40,0010$% 0.34
46,9557€% -0.05
54,5194£% 0.11
4.246,98%-0,63
3.301,17%-1,01
10.153,03%-1,19
Osmanlı Devleti, kuruluşundan itibaren bilimsel çalışmalara önem vermiş ve farklı coğrafyalardan bilim insanlarını topraklarına çekmiştir. Coğrafi konumu ve kültürel çeşitliliği sayesinde Osmanlı, bilimsel bilgiye açık bir yapı sergilemiş; medreseler, kütüphaneler ve gözlem evleri gibi kurumlar kurarak bilimsel çalışmaların ilerlemesini teşvik etmiştir. Bu durum, Osmanlı’nın hem Doğu’nun İslam bilim geleneğini hem de Batı’dan gelen yeni bilgileri bir araya getiren bir köprü işlevi görmesini sağlamıştır. Ayrıca siyasi istikrar ve ekonomik refah, bilim adamlarının Osmanlı topraklarına göç etmelerini kolaylaştırmış, bu göçlerle beraber farklı bilim disiplinlerinde önemli katkılar sağlanmıştır. Özellikle Endülüs’ten göç eden bilim adamları, Osmanlı bilim literatürüne önemli katkılarda bulunmuşlardır. Endülüs’ten gelen bilim insanlarının telif ve tercüme eserleri, Osmanlı bilim dünyasının zenginleşmesine ve Batı ile bilimsel iletişiminin artmasına vesile olmuştur.
Bu çalışmada, Endülüs kökenli bazı bilim adamlarının Osmanlı bilim ve kültürüne katkıları ele alınmaktadır. Endülüs’ten gelen bilim insanlarının Osmanlı’da hangi alanlarda öne çıktıkları, yazdıkları eserlerin içerikleri ve bilim dünyasına etkileri detaylandırılmıştır.
Abdussalam al-Muhtadi (عبد السلام المهتدي), Yahudi kökenli bir bilim insanı olarak İspanya’dan Osmanlı topraklarına göç etmiştir. II. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim dönemlerinde sarayda önemli görevler üstlenmiştir. İslamiyeti kabul ettikten sonra ‘Abdussalam’ (عبد السلام) adını alarak Müslüman olmuştur. Yeni ismiyle İslam dünyasında hem dini hem de bilimsel çalışmalarıyla tanınmıştır.
Tıp (الطب) alanında veba salgınlarıyla mücadelede kapsamlı çalışmalar yapmış, salgın hastalıkların nedenlerini incelemiş ve korunma yöntemlerini açıklamıştır. Özellikle Micannat al-Ta’un val-Vaba (كتاب مجنة الطاعون والوباء) adlı eseri, vebanın etkilerini teorik ve pratik açılardan ele almış ve dönemin tıp bilgisine büyük katkılar sağlamıştır. Bu eser, Hipokrat (أبقراط), Galen (جالينوس) ve İbn Sina (ابن سينا) gibi büyük tıp alimlerinin görüşlerini tartışırken Avrupa’daki tıbbi uygulamalardan da örnekler sunmuştur. Aynı zamanda bağışıklık sistemi, hijyen ve karantina yöntemleri gibi konuları ele alarak modern tıbbın temel prensiplerine ışık tutmuştur. Osmanlı tıp literatüründe uzun yıllar başvuru kaynağı olarak kullanılmış ve yeni nesil hekimlere rehberlik etmiştir.
Astronomi (علم الفلك) alanında ise gözlem aletleri üzerine yazdığı Risala fi Alat al-Dabid val-Amal Biha (رسالة في آلات الضبط والعمل بها) adlı eserinde usturlap ve gözlem araçlarının kullanımı ve tasarımı hakkında detaylı bilgiler vermiştir. Rasathanelerde yapılan çalışmalara teorik katkılar sunmuş, matematiksel hesaplamalar ve astronomik gözlemlerle Osmanlı bilim dünyasında önemli bir yer edinmiştir. Ayrıca, bu eser gök cisimlerinin hareketlerini daha doğru bir şekilde ölçmek için geliştirilen yenilikçi yöntemleri de içermektedir. Matematiksel hesaplamalardaki doğruluk oranını artırarak gözlemlerin hassasiyetini güçlendiren öneriler sunmuştur.
Abdussalam, Yahudilik (اليهودية) ve Hristiyanlık (المسيحية) üzerine eleştirel eserler kaleme almıştır. Tevrat’a yönelik yazdığı reddiyeler, dönemin dini tartışmalarında önemli bir yer tutmuştur. Müslüman olduktan sonra, dini savunmalar ve kültürel etkileşim alanlarında da katkılarda bulunarak, Osmanlı entelektüel çevrelerinde etkili olmuştur.
Abdussalam al-Muhtadi (عبد السلام المهتدي), Osmanlı bilim dünyasında tıp, astronomi ve matematik alanlarında önemli bir rol oynamış, yazdığı eserlerle hem teorik hem de pratik bilgileri derinlemesine işlemiştir. Batı ve İslam bilim geleneklerini birleştirerek Osmanlı bilimine katkılar sunmuş, tıp ve astronomi gibi alanlarda uzun süre faydalanılan kaynaklar bırakmıştır. Onun çalışmaları, kültürel ve bilimsel etkileşimlerin bir örneği olarak değerlendirilmektedir.
Musa Calinus al-İsraili (موسى جالينوس الإسرائيلي), Endülüs kökenli Musevi bir bilim insanıdır. Osmanlı’ya göç ettikten sonra tıp ve astronomi alanlarında öncü katkılarda bulunmuştur. Farmakoloji ve ilaçların hazırlanması konusunda teorik bilgileri pratiğe aktarmış, ilaçların etkileri ve kullanımı üzerine önemli araştırmalar yapmıştır. Tıp alanında İslami, Yunan ve Avrupa tıp geleneklerini sentezlemiş, hastalıkların tedavisine yönelik yeni yaklaşımlar geliştirmiştir. Bu yaklaşımlar özellikle bitkisel ve kimyasal ilaçların kullanımını detaylandırarak farmakoloji alanında kalıcı etkiler bırakmıştır. Ayrıca, astronomi alanında gök cisimlerinin hareketleri üzerine yaptığı hesaplamalar Osmanlı rasathanelerinin bilimsel altyapısını güçlendirmiştir. Rasat ve gözlem aletleri üzerine yazdığı eserler, gözlem tekniklerinin gelişmesine katkıda bulunmuş, usturlap gibi araçların kullanımını pratik yöntemlerle açıklamıştır. Bilimsel araçların hassasiyetini artırarak ölçüm doğruluğunu iyileştirmiş ve Osmanlı astronomisinde rehber eserler ortaya koymuştur.
Astronomi çalışmalarında, gök cisimlerinin hareketlerini inceleyen eserler kaleme almış ve Osmanlı rasathanelerinin bilimsel altyapısını güçlendirmiştir. İlmi bilgilerini pratik kullanımla harmanlayarak tıp ve astronomi eğitiminde yol gösterici olmuştur. Ayrıca, usturlap ve gözlem aletleriyle ilgili detaylı açıklamalar içeren eserleri gözlem tekniklerinin geliştirilmesine katkıda bulunmuştur.
Musa b. Hamun (موسى بن حامون), Granada’dan İstanbul’a göç eden Joseph Hamon’un oğludur. Babasıyla birlikte 1493’te Osmanlı topraklarına göç etmiş ve tıp eğitimi alarak Osmanlı sarayında önemli bir konuma yükselmiştir.
Kanuni Sultan Süleyman’ın saray hekimlerinden biri olmuş, özellikle nikris hastalığı tedavisinde yer almıştır. Fransız seyyah Nicolas de Nicolay (1517-1583), Musa’yı bilgili, deneyimli ve itibarlı bir hekim olarak tanıtmıştır. Nicolay’a göre, Musa b. Hamun sadece Osmanlı sarayında değil, uluslararası düzeyde de tanınmış bir tıp otoritesiydi. Topkapı Sarayı kayıtlarında, Musa’nın diğer hekimlerden daha yüksek maaş aldığı ve saraydaki en kıdemli tabiplerden biri olduğu belirtilmiştir. Musa, tıbbi yetkinliği ve teorik bilgisiyle öne çıkmış, özellikle nikris hastalığı tedavisindeki başarısı sayesinde Kanuni Sultan Süleyman’ın güvenini kazanmıştır.
Musa b. Hamun, diş hekimliği ve farmakoloji alanında önemli eserler kaleme almıştır. Kitab al-Tibb al-Asnani (كتاب الطب الأسناني) adlı eseri diş hastalıkları ve tedavileri üzerine yazılmış en eski çalışmalardan biridir. Eski Yunan, İslam ve Osmanlı hekimlerinin bilgilerini birleştirerek modern diş hekimliğine katkıda bulunmuştur.
Risala fi İlm al-Adwiya (رسالة في علم الأدوية) adlı eseri, ilaçların hazırlanışı, kullanımı ve farmakolojik etkileri üzerine detaylı bilgiler içermektedir. Ayrıca Kitab al-Adwiya wa’l-Aghziya (كتاب الأدوية والأغذية) adlı eserinde beslenme ve sağlık ilişkisini Kaysuni-zâde (?-?) (قيسوني زاده) ile bilimsel bir imtihan sürecine girmiştir. Bu süreçte, tıbbi bilgi ve uygulamalarını savunmak zorunda kalmıştır. Tedavi yöntemleri ve uygulamaları sarayda tartışmalara neden olmuş, özellikle afyon bazlı ağrı kesici yöntemleri bazı hekimler tarafından eleştirilmiştir. Ancak Musa’nın ağrı kesici etkisini hızlı bir şekilde sağlaması ve tedavi süreçlerinde pratik çözümler üretmesi, destekçileri tarafından övgüyle karşılanmıştır. Rakipleriyle girdiği bilimsel tartışmalar, Osmanlı sarayında tıp alanında yeniliklerin ve güvenilir tedavi yöntemlerinin belirlenmesinde etkili olmuştur.
Musa b. Hamun (موسى بن حامون), Osmanlı tıp ve diş hekimliği alanında önemli izler bırakan bir hekimdir. Eserleri, tıp, farmakoloji ve diş hekimliği alanlarında teorik ve pratik bilgileri birleştirmiş, Osmanlı tıbbının gelişmesine katkı sağlamıştır. Özellikle diş sağlığı, ilaç kullanımı ve beslenme üzerine yazdığı eserleriyle dönemin tıbbi literatürüne yön vermiştir.
Nuruddin al-Malaki (نور الدين المالقي), Endülüs’ün Malaga şehrinden olup, astronomi alanında büyük katkılar sunmuştur. Ünlü astronom Muhammed b. Ebil-Feth es-Sufi (محمد بن أبي الفتح الصوفي) (ö. 1543) ve onun öğrencisi Şamsuddin Muhammed b. Dallal al-Suyuti al-Vafa’i (ö. ?) (شمس الدين محمد بن دلال السيوطي الوفائي) tarafından eğitilmiştir.
Endülüs’ten göç ettikten sonra Mısır’a yerleştiği bilinmektedir. Astronomi ve zaman ölçüm teknikleri üzerine yoğunlaşarak, Güneş saatleri ve astronomik hesaplamalar alanında önemli eserler kaleme almıştır. Özellikle hocasının el-Cavahir en-Nayyirat (الجواهر النيرات) adlı eserini özetleyerek el-Vaz’ala’l-Cihat fi’l-Basa’it (الوضع على الجهات في البسائط) adıyla üç bölümden oluşan bir çalışma hazırlamıştır. Bu eserde Güneş saatlerinin yapımı, yönlerin belirlenmesi ve gök cisimlerinin hareketleri üzerine pratik ve teorik bilgiler vermiştir. Eserinin birçok yazma nüshası günümüze ulaşmış ve Osmanlı dönemi astronomisinde uzun süre başvuru kaynağı olarak kullanılmıştır.
Nuruddin al-Malaki, astronomi ve matematiksel ölçüm tekniklerinde dönemin ileri düzeyde bilgilerini sentezlemiştir. Güneş saatlerinin hassasiyeti ve doğru ölçüm yöntemleri üzerine geliştirdiği teknikler, Osmanlı medreselerinde ve rasathanelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Ayrıca, usturlap ve zaman ölçüm araçlarının kullanımında yenilikçi yaklaşımlar sunarak, gök cisimlerinin hareketlerini daha hassas bir şekilde ölçmeye yönelik pratik yöntemler geliştirmiştir. Yıldızların konumlarının hesaplanması ve yön tayini üzerine yaptığı çalışmalar, Osmanlı denizcilik ve coğrafi keşiflerine de katkıda bulunmuştur. Özellikle astronomik tablolar ve zaman ölçümünde kullanılan aletlerin kalibrasyonunu geliştirmiştir. Bu çalışmalar, dönemin deniz ve kara navigasyon sistemlerinin hassasiyetini artırarak, bilimsel araştırmalara önemli zeminler hazırlamıştır.
Nuruddin al-Malaki (نور الدين المالقي), Osmanlı bilim dünyasında astronomi alanında kalıcı izler bırakmış önemli bir bilim insanıdır. Özellikle zaman ölçüm teknikleri, Güneş saatleri ve astronomik hesaplamalar üzerine geliştirdiği yöntemler, hem teorik hem de pratik anlamda bilimsel gelişmelere katkı sağlamıştır. Eserleri, Osmanlı’da astronomi eğitiminin temel kaynaklarından biri olarak uzun yıllar boyunca etkisini sürdürmüştür.
Aslen Kurtuba’nın doğusundaki Şatibe şehrinden olan İbrahim b. Muhammed b. Muhammed al-endulusi (990/1582) al-Şatibi al-Mağribi hakkında haltercümesi (biyografi) kaynaklarında herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır.
İbrahim al-Şatibi, Risala ii Masa’il 11m al-Vakt adlı kitabının sonunda, eserlerinden istifade ettiği dört alimin ismini zikretmektedir:
İbrahim al-Şatibi, eserini telifte iki Endülüslü, bir Mısırlı ve bir Trablusgarplı alimin eserlerinden faydalanmıştır.
İbrahim al-Şatibi’nin, al-Tacuri’nin bir eserini iki defa istinsah etmesi, ondan ders almış olabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca Osmanlı matematikçisi ‘Ali b. Vali b. Hamza al-Mağribi (ö. 1022/1614)‘nin eserinde yer alan bir ifadeye göre, “Mu’allim İbrahim” olarak da anılmaktadır.
İbrahim al-Şatibi’nin astronomi ile ilgili üç eseri günümüze ulaşmıştır:
Etkilendiği alimler arasında, al-Tacuri’nin Risala 111-Fusul al-Arba’a va Acıa’ al-Layl va Avkat al-Salat val-Cihat al-Arba’a adlı eserini 979/1571 ve 984/1576 yıllarında iki defa istinsah ettiği belirtilmektedir. Bu, onun al-Tacuri’nin eserlerinden geniş ölçüde faydalandığını göstermektedir.
İbrahim al-Şatibi’nin eserleri daha sonraki alimler tarafından incelenmiş ve yorumlanmıştır:
“Davud al-Riyazi” veya “al-Hibr Davud (Haham Davud)” adlarıyla da tanınan Koca Davud, XVI. yüzyılın ikinci yarısı ile XI./XVII. yüzyılın başlarında Selanik’te yaşayan Yahudi asıllı bir bilim adamıdır. Arapça bilgisi ve İslam bilim literatürüne hâkimiyeti, onun 1492 ve 1536 yıllarındaki Endülüs göçlerinden birine mensup olabileceğini düşündürmektedir. Ayrıca Koca Davud’un eğitim düzeyi ve bilime olan katkıları, onu Osmanlı döneminde farklı kültürler arasında bilimsel bilgi aktarımının önemli bir köprüsü haline getirmiştir.
Osmanlı kaynaklarına göre Koca Davud, Osmanlı astronomu Takiyyuddin al-Rasid (ö. 993/1585) ile bilimsel ilişkilerde bulunmuştur. Takiyyuddin’in Sidrat Muntahal-Afkar adlı eserinde, Koca Davud’un Güneş tutulmalarının gözlemlerine katkı sağladığı belirtilmiştir.
Ahmed b. Muhammed b. ‘Omar al-Hafaci (ö. 1069/1659), Habaya’z-Zavaya adlı eserinde Koca Davud’dan bahsetmekte ve onun astronomi, matematik ve gözlem aletleri konusundaki uzmanlığını övmektedir. Koca Davud, Hoca Sa’deddin Efendi (ö. 1008/1599)‘den ders almış, ayrıca Öklid’in geometrisi (Kitab al-Usul – كتاب الأصول) üzerine dersler vermiştir.
Avusturyalı elçilik papazları Stephan Gerlach (ö. 1578) ve Salomon Schweigger (ö. 1622), Takiyyuddin ile Selanik’ten getirilen Yahudi bir astronomun ilişkileri hakkında bilgiler vermiştir. Ancak bilgiler arasında farklılıklar mevcuttur:
Modern tarihçilerden Adnan Adıvar, Schweigger’in iddialarını doğrulanmaya muhtaç olarak değerlendirmiştir.
Koca Davud, Takiyyuddin ile birlikte Osmanlı’nın ilk modern rasathanesinin kurulmasında görev almıştır. Ancak rasathane, Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa (ö. 987/1579) ve Hoca Sa’deddin Efendi’nin desteklerine rağmen, 1577’de kuyruklu yıldız ve veba olayları bahane edilerek Sultan III. Murad’ın emriyle yıktırılmıştır.
Koca Davud’un bilinen yazılı bir eseri bulunmamaktadır. Ancak kendisine atfedilen ve Aristoteles’in mantığı üzerine yazılan Porphyrius’un Eisagoge (Isagoci – إيساغوجي) adlı eseri üzerine Grekçe bir şerhi olduğu belirtilmektedir. Bu eser, David Thessalonicensis adıyla Adolf Busse tarafından Commentaria in Aristotelem Graeca külliyatı içinde yayımlanmıştır.
Koca Davud, Osmanlı’da Yahudi asıllı bilim adamlarının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Takiyyuddin ve al-Hafaci gibi dönemin önde gelen bilim adamları ile ilişkisi, onun astronomi, matematik ve gözlem teknikleri alanında önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir.
“İbn Cani al-İsra’ili al-Mutatabbib” diye tanınan Şaban b. İshak (XI./XVII. asrın başları) hakkında Osmanlı kaynaklarında bilgi yoktur. İbn Cani, İspanyol tabibi Motaridis’in tütün yaprağının tedavide kullanılması ile ilgili eserini, Risala fi’l-Mu’alaca (al-Mudarat) bi-Varak al-Tebac – رسالة في المعالجة (المدارات) بورق التبغ adıyla Arapçaya çevirmiştir. Bu eser, bitkisel tedavi yöntemlerini detaylı şekilde inceleyen ilk çeviri olması bakımından tıp tarihinde önemli bir yere sahiptir.
İbn Cani’nin çevirdiği eser, tütünün tedavi edici özelliklerini ele almaktadır. Eserde, tütünün faydaları ve zararları detaylı şekilde tartışılmıştır. İbn Cani, tütünün sıcak ve kurutucu özellikleri nedeniyle bazı hastalıkları tedavi ettiğini savunmuş, ancak aşırı kullanımının zararlarına da değinmiştir. Bununla birlikte, eser, tütünün doğru kullanım yöntemlerini ve dozajını vurgulayarak, tıbbi uygulamalarda dikkat edilmesi gereken hususları da ortaya koymaktadır.
Eserde, tütünün balgam temizleyici ve mideyi güçlendirici etkilerinden bahsedilmiş, ayrıca tütünün soğutucu ve nemlendirici etkisinin yanlış bir varsayım olduğu ileri sürülmüştür. İbn Cani, tütünün doğru kullanımıyla bazı hastalıkların tedavisinde faydalı olabileceğini aktarmıştır.
İbn Cani, tütünün kullanımını tıp alanında bilimsel bir zemine oturtmaya çalışmış ve Motaridis’in risalesini detaylı bir incelemeyle Arapçaya çevirmiştir. Bu çeviri, tütünün tedavi amaçlı kullanımını ilk kez ele alarak, dönemin tıbbi literatüründe tartışmaya açmış ve bitkisel tedavi yöntemleri üzerine yeni perspektifler sunmuştur.
Kitab al-İzz va’l-Manafi’ adlı topçulukla ilgili meşhur eserin müellifi olan al-Rais İbrahim b. Ahmed b. Ganim b. Muhammed b. Zekeriyya al-Andalusi (d. 1550-1560 civarı – ö. 1042/1632), Endülüs’ün Gırnata şehrinde doğmuştur.
İbrahim Reis, Endülüs’ten İspanya’ya göç ederek denizcilik ve topçuluk alanında uzmanlaşmıştır. Osmanlı hizmetine girdikten sonra deniz seferlerine katılmış, topçuluk alanında büyük bir bilgi birikimine sahip olmuş ve bu alanda teorik ve pratik deneyimlerini geliştirmiştir. Ayrıca, topçuluk sanatı üzerine detaylı bir eser kaleme alarak, İslam dünyasında topçuluk bilgisinin yaygınlaşmasına önemli katkılar sağlamıştır.
İbrahim Reis, Kitab al-İzz va’l-Manafi’ li’l-Mucahidin fi Sabil Allah bil-Madafi’ – كتاب العز والمنافع للمجاهدين في سبيل الله بالمدافع adlı eserini 1632 yılında tamamlamıştır. Bu eser, topçuluk teknikleri ve savaş stratejileri hakkında kapsamlı bilgiler içermektedir. Eserin bazı bölümleri İspanyolca kaynaklardan tercüme edilmiştir ve Arapçaya çevrilerek İslam dünyasında önemli bir başvuru kaynağı haline gelmiştir.
İbrahim Reis, denizcilik ve topçuluk konularında Osmanlı Devleti’ne önemli katkılarda bulunmuş ve eserleriyle bu alanda kalıcı bir miras bırakmıştır. Eserleri, Avrupa teknik bilgisinin İslam dünyasına aktarılmasında köprü görevi görmüş, topçuluk tekniklerinin geliştirilmesi ve uygulanması açısından dönemin mühendislik bilgisine önemli katkılar sunmuştur.
Bu metin, İbn Cani ve İbrahim Reis’in eserlerini ve bilimsel katkılarını detaylandırarak düzenlenmiştir. Eserlerin Arapça isimleri eklenmiş, başlıklarla daha okunabilir bir yapıya kavuşturulmuş ve bilimsel içerikleri modern tıp ve mühendislik bakış açısıyla değerlendirilmiştir.
Ahmed b. Kasim al-Andalusi, Endülüs kökenli olup Marakeş sultanlarının tercümanı olarak görev yapmış önemli bir şahsiyettir. Tam adı Şihabuddin Ahmed b. Kasim b. Ahmed b. al-Fakih Kasim b. al-şayh al-Hucri al-Andalusi olan bu âlim, Batı bilim ve tekniğinin İslâm dünyasına girişinde büyük bir rol oynamıştır. Kendisine İspanyolca avukat anlamına gelen “Afukay” ya da “Afkay” denilmiştir.
Ahmed b. Kasim, Endülüs’ten Marakeş’e gitmeden önce 1007/1598-99’da Fas’ın Sela kasabasına gelir. Buradan hacca gider ve hac farizasını yerine getirdikten sonra Medine’ye yaya olarak geçer. Oradan Tunus’a döner ve burada Marakeş Sultanı Zaydan’ın tercümanı olarak göreve başlar.
Ahmed b. Kasim, Marakeş Sultanı’nın izniyle Avrupa ülkelerine seyahatler yapmıştır. Bu seyahatlerinde keşişler ve ruhbanlarla Hıristiyanlık ve İslâmiyet üzerine münazaralarda bulunur. Onların kutsal kitaplarını inceleyerek İslâm’ı savunur. Hatta Yahudi alimleriyle de görüşerek onların metinlerini değerlendirir. Bu seyahatlerinden biri sırasında, 52. kuzey paralelinde bulunan Cufiya ülkesine gider ve burada Yahudilerin kendi dinlerini övdüklerini müşahede eder.
Seyahatlerinde topladığı bilgiler ışığında, İslam’a yöneltilen iftira ve yalanlara karşı eserler kaleme alır. Avrupa’daki askeri teknolojileri ve kültürel yenilikleri inceleyerek İslâm dünyasına aktarır.
İbn Hamza’nın en önemli eserlerinden biri olan bu kitap, 999 yılında tamamlanmış bir matematik kitabıdır. Türkçe yazılmış olması, Osmanlı Türkçesinin bilim dili olarak gelişmişliğini göstermesi bakımından önemlidir. Eserde, sayı sistemleri, temel aritmetik işlemler, cebirsel denklemler, geometrik hesaplamalar ve oranlar üzerine ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Ayrıca, matematiksel problemlerin çözümlerine yönelik pratik yöntemler sunulmuş, algoritmik düşünme yeteneğini geliştiren örnekler eklenmiştir.
Kitap, yalnızca temel işlemleri değil, aynı zamanda İslam matematik geleneğinde kullanılan cebirsel ve trigonometrik yöntemleri de açıklamaktadır. İbn Hamza, problemlere yaklaşımda sistematik ve analitik bir yöntem geliştirmiş ve karmaşık problemlerin basitleştirilmesi üzerine yeni teknikler sunmuştur.
Bu eser, medreselerde ders kitabı olarak kullanılmış ve Osmanlı eğitim sisteminde matematik öğretiminin temelini oluşturmuştur. Uygulamalı matematik alanında, özellikle mühendislik ve mimarlık projelerinde kullanılmak üzere pratik çözümler de sunarak askeri ve teknik alanda önemli bir kaynak olmuştur.
Eserde, ayrıca astronomik hesaplamalar, takvim düzenlemeleri ve ticari hesaplama yöntemleri üzerine de bilgiler bulunmaktadır. Bu yönüyle, dönemin bilim ve teknoloji ihtiyaçlarına cevap vermiş ve geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Eserin Türkçe kaleme alınması, bilimsel bilginin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak amacıyla yapılmış önemli bir yenilik olarak değerlendirilmiştir.
Bu eser, matematik ve mantık alanlarında İslam bilim geleneğinden beslenen derin analizler sunar. İbn Hamza, eserinde problemleri çözmede izlenen mantıksal yöntemleri açıklamış ve uygulamalı örneklerle desteklemiştir. Bu eser, özellikle öğrenciler ve bilim insanları için bir rehber niteliği taşımaktadır.
İbn Hamza’nın bu eseri, aritmetik işlemler, oranlar, kesirler ve geometrik hesaplamalar üzerine yoğunlaşmaktadır. Eserde, problemlerin çözümü için adım adım yöntemler sunulmuş ve matematik eğitimi için temel bir kaynak oluşturulmuştur.
Cezayir Problemi ve Hindistan Problemi olarak bilinen bazı matematiksel sorunları çözmüş ve bu çözümleri eserlerinde ayrıntılı analizler ve çözüm yöntemleriyle açıklamıştır. Ayrıca, bu problemler üzerinden sunduğu yenilikçi yaklaşımlar, matematiksel mantık ve algoritmik düşünme becerilerinin geliştirilmesine katkıda bulunmuştur.
Bu eser, özellikle cebir ve hesaplama teknikleri üzerine yoğunlaşmış bir çalışmadır. Matematiksel problemleri çözmek için kullanılan yöntemlerin sistematik bir şekilde ele alındığı bu kitap, İbn Hamza’nın matematik alanındaki derin bilgisini gözler önüne sermektedir.
Ahmed b. Kasim’in en önemli tercümelerinden biri olan bu eser, al-Ra’is İbrahim b. Ahmed al-Andalusi tarafından yazılmıştır. Mütercim, 13 Rebiülevvel 1048 (1638) yılında bu kitabı Arapçaya çevirmiştir. Kitap, savaş aletleri ve toplar üzerine detaylı bilgiler içermektedir.
Ahmed b. Kasim, tercüme sırasında karşılaştığı teknik terimlerin Arapça karşılıklarını bulmakta zorlanmış, fakat rüyasında bir ayet gördükten sonra çalışmasına devam etmiştir. Kitabın sonunda, kendi hayat hikâyesini anlatan bir bölüm de eklemiştir.
1047/1637 yılında yazılan bu eser, Avrupa seyahatlerinde yaptığı münazaralar ve dini tartışmalara dair bilgileri içermektedir. İslam’a yönelik eleştirileri çürütmek amacıyla kaleme alınmıştır.
Bu seyahatnâme, Ahmed b. Kasim’in gezileri sırasında edindiği bilgileri ve deneyimleri anlatmaktadır. “Yıldızın Yolculuğu ile Dostlarla Buluşma” adıyla Türkçeye çevrilen bu eser ne yazık ki günümüze eksik ulaşmıştır.
Abraham Zacuto b. Samuel’in 1472’de yazdığı astronomi ve takvim bilgilerini içeren bu eser, Ahmed b. Kasim tarafından Arapçaya çevrilmiştir. Bu eser, astronomik hesaplamalar ve takvim ilmi konusunda önemli bilgiler içermektedir.
Bu eser, takvim ve zicler üzerine yazılmıştır. Hem astronomi hem de matematiksel hesaplamalar konusunda önemli bilgiler sunar. Astronomik gözlem ve hesaplamaların nasıl yapılacağına dair rehber niteliğindedir.
Ahmed b. Kasim, tercüme ve telif eserleriyle İslam dünyasının Batı bilim ve teknolojisiyle tanışmasında kilit bir rol oynamıştır. Avrupa’nın askeri teknolojisini ve bilimsel gelişmelerini İslam toplumuna aktarmış, savunma sanayiinde ve teknolojide önemli yeniliklere zemin hazırlamıştır. Ayrıca Hristiyanlık ve Yahudilik üzerine yaptığı incelemelerle İslâm’ı savunmuş ve kültürel üstünlüğünü vurgulamıştır.
Onun eserleri, özellikle askeri teknolojiler ve astronomi alanlarında Müslümanların bilgi birikimini geliştirmiştir. Kitapları, Osmanlı Devleti’nde hem pratik hem de teorik bilgi açısından askeri mühendislerin ve astronomların başvuru kaynağı olmuştur. Ayrıca, Batı ile İslam dünyası arasındaki bilgi akışını hızlandırarak bilimsel gelişmelere öncülük etmiştir.
Ahmed b. Kasim’in Hristiyanlık ve Yahudilik üzerine yaptığı incelemeler, dini ve kültürel etkileşimlerde Müslümanların kimliklerini korumalarına yardımcı olmuş, İslam’ın manevi üstünlüğünü savunma konusunda önemli bir kaynak oluşturmuştur. Onun çabaları, İslam dünyasında hem bilimsel hem de dini savunmaların temellerini güçlendirmiştir.
‘İbn Hamza al-Mağribi, Cezayir’de doğmuş, eğitimini İstanbul’da tamamlamış ve Osmanlı Devleti’nde çeşitli ilmi ve idari görevlerde bulunmuştur. İlk öğrenimini memleketinde tamamladıktan sonra İstanbul’a gelip ileri gelen alimlerden dersler almıştır. Hac görevini yerine getirdikten sonra Yemen ve Mekke’de matematik ve astronomi alanında önemli çalışmalar yapmıştır. Eğitim hayatında, matematiksel problemleri çözme yeteneğiyle tanınmış ve bu alanda yazdığı eserlerle bilim dünyasına katkı sağlamıştır. Ayrıca, astronomi ve takvim hesaplamaları konusunda yaptığı araştırmalarla dönemin ileri gelen ilim adamları arasında yer almıştır.
İbn Hamza’nın en önemli eserlerinden biri olan bu kitap, 999 yılında tamamlanmış bir matematik kitabıdır. Türkçe yazılmış olması, Osmanlı Türkçesinin bilim dili olarak gelişmişliğini göstermesi bakımından önemlidir. Eserde, sayı sistemleri, temel aritmetik işlemler ve cebirsel denklemler üzerine ayrıntılı bilgiler verilmiş, matematiksel problemlerin çözümlerine yönelik pratik yöntemler sunulmuştur. Ayrıca, eserin Türkçe kaleme alınması, bilimsel bilginin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak amacıyla yapılmış önemli bir yenilik olarak değerlendirilmiştir.
Cezayir Problemi ve Hindistan Problemi olarak bilinen bazı matematiksel sorunları çözmüş ve bu çözümleri eserlerinde ayrıntılı analizler ve çözüm yöntemleriyle açıklamıştır. Ayrıca, bu problemler üzerinden sunduğu yenilikçi yaklaşımlar, matematiksel mantık ve algoritmik düşünme becerilerinin geliştirilmesine katkıda bulunmuştur.
İbn Hamza, Osmanlı Devleti’nde matematik ve astronomi alanlarında önemli bir yere sahiptir. Klasik İslam bilimi ile Batı bilimleri arasında bir köprü kurmuş ve Batı bilimsel yeniliklerini Osmanlı toplumuna tanıtmıştır. Özellikle matematiksel hesaplamalar ve astronomik gözlem yöntemleri üzerine yaptığı çalışmalar, Osmanlı matematikçilerinin ve mühendislerinin pratik uygulamalarında büyük fayda sağlamıştır. İbn Hamza’nın eserleri, Osmanlı eğitim sisteminde matematik ve astronominin gelişimine katkıda bulunmuş, bu sayede Osmanlı bilimi modernleşme yolunda ilerlemiştir.
Ayrıca, İbn Hamza’nın eserleri sadece teorik bilgilerle sınırlı kalmamış, aynı zamanda uygulamalı matematik ve astronomi derslerinde de kullanılmıştır. Onun geliştirdiği yöntemler, Osmanlı’daki medreselerde ders müfredatına eklenmiş ve askeri mühendislik eğitimlerinde temel kaynak olarak kabul edilmiştir. İbn Hamza’nın matematiksel problemlere yönelik çözümleri, özellikle karmaşık hesaplamalar gerektiren topçuluk, mimarlık ve denizcilik gibi alanlarda pratik faydalar sağlamış, Osmanlı’nın teknik kapasitesini artırmıştır.
Eserlerinde, Hindistan ve Mağrib’den gelen bilgilerden yararlanarak evrensel matematiksel prensipleri işlemiş, farklı coğrafyalardaki bilimsel gelişmeleri Osmanlı’ya entegre etmiştir. Bu özellikleriyle İbn Hamza, Osmanlı bilim tarihinde öncü bir figür olmuş ve İslam bilim geleneği ile Avrupa bilim dünyası arasında bir köprü oluşturmuştur.
NOT: BU MAKALE HAZIRLANIRKEN ”Endülüs Menşeli Bazı Bilim Adamlarının Osmanlı Bilimine Katkıları”
yazar:Ekmeleddin İhsanoğlU ADLI MAKALEDEN YARARLANILMIŞTIR.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.