En Ağır Şartlarda Kulluk ve Ulül-azm Peygamberler

En Ağır Şartlarda Kulluk ve Ulül-azm Peygamberler

Rabbimiz ilahi lütuf ve ihsanlarının en büyüklerini Kur’an-ı Kerimde biz inananlara bildirmiştir. Bu vesile ile her şart ve halde kulluğun nasıl yaşandığını ve gerektiğinde yaşanılması icab ettiğini peygamberlerinin yaşantısından örneklendirerek yakinimize arzetmektedir. İslam coğrafyasının bugünkü acı tablosu ve kurtuluşunu bir de peygamberliğn zirvesi olan ulul azm peygamberlerin kulluğundan görmeye çalışalım. Ahzab suresi 7.ayette Rabbimiz mealen şöyle buyuruyor; “Ve unutma O Peygamberlerden mîsaklarını aldığımız vakti, hele senden ve Nûh ve İbrahim ve Musâ ve İsâ ibni Meryemden ki onlardan ağır bir mîsak aldık.” Efendimiz (a.s) ve diğer dört peygambere ulul azm peygamberler denir. Peygamberlerden “azim sahibi” olanlar, diğerlerinden üstündür. Bu peygamberlere “azim sahibi” denilmesinin sebebi; azimlerinin kuvvetli, imtihanlarının şiddetli, mücadelelerinin ağır ve güç oluşundandır. Vazifelerini hakkıyla yaptıkları için “azim” ünvanını almışlardır. Ulül-azm peygamberlerin sayısı âyet-i kerimelerde nass yoluyla zikredilmiş olan beş peygamberdir: Hz.Nuh, Hz. İbrâhîm, Hz.Musa, Hz.İsa ve Peygamberimiz Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v.)dir. Doğru yazımşekli ” ulü’l-azm “dir.
Rabbül alemin diğer peygamberlerden ‘ ahdi misak’ ile söz almasına rağmen ulül-azm peygamberlerden ‘misakan galiza’ ile yani daha ağır şartlarda söz almıştır.

Genelde kendilerine kitap verilen peygamberlerin diğerlerinden büyük olacağını düşünürüz ancak ulü’l-azm azm peygamberler daha ziyade çilenin zirvesini yaşamışlar ve onları çile ulül azm peygamber yapmıştır.
Efendimizin karşısında EbuCehiller,Ebu Lehebler, Abdullah İbn Ubeyy b. Selûller vardır.İbrahim ( as) ın karşısında Nemrut,Musa (as) ın karşısında Firavun,İsa (as) 33 yaşındayken başında kılıçlar dolaşmaktadır ve çilenin doruğunu yaşatan tiranlarla yaka paça olmuşlardır.

Nuh (as) 950 yıllık hayatını 850 yılını peygamber olarak geçirmiş,80 civarında kişi iman etmiş,yani ortalama 10 yılda bir kişi ve gemiye binmiyor öz evladı gözünün önünde tufanda boğuluyor peygamber ruhundaki çileye bakınız.
Rabbimizin bize olan lütuf ve ihsanları demem başta şunun içindi,kullukta hiç renk atma sararma solma dönme yok azim var, ibadetlerde herhangi bir aksama görmüyoruz.

Efendimizdeki kulluğun zirvesini anlamak için miraca kadar yükselmek,İbrahim nebinin kulluğunu anlamak için yapmış olduğu Kabe’nin üstüne çıkıp beyt’ül ma’muru seyretmek, Musa Kelimullahın kulluğunu Tur-i Sinadağının zirvesinden yankılanan “len terani” hitabıyla uyanmak İsa (as) ın kulluğunu anlamak için semanın katlarında onu ziyaret etmekle anlayabiliriz.

Dünya ülkelerindeki müslümanların çekmiş olduğu çile ve sıkıntıları göz önünde bulundurursak,yanı başımızda Irak, Suriye Mısır başta olmak üzere farklı farklı imtihan ve çilelerin sona ermesi adına kulluğumuza yeniden bu zaviyeden göz atmalıyız.Farklı farklı dedim çünkü, Arakanlı müslüman kardeşlerimizle bir Keşmirli kardeşlerimizin durumu farklı, Filistinli kardeşlerimizle onlara yardım yapıp yapmama konusunda bizim kulluk bilinciyle kardeşliğimizin gereğini yapıp yapamamamız farklıdır.Bu da bizim için ayrı bir imtihandır.
Ulül-azm peygamberlerin hayatlarını ibretle incelemeli, dualarını serlevha haline getiririp ezberlemeli, münacat seviyesine çıkarmalı nafile namazlarımızı hacet namazı haline getirmeliyiz…

Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah sabredenlerle beraberdir gibi pek çok ayet bize ümit kaynağıdır. GÜZEL AKİBET TAKVA SAHİPLERİNİNDİR…

Ziya Hıdıroğlu( ziya.hidiroglu@bedirhaber.com )

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.