Göz’de Değil Öz’de

Göz’de Değil Öz’de

Settâr ismi şerifi kelime olarak “örtmek, kapatmak, gizlemek”anlamlarını ifade etmektedir.Dini terimlerde Allah’ın bir ismi olarak örten, gizleyen, kullarının günah ve ayıplarını, hatalarını örten ve bağışlayan anlamına gelmektedir.
Settarul-uyub(ayıpları örten) Settar-üzzünub (günahları örten ifşa etmeyen) Allah; kullarının Settar isminin tezahür ettiği bir ahlâk ile ahlâklanmalarını, edepli ve hayâlı olmalarını ister.
’’EddebeniRabbi (Beni Rabbim terbiye etti)’’
Rabbimizin bizden istediği; edep ve ahlâka aykırı çirkin sözler söylememek, kötü işler yapmamak, günaha yaklaşmamak. Şayet kul bu yanlış davranışlardan birine düştü ise, hata ve günahları örtmek, dillendirmemek, işlenen günahı açığa çıkartmamak bununla beraber alenen günah işlememek başkalarının o günahı basit veya hoş görmelerine sebep olmamak.
Demek ki Settar isminin tecellisi gönlü, aklı, hayali günahtan uzak tutmak, bazen dile hâkim olmak, bazen gözü kapatmak veya çevirmek suretiyle olurki, bunların hepsine birden iffet denir. İffet ise iman ile olur.
İman en selametli yoldur. Kul o yolda bir kutlu yolcu. İman ettiği dinin esasları bellidir. Helâl haram bellidir, ikisinin ortası yoktur.“Ben böyle anlıyorum, şöyle yorumluyorum” olmaz.
‘’Allah ve Resûlü bir meselede hükmünü verdiği zaman mü’min bir erkek veya mü’min bir kadının kendileriyle alâkalı o meselede başka bir tercihte bulunma hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resûlü’ne isyan ederse besbelli bir sapıklığa düşmüş demektir’’.
Ohalde Allah’ın sınırlarını çizdiği, Resulullah’ın tabi olduğu yolu değiştirmeye çalışmak kendini kandırmak ve yoldan çıkmaktır.
Settar Allah kusurları örttüğü gibi güzelliklerinde üzerini örterek hem değerini artırmış hem de zarar görmesine engel olmuştur.
Hatta yarattığı her mahlûkatına farklı bir fıtratla vücut veren Allah, her birini de fıtratına uygun bir şekilde setretmiş.
Kâinatta çiçekten, yaprağa, yediğimiz elmadan, muza kadar meyve, sebze, bütün ağaç ve bitkiler ya kabuk veya bir zar ile sarılıp, örtülmüş, muhafaza edilmiş.

Bütün hayvanatın da mahrem yerleri (görülmesi hoş olmayan) ya kuyrukla veya tüylerle veya bacak ve gövdesi ile örtülmüş.

Muhakkakki; Allah’ıngüzel isimleri en fazla insan denen varlıkta tecelli etmiştir.
O halde, Settar ismine de en güzel ayna insanolmalıdır.
Zira o Ahsen-i takvim üzere yani Allah’a muhatap olacak kabiliyet ve potansiyelde yaratılmıştır.
İffet, mahremiyetvegüzelliklerini muhafaza en çok ona yaraşır.
Allah’a ve Rasulü’ne itaat ederek, iffet ve mahremiyetini muhafaza etmekisteyene tesettürmükemmel bir zarftır ve büyük bir nimettir.
Allah (c.c.) ilk tesettürü Hz. Âdem ve Hz. Havvavalidemize cennette lütfetmiş ve “Ey Âdemoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek bir giysi, bir de giyip süsleneceğiniz bir giysi indirdik. Takva örtüsü ise daha hayırlıdır.”ayeti ile de bizlere bildirmiştir.
Tesettür kelime olarak örtmek, gizlemek, korunmakmanasına gelir.
Dini terimde ise: kadın ve erkeğin ırz ve namusunun korunması, ortaya çıkabilecek fitnelerin önlenmesi, toplum içinde yaşanması istenmeyen ahlâksızlıklarınengellenmesi gibi birtakım hikmetlere binaen, erkek ve kadının beden olarak açması, göstermesi helâl olmayan ve ziynet yerleri, veya avret diye tarif edilen kısımları için giyim, kuşamda gözetilmesi gereken vasıflar ve sınırlar belirlenmiş buna da tesettür denilmiştir.
Aslında bir insanın beden ile beraber , oturma ,kalkma,yatma,konuşma,gülme,yeme ,içme gibi şahsi edebini ve aile hayatı,komşuluk,anababa,evlat,iş arkadaşlığı vs. gibi içtimai yani toplum edebini de koruması için tesettür gereklidir.Bunların sınırları da Kur’an ve sünnet ilebelirlenmiştir.

Bununla beraber günümüzde tesettür sadece kadının başını örtmesi ve elbisesi gibi basit bir düşünce haline getirilmiş ve ne yazık ki değerini kaybetme noktasına gelmiş, modaya malzeme olmuştur.

SANILDIĞI GİBİ TESETTÜR YALNIZ KADINA DEĞİL ERKEĞE DE FARZDIR.
‘’Mü’min erkeklere söyle: (Kendilerine nikâh düşen kadınlar ve başka erkeklerin avret yerleri gibi, bakmaları haram manzaralar karşısında) bakışlarını kıssınlar ve mahrem yerlerini açmaktan ve gayrı meşrû ilişkilerden korusunlar. Böyle yapmaları, kendileri için en nezih ve en uygun davranış şeklidir. Muhakkak ki Allah, onların her davranışından, yaptıkları her hareketten hakkıyla haberdardır.’’.
Ayeti kerimeden anlaşılan oki; mü’min erkeklerde kadınlar gibi mahremleriniyani bakılması haram olan ,gizlenmesi gereken yerlerini korumak,iffetlerine sahip çıkmak mecburiyetindedirler.
Ayetin mahremiyet ve iffeti muhafaza da önce erkeğe seslenilmesi manidardır.
Zira o kendisine emanet edilen eş ve evlatlara, hatta bakıma muhtaç hale gelen ana, baba, ve kardeşlere de kendisiyle beraber bakmak ve korumakla vazifelidir.
Ne yazık ki bugün erkekler de gerek kendilerinin gerekse mahşerde her hallerinden sorguya tutulacakları eş ve çocuklarının, olması gereken tesettüründen bi-haberdirler.
Toplum içinde; “erkeğin elinin kiri, sen erkeksin kadın kendini korusun, erkeğin tesettürü gözlerinde, güzele bakmak sevaptır vs.“gibi çirkin, basit, zillete düşüren söz, davranış ve inançlar maalesef erkeğin iffet ve tesettür anlayışını da bozmuştur.
Bu sebeple günümüzde iffet ve tesettür, aile, akraba, komşu, işyeri, arkadaşlık mahremiyeti vb.konularda ortaya çıkan sorunlarda vazifesinin farkında olmayan erkeklerde kadınlar kadar suçludur.
Sonra ki ayette :‘’Mü’min kadınlara da de ki: Onlar da, bakmaları haram manzaralar karşısında bakışlarını kıssınlar ve mahrem yerlerini gayrı meşrû ilişkilerden korusunlar; mecburen görünen kısımlar müstesna olmak üzere güzelliklerini ve süslerini teşhir etmesinler. Başörtülerini göğüslerinin üzerine kadar indirsinler. Güzelliklerini ve süslerini kocaları, babaları dedeleri, amcaları ve dayıları, kocalarının babaları, öz oğulları, üvey ve sütoğulları, torunları, öz, süt veya üvey erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, Müslüman kadınlar ve hizmetçileri gibi bir arada bulundukları sağlam karakterli kadınlar, ellerinin altında bulunan cariyeler, erkek hizmetçi veya kölelerinden artık kadınlara ihtiyaç duymayanlar ve henüz kadınlıktan ve kadınların mahrem yerlerinden habersiz çocuklar dışında kimseye göstermesinler. Saklı güzelliklerine, süslerine ve cazibelerine dikkat çekecek ve erkeklerde arzu uyandıracak şekilde davranmasın ve dışarıda dolaşmasınlar. Ey mü’minler, hepiniz tek bir kalb gibi ve cemaat şuuru içinde tevbe edip Allah’a yönelin ki, kurtuluşa eresiniz.’’
Kadınlara tesettüremredildiği için sadece kadını ilgilendiriyormuş gibi yorumlanan ayette tesettürleberaber kadın veerkek hermü’minin uymak zorunda olduğu mahremiyet sınırlarının da çizildiği ve bundan erkeğinde sorumlu olduğu çoğu zaman gözden kaçmakta ve tamamen kadın sorumlu tutulmaktadır.
Aslında kadının fıtratı da bu İlâhi emre uygunluk arzeder. Çünkü kadın, yaradılışı gereği bir sakınma duygusu hisseder ve örtüsüne sığınır. Böylece nâmahremlerin dikkatini çekmekten, onların kem bakış ve kötü düşüncelerine hedef olmaktan kurtulur. Zira kadının kalesi ve siperi örtüsüdür.
Fakat unutmamak gerekir ki ‘’Kadın ve erkek birbirinin örtüsüdür’’ve birbirinden sorumludurlar.
İffet, mahremiyet ve tesettürü yalnız gözde değil öz’deemr-i İlâhi olarak hisseden, ve emrin gereğini hayatlarına tatbik edebilen Müslümanlar, Allah’ın rızası ile beraber ,huzur ,mutluluk ve emniyet bulacakları müjdesi ayetlerle sabittir.

‘’Bütün bunlar, Allah’ın çizmiş olduğu sınırlardır. Kim, Allah’a ve Rasûlü’ne itaat eder ve bu sınırlar içinde kalırsa, Allah onu içlerinde sonsuzca kalmak üzere, ağaçlarının arasından ve köşklerinin altından ırmaklar akan cennetlere koyar. İşte budur çok büyük kazanç, çok büyük başarı’’.
Not: Tesettür ve mahremiyetin uygulama alanları ve şeklini bir daha ki yazıda işleyeceğiz inşa Allah

Gülnur Gemi( gulnur.gemi@bedirhaber.com )

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.