vaz geçebileceğini ilan eder. Hac yolcusu Kâbe’yi tavaf ederken, ilahi iradeye teslimiyetini pekiştirir. Hayat yolculuğunun ölümle bitmeyeceğini hatırlar; sonsuz ahiret hayatı için hazırlık yapar. Safa ile Merve arasında sa’y eden hacı, Allah’ın rahmetini ve manevi kurtuluşu arar. Allah ve Peygamberden habersiz bütün çocukların acısını yüreğinde hisseder. Ümmetin İsmaillerine; çocuklarına ve gençlerine dua eder, onların istikamet üzere yetişmeleri için gayret gösterir.
Aziz Müslümanlar!
Bugün Arafat’ta olamasak da haccın bize öğrettiği hakikatlerden hissemize düşeni alalım. Ama içimizde en yakın zamanda hacca gidip Arafat’ta vakfe durabilme niyetimiz olsun. İmanımızı ve kulluk şuurumuzu diri tutalım. Nazargâh-ı ilahî olan gönül hanemizi dünyevi hırs ve tutkuların esaretinden kurtarmaya çalışalım. Ömür boyu Allah ve Resûlü’nün emirlerine tabi olmaya, her türlü günah ve kötülükten uzak durmaya niyet edelim.
Muhterem Müslümanlar, sebepleri birer fiili dua kabul edip, dininize hizmet ve nefsin isteklerinden kaçış için sonuna kadar kullanınız. Allah’ın size verdiği imkânları sonuna kadar tüketiniz. Bu mevzuda varınızla yoğunuzla bitiniz. İşte o zaman, bitip tükenme bilmeyen Allah’ın kudret, kuvvet ve meşietinin tezahür ettiğine şahit olacaksınız. Karanlık geceniz gündüz olacak, şafaklar atacak, dikenlikler, bağistan ve gülistana dönecek. Ve yine, çatlak sesler dinecek, meseleyi ters anlayanlar gidecek, devran Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem) devranı olacak, Kur’an söylenecek, Kur’an dinlenecek ve Kur’an konuşacak. Eski günlerdeki gibi her yerde rabbimize hizmet konuşulacak, kalpler coşacak!
Muhterem Müslümanlar! Her sene milyonlarca Müslüman Mekke-i Mükerreme’ye giderek Hz. Hacer annemizin yaşadığı tecrübeyi yaşayarak, sabrın, emre itaatin, ibadetin ne demek olduğunu, elindeki imkânları son sınırına kadar kullanma dersini almaktadır. Rabbimiz bize hac ibadetiyle sayısız denecek pek çok ders vermektedir. Onlardan en önemli bir tanesi de dünya hayatında zorluklar karşısında nasıl hareket etmemiz gerektiği dersidir. Hz. Hacer annemiz bize ders veriyor. Hiç yılmadan koşmaya devam etmeliyiz, ümitsizliğe düşmemeliyiz, dilimiz dua ederken tavır ve davranışlarımızla da koşarak dua etmeliyiz. Rabbim bu dersi başarıyla almayı bizlere nasip etsin!
Değerli kardeşlerim.
Bu gün hacılar Arafat ovasında hac ibadetinin farzlarından biri olan “Vakfe” ye durdular! Ayakta dua ediyorlar. Biz de hayalen Arafat ovasına gidelim ve milyonlarca hacılarla beraber dua edelim. Çünkü bu gün umumi af günüdür. Her kim bu gün dua, istiğfar, selat ve selam, tesbih ve zikirde bulunursa af hakkı kazanabilir. Yana yakıla, içten içe, hazin hazin, ağlaya ağlaya, ihlas ve samimiyetle, ısrar ve sabırla dua edenler affa layık olabilirler. Sel gibi gözyaşları döken, samimi hacıların dualarına katılalım ve manen ortak olalım. Mümkünse bu gün, Arefe gününde bir zaman dilimi ayırarak Kur’an, zikir, istiğfar, salat ve selam ve tefekkür ile ibadet edelim, sadaka verelim…
Ey! Hz ibrahim’den Hz. Muhammed’e kadar gönderdiği, Tevhit dininin sahibi olan Allah’ım!
Tüm dertleri bitiren ve ihtiyaçları gideren rabbimiz, ey belaları def eden sultanımız bizim de bütün ihtiyaçlarımızı gider. Başımıza gelmesi muhtemel bütün belaları def eyle! Yarabbi yapa geldiğimiz bütün işlerimizin neticesini güzel eyle! Yarabbi işlerimizi Allah’ı görüyor gibi yapmaya bizleri muvaffak eyle! Bizleri dünyada rezil rüsva olmaktan ahirette de azabından koru! Allah’ım senden diliyor ve dileniyoruz bize iman ve kuran hizmetinde bulunan kardeşlerimize ve yavrularımıza, sevdiklerimize bizi sevenlere dünyanın dört bir yanında bulunan kadınıyla erkeğiyle çocuğuyla hizmeti imaniye ve Kur ‘aniye diye gitmiş bütün müminlere, bütün inanmış gönüllere yardım et, akıl ve ruh sağlığı ver ve koru yarabbi…
Ve dinini dünyanın her tarafında sevilip kabul edilen din haline getir! bizim gönüllerimizi de sadece bununla doyur! Dünyadaki bütün kullarının kalblerini imana, islama, kurana, insan haklarına saygılı hale getir. Bu yolda bizleri de istihdam eyle! Yarabbi bizlere de hizmet deyip, adının yükselmesi, yüce hakikatler istikametinde dünyanın neresi olursa olsun hangi şartlarda olursa olsun Ebu Bekirler gibi Ömerler Osmanlar Aliler gibi gitme isteği ver!
Senin adının en güzel şekilde anılması istikametinde bizi de istihdam eyle!
Dünyada bulunan bütün kullarının arasına bizim hakkımızda vudd ve sevgi koy! Bizi bulunduğumuz beldelerin insanlarına sevdir! Bizi koru! Bulunduğumuz beldelere bizleri hayırlı ve faydalı insan eyle!
Yarabbi 14 asır evvel Arafatta dua eden peygamberinin duaları arasında bizim bu dualarımızı da kabul buyur! Yarabbi şu amin diyenleri onun dualarına amin diyen sahabiler gibi eyle! Ey Allahım! emrettiğim gibi bizim söylediğimiz den daha üstün olarak sana hamdolsun! Allah’ım bizim namazımız, ibadetimiz diriliğimiz ve ölümümüz sendendir, dönüşümüzde sanadır! Rabbim kabir azabından kalbin vesvesesinden işlerin dağınıklığından, hizmet edecek insan yokluğundan, makam sevgisinden, fitne çıkarmaktan sana sığınıyoruz! Bizlere huzur ver! Bizleri koru! Dünyanın değişik yerlerindeki ve ülkemizdeki zulümleri ve zalimleri sana havale ediyoruz! Tüm kötülükleri ve savaşları bitir! Bizleri kötülüğün bitmesine vesile eyle! Hapisteki Yusuflarımızın dualarına amin diyoruz onları kurtar ve dualarını kabul buyur! Ülkemizi kötülerden kurtarmaya bizleri vesile kıl!
Allah’ım! Hakiki tevhidi anlamayı ve hakiki tevhit üzere yaşamayı bizlere lütfeyle.
İmanımızı kuvvetli, kadere teslimiyetimizi tam, ibadetlerimizi daimi, ahlakımızı güzel ve insan haklarına saygılı olmayı nasip eyle!
Bütün dualarımızı Arafat’ta dua eden hacıların duasına katarak kabul buyur.
Dünyanın her yerindeki mazlum, mahpus, mahcur ve gariplere iman kuvveti, dayanma gücü ve aktif sabır ihsan eyle.
Okuyarak ve sohbetler dinleyerek ilmimizi artırmayı ve hizmet etmeyi lütfeyle Allah’ım! Ufak şeylere takılıp yollarda kalanlardan eyleme!
Cuma namazımızı ve dualarımızı kabul buyur Allah’ım.
Derleyen
ERDAL ATAK
