Filikanın deniz altında gittiğine inanan medya bu da uçan filika.

Filikanın deniz altında gittiğine inanan medya bu da uçan filika.
Diyarbakır’dan gelen bir haber Türk medyasının ne halde olduğunu açıkça gösterdi. Haber öyle böyle değil “Okkalı” bir haberdi. Çünkü, deniz altında giden filika vardı. Bu öyle bir filikaydı ki henüz dünyada icat edilmemişti ama baraj gölünde gidiyordu. İşin acıklı hali, muhtar bir yalan söyleyecek, muhabir inanacak, İstanbul merkezindeki anlı şanlı editörler de okumadan haber servisi yapacaktı.

ilenizin yeni ombudsmanı Eray Erollu yazdı.
İsteyen bu haberi kullanabilir.
Hem denizaltında gidiyor hem de uçuyor.
İstenirse evde çamaşır da yıkıyor.
Yok, ütü yapmıyor…
Teker takılırsa araba oluyor,
saban takılırsa tarla sürebiliyor ama…

Diyarbakır’da ajans muhabirlerinin sorgulamadan servis ettiği filika haberinin yankıları hala sürüyor.
Çünkü haber eksik yazılmış, onlarca editör, şef ve müdür tarafından eksik yayınlanmıştı.
Filikanın denizin altında gitmesinin yanı sıra, uçak gibi havalanarak gökyüzünde bir kuş gibi süzüldüğü yazılmamıştı.
Hatta yukarıda yazıldığı gibi evlerde çamaşır yıkadığı da yetenekleri içindeydi.
Bir düğmeye basmak yeterli idi!
Tabii,
isteyen medya kuruluşları “Uçan filika” haberini bizden alıp sayfalarında kullanabilir.
Neyse anam babam bir özet yapmak gerekirse,
her şey ajans muhabirlerinin “Denizaltı Filikası” başlıklı bir haberi geçmesiyle başladı.
Yayınlanan haber özetle şu şekildeydi:
Diyarbakır merkez Sur ilçesine bağlı kırsal Harmanlar Mahallesi’nde 2010 yılında yapılan Pamukçay Barajı’yla bazı evler ve tarlalar barajın ayrı yakalarında kaldı.
Evlere ve tarlalara ulaşımda sorunlar yaşanınca köyün ağası Recep Kırmızı, cankurtaran filikası aldı. Harmanlar Mahallesi’nde ‘denizaltı’ olarak bilinen filikayla mahalle sakinleri hem tarlaya gidiyor hem de çocuklarını okula götürüyordu.
Olay yerine gelen yerel ve ajans muhabirlerine Harmanlar Mahalle Muhtarı Zeki Alakuş “Filika hem suyun üzerinden hem de suyun altından gidebiliyor” dedi.
HAY DEMEZ OLAYDI
Muhtar saflığından mı dalgasından mı böyle bir şey dedi bilinmez ama acar haberciler bu olayın hemen üstüne atladı.
Muhtar Bey, filikayı korktukları için hiç suyun altına indirmediklerini belirterek,
“Bu filikayı İzmir Aliağa’dan aldığımız zaman denizaltı diye bize verdiler. Ve bize gösterdiler. Orada denediler. Oradaki kaptanlar bindiler, bu filika ile denizin altına da girdiler. Biz de gözümüzle gördük orada. Tabii bizim eğitimimiz olmadığı için yani kaptanlık tecrübemiz eksik olduğu için bunu denemedik, korkuyoruz. Kolu var içeride. Kolu indirdiğin zaman denizaltı oluyor. Suyun altına giriyor yani.
Filikayı 14 yaşındaki Berzan kullanıyor. Ağabeyi ile gide gele öğrendi. Şu an filika kaptanı Berzan Kırmızı’dır”
diye ciddi ciddi demeç verdi.
TABİİ SEN MİSİN BÖYLE KONUŞAN SAZAN BALIĞINDAN DAHA SAZAN ACAR MUHABİRLER “AHA HABERİN AĞA BABASINI BULDUK” DİYE OLAYA BALIKLAMA DALDILAR
Elbette bu kopyala yapıştır haberciliğinin zirvesinde dolaşan medya bu habere de balıklama atladı.  Atlayış ne atlayış ama, bu balıklama atlayış, su sığ olduğu için kafayı kuma çarpmasıyla son buldu.
Bu kadar insanın içinden bir kişi bile “Yahu, hiç suyun altında giden filika olur mu? Ulan Denizaltı filikası diye daha bir şey icat edilmedi ki…” diye sorgulamadan “Haberin hasını yakaladık” edasıyla yayın yaptı. Anlaşılan o ki muhtar, “Bu filika aynı zamanda uzaya çıkıyor” deseydi ona da balıklama dalmaya hazır bekliyorlardı.

Bu olaya sazanlama atlayarak kendi haber merkezlerini geçen, haber merkezlerindeki editör, şef ve müdürler tarafından sorgulanmayarak servis edilen böyle bir haber, işin garip ve hazin tarafı diğer medya kuruluşları tarafında da hiç irdelenmeyerek anında yayına alındı.
Başlık hazırdı: Diyarbakır’da Denizaltı ile ulaşım…
Ancak buna, kargalar gülerdi…
Oysa denizciler ve uzmanlar, denizaltılarda filika bulunmadığını, habere bahse olan filikanın denizaltı gibi dipten gitmesinin imkansız olduğunu anlatmışlardı.
Çünkü filikalar, hava tankları sayesinde her türlü hava şartlarında su üstünde kalacak şekilde tasarlanmışlardı.
“Denizaltı Filikası” haberi Türk basını için hazin ve acı bir örnektir.
Trajı-komik bu durum; uzman, usta ve gerçek gazetecilerin tasfiye edilerek uzaklaştırıldığı Türk Medyasında, liyakatsız kişilerin atanması veya işe alınması neticesinde gelinen noktanın doğal bir sonucuydu bu!
Elbette bu durumun bir başka yöne daha vardı.
O da, Atama (torpil  veya parti tarafından) yoluyla işe alınanların haricinde asgari ücret verilerek çalıştırılan ancak “Haber nedir, 5N1K nedir, gazetecilik nasıl yapılır” bilmeyen insanların “Haberci, editör veya şef veya müdür ” diye çalıştırılmasından ibaretti…
Şimdi ben de Medya ombudsmanı olarak bu filikayı uçar hale getirdim.
Hadi bakalım,
bu filika aynı zamanda uçuyor.
İstendiğini takdirde resimde görüldüğü gibi dikine de kalkabiliyor.
Çok istenirse uzaya çıkıp oraya uydu yerleştirme işlemi bile yapabiliyor.
Kaptan pilotları uçururken gördüm. Ama ben uçmadım.
Ne oldu, kuş mu yedi dilinizi. Niye sustunuz öyle!
Fiberden imal edilen bir filikanın denizaltından gittiğine inanıyorsunuz da uçtuğuna niye inanmıyorsunuz.
Aslında teker de takılırsa araba da olabiliyor bu filika.
Şayet karasaban takarsanız tarla da sürebilirsiniz.
Birkaç ekleme aletle evlerinizde bulaşık, çamaşır da yıkatabilirsiniz.
Yok ama, sadece ütü yapamıyor…
Henüz bilim onu bulamadı…

SONUÇ OLARAK 
Habere yapılan bu eki, medya kuruluşları da alıp, istediği gibi kullanmakta özgürdür.
Nasıl olsa sorguluma yapmadan okurlarına duyurmak gibi bir alışkanlıkları var.
Bir dostunuz, bir meslektaşınız olarak sizlere şunu tavsiye edebilirim.
Ajansların durumu ortada.
Eline fotoğraf makinesini ya da kamera verilen herkesi muhabir diye piyasaya sürüyorlar.
Fotoğrafların çocuğu da cep telefonu görüntüsü.
Fotoğraf kalitesi ise yerlerde.
Bana “Ucuz etin yahnisi bu kadar” diyebilirsiniz. Ajanslar için bu önemli olmayabilir ama benim ve benim gibi düşünenlerin amacı okura DOĞRUYU sunmaktır.
Esas işi kuryelik, şoförlük olan ve bir kısmı “partili” olan bu kişilere pirim adı altında 200-300 lira maaş ilavesi yaparak fotoğraf ya da görüntü çektirmek DOĞRU MU?
Patronların; boyun eğen, itaat eden ve ucuz işçi istemelerine daha ne kadar tahammül edilecek?
Tartışma kaldırmayan nokta ise bu kişilerin gazetecilerin imza olarak bildiği ad ve soyadların haberde yer alması.
Hatta bazıların köşe yazması çok komiktir.
Hele hele bazıların da her akşam TV’lerde uzman veya gazeteci sıfatı ile olmayan bilgilerini fikirmiş gibi takdim ederek açıklamalarda bulunmaları Türk halkına, milletine yapılan en büyük kötülüktür.
Belki de kargalar bu yüzden gülmekten ölüyor!

İşte medyamın geldiği nokta özetle budur.
Önerim, ajanslarda görev yapan muhabirlerin her yaptığı haberi süzgeçten geçirmeden kullanmamamızdır. Bunu sakın ha eline bir tokmak geçirdi vurdukça vuruyor diye düşünmeyin.
Unutmayın dost acı söyler.
Benden uyarması

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.