DOLAR

34,9739$% 0.16

EURO

36,7420% 0.28

STERLİN

44,1241£% -0.32

GRAM ALTIN

2.974,72%-1,04

ONS

2.647,78%-1,18

BİST100

10.125,46%0,66

Öğle Vakti a 13:04
İstanbul AÇIK
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
a

Esnaf ahlakına ahilerden örnekler

Esnaf ahlakına ahilerden örnekler
0

BEĞENDİM

Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilâtıdır. Aslen Horasan kökenli olup Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu’da yaşayan Müslüman Türkmen halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Kendi kural ve kurulları vardır. Günümüzün esnaf odalarına benzer bir işlevi olan Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir. Ahi Evran’a Ahi Baba da denir.

Anadolu Ahi teşkilatının kurulmasında en ehemmiyetli rolü Ahi Evran oynamıştır. 1205 de Kayseri’ye yerleşerek bir debbağ hane kuran Ahi Evran, bu esnafın piri sayılır. 

Köylere kadar uzanan ahi zümreleri XIII. yüzyılın ortalarından itibaren Moğol istilası döneminde, Anadolu’nun birlik ve beraberliğinde, düzenin sağlanmasında büyük rol oynamış, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi, istiklalini ilan ederken Ahi Evran, O’na Ahi Fütüvveti’ne göre peştamal bağlamıştır.

Ads by OffersWizardAd Options

Bu teşekküller ilgili mesleğe ve sanata ait bütün işleri yönetir, ihtilafları halleder ve esnafla devlet arasındaki ilişkileri düzenlerdi. Ücretlerinin tayini ve fiyatların düzenlenmesi birliğin vazifeleri arasındaydı.

Osmanlı Devletinin kuruluş döneminde bütün Anadolu’da ahiliğin itibarı doruğa ulaşmış, devlet adamları, müderrisler, çeşitli tarikat şeyhleri ve büyük tacirler bu teşkilata girmişlerdi. Aynı devirde bütün Anadolu’yu dolaşan İbn-i Batuta’nın ahiler hakkında verdiği bilgiler, onların tasavvufla ilgilerini belirtmekte, siyasi ve idari müessiriyete sahip olduklarını ve gereğinde devletin fonksiyonlarını üstlendiklerini bildirmekte ve hem şehirlerde, hem de köylerde teşkilatlanan sanayici zümreler olduğunu teyit etmektedir.

Ahi Evran Türk milletinin toplumsal yapısını çok iyi bildiği için teşkilatın devamını temin maksadıyla, Ahiliği tekke ve zaviyeye bağlamıştır. Ancak ‘tekke ve zaviyelerde kümelenip halka el açma, onlara muhtaç olma yerine, O Anadolu insanına alın teri ile geçinme, başı dik; minnetsiz yaşama kabiliyetini aşılamıştır.’

Ahi teşkilatında sanatkârlara iş yerinde yamak, çırak, kalfa ve usta hiyerarşisi ile mesleğin incelikleri öğretilirken akşamları toplandıkları Ahi misafirhane ve toplantı salonlarında ahilik eğitimi uygulanıyordu. İşte bu yolla yetiştirilen esnaf ve sanatkârlar hem aralarında güçlü bir dayanışma ve yardımlaşma kurmuş, hem de yerli Bizans sanatkârları ile yarışabilecek seviyeye ulaşmış oluyordu.

Ahi Evran veli, müritlerine altı esası telkin ederdi. 

**
**

**

1. Elini açık tut, **

**
2. Sofranı açık tut,**

**
3. Kapını açık tut,**

**
4. Gözünü bağlı tut,**

**
5. Dilini bağlı tut, **

**
6. Belini bağlı tut.**

Loncalarda Etik:

Ahiler bozuk, sakat malı kesinlikle satmazlar, satanlar ise meslekten men edilirdi. Kendi aralarında bir oto- kontrol sistemi vardı. Yüksek fiyata mal satamazlardı. Ahiler, sabah alışverişe başlamadan, dükkânını “besmele” ile açarlardı. Dükkân müstakil olmayıp Bedesten veya arasta içinde ise, mesela; 

Edirne’de Selimiye Arasta’sındaki dua kubbesi altında, dükkân sahipleri her sabah dua ve doğru iş yapıp kimseyi aldatmayacaklarına dair yemin ederlerdi. 

Kırşehir Ahi Evran Dergâhı Postnişini olan asıl Ahi Baba, her sene bölgeleri ziyarete gider, esnafı toplar, şikâyetleri olup olmadığını sorar, varsa çözer, verdiği hüküm; taraflar, hatta teşkilata mensup olmayanlar için kesin bi hüküm gibi geçerli olurdu. Şikâyetler ve davalar görüldükten, üç günü aşmayan misafirlik bittikten sonra ‘Sanatınızı ilerletin, yükseltin, birbirinize kardeş sevgisi ve saygısı ile bağlanın. Yolsuz işlere, haksız hırslara sapmayın. İnsanlığınızı, Müslümanlığınızı unutmayın. Gönül üzmekten, canlıya ceza vermekten, cemaati terk etmekten kaçının. Muhtaçları ayırt etmeksizin hizmet ve yardım ehli olun.’ yolunda nasihatler eder, giderdi.

Gençler, çalışma saatleri dışındaki vakitlerini zaviyede geçirirlerdi. Zaviyeler fütüvvet erbabının toplantı yeri, misafirler için misafirhane mahiyetinde idi.

Ahilerde bir pir’den öğrenilen sanat nesilden nesile ulaştırılırdı. O sanatı en iyi bilen usta sayılır, ustaların kalfa ve çıraklar üzerindeki otoritesi kesindi. Yapılan hatalardan ve noksanlıklardan dolayı ihtar ve tekdir etmek hakkına sahiptirler. Kalfa, ustanın bulunmadığı zamanlarda ustanın salahiyetine haiz olarak her işi yürütürdü. Belli müddet dolunca, hususi bir merasimle kalfalıktan ustalığayükselirler. İsterlerse ayrı bir dükkân açabilirlerdi. Çıraklar ustalarının yanında konuşamaz ve gülemezlerdi.

Selçuklularla birlikte gelen Ahi Teşkilatı XVII. asırda Loncalara dayanmaktadır. Yani bir nevi fütüvvet teşkilatının devamıdır. Oda manasına gelen Lonca kelimesi esnaf ve sanatkârın kendilerine ait meseleleri görüştüğü yer olarak kullanılmıştır. Sonraları da esnaf teşkilatının adı olmuştur.

**Loncalarda ustalık:

**

Loncalar birçok yönüyle fütüvvet teşkilatına benzer. Loncalarda ustalık peştamal kuşanma denilen ve bir çeşit gayret ve iffet kemeri demek olan peştamalın, lonca kâhyası tarafından, yeni usta namzedinin beline dolanması şeklinde cereyan eden bir merasimle verilirdi. Merasim başlarken usta olacak kalfanın yaptığı işler onca heyetine arz olunurdu. Heyet eserleri tahkik eder, bir atlas torba içine koyup mühürlerdi. Sonra usta namzedi merasim mahalline doğru yürür, selam verir, yaş ve kıdem sırasına göre el öper, hayır dua alırdı. Sonra ölünceye kadar mesleğinde şeref ve namusla çalışacağına dair Kur’an-ı Kerim üzerine yemin ederdi. Müteakiben yiğitbaşı torbayı açarak usta namzedinin yapmış olduğu işleri gösterir. Kâhya elini öpen usta namzedinin omzuna elini koyarak; “sabun ol, hamur ol, mütevekkil ol, haram yeme, haram içme, el ve eteğini temiz tut, koymadığın mala el uzatma, gördüğün iyiliği unutma, sana fenalık edeni affet, yürü Allah desteğin ola…” derdi. Sonra sıra kökü Ahi teşkilatına dayanan şed (kuşak) bağlama işine gelirdi. Usta peştamalı kâhyaya verir, o da genç ustanın beline bağlar ve yavaş sesle kulağına sanatın esrarını söyler, tekrar elöpülürdü. O sırada yiğitbaşı “İlk siftah uğruna aşk ola” diye bağırarak yeni ustanın yapmış olduğu eserleri mezat usulü ile satmaya başlardı. Mezat sonu toplanan paralar yeni ustanın açacağı dükkânın ilk sermayesi olurdu.

**Tüketici Hakları:

**

Üreticinin olduğu kadar tüketicinin de korunması temel prensiplerden olagelmiştir. Esnaftan sonra aracıların ortaya çıkışı önlenmiş, malların tüketiciye elverişli fiyatlarla intikali hedef alınmıştır.

Her esnaf kolunun bir loncası olup bunlar tarafından denetlenirdi. Loncanın vereceği manevi ceza, ticareti terk etmelerine sebep olabilirdi. 

Yine aynı devirde ticari hayatın sağlam ve düzenli işlemesi için, belediyeler de üzerlerine düşeni titizlikle yerine getiriyorlardı. Kul oğlanı veya “Eksikçi” diye anılan bir zabıta memuru “kol”a (kontrole) çıkacağı zaman, elinde bir terazi bulundururdu. Böylece eksik tartılı mal satan esnafın vay haline!

**Barınma ihtiyacı:

**

İstanbul’a çalışmak gayesiyle gelip iş tutamayan bekâr kimseler, öyle başıboş bırakılmaz, ihtisap ağasının (belediye başkanı) emriyle sur içinde dört, Üsküdar, Galata ve Eyüp’te iki handa ikamete mecbur edilirdi. Ancak bu şahıslar geçimlerini topraktan veya sanattan elde edecek duruma geldikleri vakit serbest bırakılırlardı.

‘Kışla-Medrese-Tekke’ üçgeni içinde ‘Disiplin-İlim-Aşk’la sağlam bir sacayağı oluşturarak, bir beylikten dev gibi bir imparatorluk kuran, devrin siyasetine olduğu kadar iktisadına da hâkim olan Feta topluluğu, ne zaman ki sacayağının birini ihmal etti, işte o zaman denge bozuldu ve ‘Asırlık Koca Çınar’ içten içe çürümeye başladı Yavaş yavaş siyasi üstünlüğümüzü kaybetmeye başladığımız gibi ticari üstünlüğümüz de elden gitti. Dini ve milli değerlerini kaybetmeye başlayan her toplumun akıbeti ne ise, bizim de başımıza aynı şeyler geldi.

Bu gün dilden dile birer efsanevi fazilet kahramanı olarak anlatılan ‘Fütüvvet Ahi’ ruhu taşıyan,insanların yeniden zuhur edeceğini ve aynı sağlam üçgeni yeniden ihdas edip cihanı aydınlıklara boğacağını ümit ediyoruz.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.