37,9576$% 0.29
41,3343€% 0.78
49,3715£% 0.78
3.691,09%0,33
3.028,64%0,16
9.066,13%0,24
1930 yılında Gümüşhane Kelkit Salyazı Köyü’nde doğdu. Kur’ân-ı Kerim okumayı babası Mehmet Fehmi Efendi’den öğrendi. Dayısı Hafız Fevzi Efendi’nin derslerine devam etti. Küçük yaşta hafızlığını tamamladı.
Samsunlu Hafız Muhyiddin Efendi’den tecvid ve tashih-i huruf okudu. Abdurrahman Efendi ile Gümüşhane eski müftüsü Mehmet Ragıp Efendi’den özel dersler aldı. İlkokulu dışarıdan bitirerek 1952 yılında Gümüşhane’de imam-hatiplik görevine başladı. 1954 yılında girdiği imtihanı kazanarak Kemah Müftüsü oldu. 1960 yılında Erzincan Müftülüğüne tayin edildi. Bu arada ortaokul ve liseyi dışarıdan imtihanlara girerek bitirdi. Daha sonra Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazanarak Ankara müftü yardımcılığına naklen atandı. Gezici vaizlik ve Ankara merkez vaizliği yaptı.

İlahiyat Fakültesi’ni bitirdikten sonra Diyanet İşleri Başkanlığı müfettişliğine atandı. 1965 yılında Din İşleri Yüksek Kurulu üyeliğine seçildi. Bir süre vekil olarak Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı yaptıktan sonra 15 Ocak 1968 tarihinde vekâleten Diyanet İşleri Başkanlığı görevine atandı ve 25.08.1972 tarihine kadar bu görevini sürdürdü. Daha sonra Başkanlık müşavirliğine ve Ankara Merkez vaizliğine naklen tayin edildi. 14 Ekim 1973 seçimlerinde Erzurum Senatörü seçildi. Bu görevi 12 Eylül 1980 tarihine kadar devam etti. 1991-2002 yılları arasında da Gümüşhane milletvekilliği yaptı.
Basılmış eserleri arasında “Toplumun Temelini Sarsan Belli Başlı Problemler”, “Mutluluğun Kazanılması”, “Kütübü Sitte Müelliflerinin Hayatı ve Eserleri” adlı kitapları bulunmaktadır.
**Erbakan’ın Cenaze Namazını kıldırmıştı**
Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı, eski başbakanlardan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Fatih Camii’ndeki cenaze namazının Saadet Partisi Kurucular Kurulu Üyesi, eski milletvekili ve eski diyanet işleri başkanı Lütfi Doğan kıldırdı.
**Lütfi Doğan verdiği röportajlardan birin de Diyanet İşleri Başkanlığını dönemini anlatıyor.**
**VE DİYANET REİSLİĞİ**
Lütfi Doğan Hoca bir süre Din İşleri Yüksek Kurulu’nda hizmet veriyor. Kurul’da görevli diğer hocaefendilerle birlikte birikmiş fetva isteklerini cevaplandırıyorlar… 1966’nın ilk aylarında, İbrahim Elmalı Hoca, olaylı bir şekilde emekli ediliyor. Başkanlığa Ali Rıza Hakses getiriliyor. Hakses, Lütfi Doğan Hoca’dan Reis muavinliğine vekalet etmesini rica ediyor. Hoca bu dönemde asaleten Din İşleri Yüksek Kurulu üyeliği, vekaleten de Reis Muavinliği görevini deruhte ediyor. 1967’nin sonlarında ise Ali Rıza Hakses Hoca emekli oluyor ve Reislik görevi Lütfi Doğan Hoca’ya tevdi ediliyor. 1 Ocak 1968’de başlayıp, 28 ağustos 1972’ye kadar süren bir sorumluluk bu…
Hoca’nın Diyanet’le ilgili ilk değerlendirmeleri şöyle göreve başlarken:
“Diyanet İşleri Başkanlığına geldiğimde, Türkiye’nin bütün müesseselerinde olduğu gibi burada da birçok mesele vardı. Bir yönden personel hizmeti, diğer yönden dinî-millî hizmetlerin aslına uygun şekilde icrası.. Tabiî bu müessese, ammenin hizmetini üzerine alan bir müessese.. Aynı zamanda da, bütün düşüncelere temel olan bir müessesenin hizmeti buradaki hizmet… Bunun manevî sorumluluğu çok büyük. Acaba bu ulvi müessesede en azından sorumluluktan kurtulmak için, milletimizin bizden beklediği ne tür hizmetler yapabiliriz? Nasıl adımlar atabiliriz? Bunlar her müslüman gibi beni de düşündürdü. Diyanet’in hem merkez, hem taşra teşkilatında çalışan, sorumluluğunu müdrik kardeşlerimiz, bu büyük milletin bizden beklediği İslâmî hizmetleri yapabilelim diye el birliği yaptılar. Bu, müşterek inanç haline geldi. Bu arada farklı düşünce taşıyanlar da yok değildi, Bu da normaldir. Ama din ve temel esasları dikkate almak, milletimizin ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmak ve bunları en iyi, en rasyonel şekilde icra etmek meselesinin zorluğunu takdir edersiniz. Bazı ahvalde, bazı kardeşler farklı düşünebiliyorlardı. Hatta fetvaların yazılışında bile farklı düşünceler ortaya çıkabiliyordu. Bugün bütün bu insanları hayırla yad ediyorum, Cenab-ı Hakkın rahmetine kavuşanlara rahmetler diliyorum.”
**DİYANET’LE İLGİLİ TEMEL SORU**
Burada Hoca’ya Diyanet’le ilgili temel soruyu sormanın tam zamanı… Hoca İbrahim Elmalı’nın emekli edilişinin doğurduğu tepkilerin henüz zihinlerden silinmediği bir zamanda göreve geldi. Dolayısıyla, milletin, siyasî otoritenin Diyanet’le ilgili uygulamalarına karşı duyguları bir hayli buruk. Bu burukluğu yansıtan bir soru soruyoruz Hoca’ya:
Hocam, Diyanet camiasının büyük sorumluluk altında olduğu malum. Oraya gelen muhterem hocalarımız da bu sorumluluğu hissediyorlar. Milletin bakışı da bu büyük sorumluluğu gözetiyor. Fakat bu sorumluluğun ifasında, hocalarımızın, bir takım zorluklarla karşılaştıkları şeklinde de bir his var. Acaba günlük politika mı etkiliyor, yoksa bizzat mevzuat mı? Neyi yapabilir, neyi yapamaz Diyanet İşleri Türkiye’de? Mesela şöyle bir kanaat doğru mudur? Diyanet İşleri müessesesinin müessiriyetinin artması Türkiye’de sistem tarafından istenmiyor. Elmalı Hoca bunun bir örneğidir. Bunlar doğru mudur?
Hoca soruyu cevaplandırırken konunun nezaketini titizlikle gözetiyor, ve kelimeleri seçe seçe şunları söylüyor:
Konu şu tabiî: Türkiye’de bir mevzuat bahis konusu. Siyasî hizmet verenlerin de kendilerine göre arzuları, düşünceleri, hizmet anlayışları var. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ifa edeceği görev, bir bakıma kanunla sınırlı. Mesela 630 sayılı kanunun ilk maddesinde diyor ki: …
Diyanet İşleri Başkanlığı İslam dininin itikad, ahlak, ibadet ile ilgili işlerini yürütür, bu konuda halkı aydınlatır.” Bunun daha geniş tafsilatı da Din İşleri Yüksek Kurulu’ nun vazifeleri sayılırken veriliyor. Tabiî bu kanunlar ve prensipler işleri kolaylaştırmak için, yürütmek için tesis edilmiştir. Siyasi hizmet veren kimseler, kadrolar, hep beraber oturup, konuşup hasbihal edince, insan rahatlığa kavuşabiliyor. Şöyle kavuşabiliyor: Bakıyorsunuz ki her insan Müslüman camia için, milletimiz için, İslam’a hizmet edelim, diyor. Müslüman milletimize hizmet edelim, diyor. İslâm’ın özüne de saygılı olalım” diyor. Böyle bir prensip var. Bunun için ne kadar şükretsek azdır. Ama dediğimiz gibi birtakım mevzuatlar, şunlar, bunlar var. Onların uygulanmasına gelince haliyle sıkıntılar oralarda baş gösteriyor. Şimdi, şahıslar olarak, siyasi hizmet verenlerle oturduğunuz zaman inceliyorsunuz, diyorsunuz ki “Bu şu bakımdan muvafık ama, şu şu bakımdan uygun değil yapılamaz.” Öyle mi, tamam. Fakat birbirlerini görmeden muhakemelerde bulunanlar oldu mu, bakıyorsunuz fikirler birbirleriyle tezat teşkil ediyor. Müsaade ederseniz bu konuyu bu kadar izah edeyim. İşaret ettiğiniz mevzu üzerinde ilmen oturup istişare etmek gerekiyor. Şu bakımdan: Elhamdülillah halk müslüman. Şu veya bu durumda olan insan da “Ben İslâm’a hürmetkârım” diyor. Bazen öyle siyasiler oluyor ki açıp “Bu konuda bize yardımcı olabilir misiniz? Bunun aslı nedir?” diye soruyorlar. “Bir inceleyeyim” diyorum, bazen bildiğim bir konu da oluyor. Fakat bir inceleyeyim diyorum, şu şekli muvafıktır” diyorum “Allah razı olsun diyorlar. Bu iş şu yönden imkansızdır,” diyorum, bir manevi sorumluluğu vardır.” Bir de tabiî kendisine göre haklı bulduğu bir siyasi mülahaza var. Samimiyetle, ilme hakikate bağlılıkla ve peşin hükümlerden uzak kalarak meseleyi alan memleket evladının hepsi için bu böyledir, inatçı olan, kötü niyet taşıyan kimselere ise bir diyecek yok. Onlar her müessesede, her toplumda, her millette bulunabilir. Onları kendi hallerine bırakmak lazımdır.”
Hoca’nın Diyanet’le ilgili değerlendirmesinde, ilmî zemin arayışı şüphesiz dikkat çekiyor. Hoca, Diyanet’le ilgili değerlendirmeleri ve istekleri polemikten kurtarmak, dinin gerekleri, milletin istekleri ve Türkiye’nin zaruretleri çerçevesinde, ama mutlaka ilmî zeminde ele almak zaruretini ısrarla belirtiyor.
Hoca’nın Diyanet İşleri Başkanlığı döneminde 12 Mart Muhtırası veriliyor. Muhtıra’dan sonra bir süre daha görevde kalan Hoca, nöbeti devrediyor. Vaizliğe tayin ediliyor. 14 ekim 1973’e kadar vaizlik yapıyor. Sonra siyasî hayat.. 1980’e kadar Senatörlük.. Ve 80’de emeklilik..
Kaynaklar diyanet.gov.tr / altınoluk dergisi
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.