Esaretin Bedeli

0

BEĞENDİM

0

Esaret aşırı bağımlılık tutsak olanın durumu tutsaklık, kölelik, esirlik, suç işlemiş birinin, cezai kontrol altında geçeceği bir yerde tutulması olarak akla gelebilir. İster fert,  ister devlet planında olsun güçlünün zayıfı kontrol altında tutması da esarettir.  Haklının hakkını alamaması da bir esarettir. Doğal olarak yapılması mümkün olan eylemlerin içinde bulunan şartlara göre yapılamaması da esaret sayılabilir. İlk anda özgürlüğün kısıtlanması da diyebileceğimiz esaret aslında iradeyi başkasına teslim etmenin adıdır.

 Esaret için başkasının tahakkümüne ihtiyaç kalmaz bazen. Yeri gelir düşünmeden söylediklerimiz de esir alır bizi. Boşuna değildir ‘bin düşün bir konuş’ atasözü.  Daha çok ‘söz gümüşse sükut altındır’ sözü kullanılır hikmetle konuşmanın gerekliliğini anlatmak için. Susmak aydınlatır bazen konuşmalarımızı. Hele gıybet içeriyorsa söylediklerimiz ‘ölü kardeşimizin etini yemeye benzetilmiştir mukaddes kitabımızda. Kişiden helallik istenebilir ama geçenlerde bir muhabbette arkadaşlardan birisi en az bin kişi olabileceklerini düşündüğüm bir gurup hakkında bir isnatta bulundu. İsnadı doğru veya yanlış bilemiyorum ama bilimsel bir gerçeklikten uzak olduğu muhakkaktı. Kalabalık bir gurup hakkında söylediklerimiz gurup adedince esarete uğratır bizi. Helallik almakta imkansızlaşır böylece.

Yeri gelir fiillerimizdir bizi esir eden. Tüm toplum karşısında ulu orta sergilememeliyiz öyleyse hayatımızı. ‘Lima tekulune mala tefalun’ ayeti de uyarır bizi bu konuda. Ya da bazen yazdıklarımızdır bizi esir eden.  Ölçüp biçmeden yazdıklarımız esir alır bizi ve çok acı gelir ama tekzip etmek zorunda kalırız kendi kendimizi.

Hayatımız doludur söylediklerimizin, yaptıklarımızın ve yazdıklarımızın bedelini ödemeyle. Susmamız gerekirken konuştuklarımız yüzünden bir daha konuşamayarak bedel öderiz. Nasihat etme ve insan yetiştirme konumunda isek özellikle yaptıklarımız bitirir bizi. Örnek alınmayarak ve ciddiye alınmayarak bedel öderiz. Bazen yetmez bu dünyada ödediğimiz bedeller, kalır öte tarafa ve doğruca gideriz kimsenin istemediği o yere bedel ödemeye.

 Yazdıklarımız mı? Hele bir de elden ele dolaşıyor ve çok okunuyorsa. Kirletiyorsa hayatları. Kötü yönlendiriyorsa saf ve samimi insanları. Yalan, iftira, gıybet taşıyorsa yazılarımız, bedeli daha ağır olur bizim için. Üzerini örtemez kimse ve suçlarımızın belgesini ellerimizle sunarız, hem bu dünyada ki hem de öte taraftaki savcılara ve hakimlere.

Haydi, öyleyse kurtulalım esaretten ve bedel ödemekten. Göz açıp kapayana kadar nefsimizle baş başa bırakmaması için dua edelim Rabbimize. Cenab-ı hak (c.c) yaratış amacına uygun olarak konuşursun, yaşatsın ve yazdırsın duası gezinsin sürekli dilimizde. Ancak o zaman kalmaz zannediyorum, esaretlerimizin ödenmesi gereken bedelleri.