DOLAR

35,5435$% 0.28

EURO

36,6473% 0.01

STERLİN

43,5426£% 0.17

GRAM ALTIN

3.100,09%0,27

ONS

2.713,92%-0,01

BİST100

9.866,73%1,30

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul AÇIK
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
a

İnat ve İnatlaşma üzerine bir yazı…

"İslâm'a göre İnât: Toplum ve Birey Üzerindeki Zararlı Etkileri" İslâm ahlâkı, felsefî anlamda "indiyye" (rölativist) ve "inâdiyye" (dogmatik) tutumlarını olumsuzlar, çünkü her ikisi de gerçeği reddetmek ve yalnızca kendi görüşlerinde ısrar etmek anlamına gelir. Rölativist yaklaşım, her şeyin göreceli olduğunu savunarak gerçeği inkâr ederken, dogmatik yaklaşım başkalarının görüşlerini dikkate almaz ve kendi görüşünde ısrar eder. İslâm, insanları doğruyu kabul etmeye ve dürüstçe düşünmeye davet eder, inat ise genellikle inkâr, şirk ve ahlâkî sapmalarla ilişkilendirilir.

İnat ve İnatlaşma üzerine bir yazı…
0

BEĞENDİM



İnat Kavramı ve İslâm’daki Ahlâkî Yeri

İnât, sözlük anlamı itibarıyla “uzaklaşmak, topluluktan ayrı durmak, yoldan çıkmak, haktan sapmak” gibi kavramlarla açıklanabilir. İslâmî anlamda ise, doğru olduğunu bilmesine rağmen bir kişinin, inanç ve davranışlarını reddetmesi, direncini sürdürmesi olarak tanımlanır. Bu kavram, insanın içsel bir tutumunu ve ahlâkî bir sapmayı ifade eder. Kaynaklarda inât ve muâne, aynı kökten türemiş olup, bu anlamda kişinin doğruya aykırı davranmakta direnmesi olarak açıklanır. Hz. Peygamber’in amcası Ebû Tâlib (ö. 620) örneği, bu anlamda sıkça anılmaktadır. Ebû Tâlib, İslâm’ın hak din olduğunu vicdanen kabul etmesine rağmen, toplumsal baskılardan ve yeğeninin peşinden gitme endişesinden dolayı, ölünceye kadar inkârda ısrar etmiştir (Lisânü’l-ʿArab, “ʿand” md.; Tâcü’l-ʿarûs, “ʿand” md.).

Kur’ân’da İnât

Kur’ân-ı Kerîm’de “inatçı” anlamına gelen anîd kelimesi, dört farklı âyette geçmektedir. Tefsirlerde, bu kelime “gerçeği kabul edip ona teslim olmamakta direnen isyankâr kişi” olarak açıklanır (Kurtubî, el-Câmiʿ, IX, 57; Şevkânî, Fetḥu’l-ḳadîr, Beyrut 1412/1991, II, 574). İnât, genellikle inkâr ve şirkle bağlantılı olarak ele alınır.

  1. Kâf Suresi 50/24-26
    اَلْقِيَا ف۪ي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَن۪يدٍۙ
    “Allah da o iki meleğe şöyle buyuracak: ‘Atın cehenneme her bir inatçı kâfiri!'”
    Bu âyet, inatçı kâfirlerin cehenneme atılacağını ifade eder. İnât, Allah’a ve gerçeğe karşı direncin bir sonucu olarak gösterilir (Tehânevî, Keşşâf, II, 956).
  2. Hûd Suresi 11/59
    وَتِلْكَ عَادٌ جَحَدُوا بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ وَعَصَوْا رُسُلَهُ وَاتَّبَعُٓوا اَمْرَ كُلِّ جَبَّارٍ عَن۪يدٍ
    “İşte şu Âd kavmi, Rablerinin âyetlerini bile bile inkâr ettiler, O’nun peygamberlerine âsi oldular ve hakka karşı çıkan her inatçı zorbanın emrine uydular.”
    Bu âyet, Âd kavminin inatçılığını ve Allah’ın âyetlerini inkâr etmelerinin sebebini açıklamaktadır. İnât, zorbalıkla ve gerçeği reddetmekle ilişkilendirilmiştir (Wensinck, el-Muʿcem, “ʿand” md.).
  3. İbrâhîm Suresi 14/15
    وَاسْتَفْتَحُوا وَخَابَ كُلُّ جَبَّارٍ عَن۪يدٍۙ
    “Peygamberler, düşmanlarına karşı Allah’tan yardım istedi, Allah da onlara yardım etti; sonunda bütün inatçı zorbalar hüsrâna uğrayıp, perişan oldu gitti.”
    Burada, inatçı zorbanın sonunda hüsrana uğradığı belirtilir. İnât, felakete sürükleyen bir tutum olarak vurgulanır (M. F. Abdülbâkî, el-Muʿcem, “ʿand” md.).
  4. Mülk Suresi 67/21
    اَمَّنْ هٰذَا الَّذ۪ي يَرْزُقُكُمْ اِنْ اَمْسَكَ رِزْقَهُۚ بَلْ لَجُّوا ف۪ي عُتُوٍّ وَنُفُورٍ
    “Eğer Rahmân size verdiği rızkı kesiverecek olsa, o zaman sizi rızıklandıracak olan hani kim? Gerçek şu ki onlar azgınlık içinde ve haktan uzaklaşmakta direnip duruyorlar.”
    Bu âyet, insanların inatla haktan sapmalarını ve azgınlık içindeki dirençlerini anlatır. İnât, sadece bireysel değil toplumsal bir sapma olarak gösterilir (İbn Mâce, “Eṭʿime”, 6).
  5. Müddessir Suresi 74/16
    كَلَّاۜ اِنَّهُ كَانَ لِاٰيَاتِنَا عَن۪يدًاۜ
    “Hayır! Hiç heveslenmesin! Çünkü o bizim âyetlerimiz karşısında tam bir inatçı kesildi.”
    Bu âyet, Allah’ın âyetlerine karşı inatla direnen bir kişinin tutumunu kınar. İnât, Allah’a ve O’nun mesajlarına karşı çıkmanın bir ifadesidir (Ebû Dâvûd, “Eṭʿime”, 17).

İslâm’a göre, inat, sadece bir bireyi değil, bir toplumu ve toplumsal düzeni de olumsuz etkileyebilir. İnât, hem kişisel hem de toplumsal bir sapma olarak görülür.

Hadislerde İnât

İslâm’daki inat kavramı, bireysel ve toplumsal ahlâkın önemli bir yönünü oluşturur. Hz. Peygamber’in (570-632) dua olarak söylediği şu ifadeler de, inatçılığın ahlâkî tehlikesine dikkat çeker:
اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الجُبْنِ وَالبُخْلِ وَالهَرَمِ وَمِنْ عَذَابِ القَبْرِ وَمِنْ فِتْنَةِ المَحْيَا وَالمَمَاتِ وَمِنْ شَرِّ فِتْنَةِ الدَّجَّالِ وَمِنْ شَرِّ فِتْنَةِ النَّاعِمِ وَالشَّدِيدِ وَمِنْ شَرِّ كُلِّ جَابِرٍ عَنِيدٍ
“Yâ Rabbi; korkaklık, cimrilik, ihtiyarlık ve kabir azabından, hayat ve ölüm fitnesinden, Deccal’ın fitnesinden, rahatlık ve zorluk fitnesinin şerrinden, her türlü inatçı zorbanın şerrinden sana sığınırım.”(İbn Mâce, “Eṭʿime”, 6; Ebû Dâvûd, “Eṭʿime”, 17).

Hadis, inatçılığın sadece bireysel bir sapma değil, toplumsal yapıyı da olumsuz etkileyen tehlikeli bir tutum olduğunu vurgular. İnat, insanı doğruluktan sapmaya yönlendirebileceği gibi, toplumu da zarar verecek şekilde şekillendirebilir Bu dua, inatçılığın toplumsal huzursuzluk yaratabileceği ve insanı doğru yoldan saptırabileceği konusunda uyarı yapmaktadır.

Müslümanlara ve Topluma Düşen Görevler

İslâm’ın temel ilkelerinden biri, gerçeği kabul etmek ve doğruyu savunmaktır. İnât, İslâmî değerlere karşı küstahça bir direnç olarak tanımlanabilir. Müslümanlar, gerçekleri vicdanî ve aklî temellere dayandırarak kabul etmeli, bencilce veya ilkel duygularla hareket etmemelidirler.

Buhârî (810-870), el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ adlı eserinde, inkâr ve inatçılıkla ilgili hadisleri toplarken, bu zümrelerin müslümanlar için tehlike oluşturduğuna dikkat çeker (Kurtubî, el-Câmiʿ, IX, 57). Müşrikler, mürtedler, yahudiler ve Hâricîler (m. 670 civarı) gibi grupların inatçılıkları ve İslâm’a karşı direnişleri örnekler arasında yer almaktadır. Bu gruplar, İslâm’ın kesin hükümlerine ve toplumsal otoriteye karşı inatla karşı koyarak, toplumsal düzeni bozmuşlardır.

İnat ve Ahlâkî Değerler

Kur’ân ve hadislerdeki bu öğretiler, doğruyu kabul etmenin, yanlış fikirleri terk etmenin ve haklı görüşlere değer vermenin İslâmî bir ahlâk anlayışı olduğunu gösterir. İnât, akıl ve vicdandan ziyade duygusal ve bencil bir tutumdur. Müslüman, her zaman doğruyu araştırmalı, kabul etmeli ve bencilce inatçı davranışlardan kaçınmalıdır.

Felsefe ve Kelâmda İnât

Felsefi anlamda, “indiyye” (rölativist) ve “inâdiyye” (dogmatik) terimleri, gerçeklikten sapmayı ve yalnızca kendi görüşlerinde ısrar etmeyi ifade eder. Rölativist bir yaklaşım, her şeyin göreceli olduğunu savunarak gerçeği inkâr eder.

Dogmatik yaklaşım ise, yalnızca kendi görüşünde ısrar eder ve başkalarına hiçbir hak tanımaz. İslâm ahlâkı, her iki tutumu da olumsuzlayarak, insanları doğruyu kabul etmeye ve dürüst bir şekilde düşünmeye davet eder (Tehânevî, Keşşâf, II, 956).


Kısaca özetleyecek olursak İnat Kavramına İslâm’ın bakışını:

İnat, doğruyu bilmesine rağmen bir kişinin ona karşı direnmesi, gerçeği reddetmesidir. İslâmî literatürde inat, genellikle inkâr, şirk ve ahlâkî sapmalarla ilişkilendirilir. Kur’ân’da bu kavram, inkâr eden ve Allah’ın âyetlerine karşı direnen kişiler için kullanılır. Örneğin, Hûd Suresi‘nde, Âd kavminin gerçeği inkâr etmeleri ve Kâf Suresi‘nde, inatçı kâfirlerin cehenneme atılması vurgulanır. Ayrıca, Müddessir Suresi‘nde de, inatçı bir kişinin Allah’a karşı çıkması eleştirilir.

İslâm’da inat, sadece bireyi değil, toplumu da olumsuz etkileyebilir. İbn Mâce ve Ebû Dâvûd gibi hadis kaynaklarında ise, Hz. Peygamber, inatçılığın tehlikelerine karşı dua eder ve kişiyi bu kötü alışkanlıklardan koruması için Allah’a sığınır. Bu, inatçılığın hem bireysel hem toplumsal zararlara yol açabileceğini gösterir.

Sonuç olarak, İslâm ahlâkı, doğruyu kabul etmeyi, yanlışı terk etmeyi ve bencilce inatçılıklardan kaçınmayı öğütler. İnat, kişiyi doğru yoldan saptırabilir ve toplumsal huzuru bozabilir.


ATA DURAN

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.