Eğitim sisteminde başarılı olamama nedenlerimizi maddeler halinde açıklayacağız. Öncelikle Kur’an bu konuda bize şu ayetiyle De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akl-ı selim sahipleri, sağ duyulu olanlar düşünüp ibret alır.(Zümer suresi 9.ayet) diyerek öğrenmeye ve eğitime önem verdiğini göstermektedir. Dünyada eğitim alanında en başarılı ülke Finlandiya’dır. Peki neden başarılı? İşte nedenleri; Finlandiya eğitim sisteminde sınav stresi yok, mukayese yok; dershaneler, özel hocalar yok. Eğitim saatleri çok kısa (ortalama günde dört saat) olmasına rağmen bütün öğrenciler eşit düzeyde başarılı.( Banu Uzkut Onuk ).

### Gelelim eğitim sisteminde başarılı olamama nedenlerimize;

İlk olarak burada değinmemiz gereken konu bizler tarihine yabancı nesilleriniz maalesef. Mehmet Akif’i, Fatih Sultan Mehmed’i tanımıyoruz hatta Sultan Abdülhamid’i hala kızıl sultan olarak tanıyoruz. Ayrıca bizler tarihimizi yeni nesillere tam aktaramıyoruz. Bu konuda başımdan geçen bir hadisemi anlatmak istiyorum bir gün genç arkadaşlarla muhabbet ediyorduk din adamı olunca Fatihten bahsedildi konunun içerisinde dinleyenlerden bir arkadaş hocam bu Fatih dediğiniz kişi Fatih TERİM değil mi deyince ben söyleyecek söz bulamadım abartmıyorum bu maalesef olan yaşanan bir hadisedir. Halbuki Japonlar yeni nesilleri yetiştirirken anaokulundaki öğrencilere ilk önce Hiroşima ve Nagazakiye götürürler ve ardından modern otomobil fabrikalarına uçak üretim yerlerine götürürler ve çocuklara çalışırsanız fabrikalar çalışmazsanız ise bu atom bombaları eksik olmaz diyerek tarihin önemine vurgu yapılmaktadır. Merhum Mehmet Akif ne güzel anlatmış;
Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
“Tarih”i tekerrür diye ta’rif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?(safahat) Demek ki tarih örnek verilmeli ve ibret alınmalı.

**İkinci olarak;** eğitim sisteminde görev alan öğretmenlerin ve öğrencilerin fedakârlık düşüncesi eksik yani öğretmen sadece dersi veriyor ekstra öğrenciyi yetiştirme bir adım ileri götürme gibi dert yok. O olmayınca öğrenci yetişmiyor.
Üçüncü olarak ise; İslam büyüklerini tanımıyoruz maalesef. Mesela Selahattin EYYÜBİYİ, Ömer b. ABDÜLAZİZ ve bununla beraber en önemlisi Peygamberimizi hala tam tanımıyor onun aile yaşantısını, insanlara bakışını tam bilmiyor aksine onu hala ömrünü savaşla bitirmiş bir peygamber olarak tanıyoruz halbuki ömrünün 3 ayı veya 2 ayını savaşla geçirdi kalan büyük bölümü nerde harcadı? Bilen yok din adamları bile hala vuran kıran parçalayan peygamberi anlatıyorlar.

**Dördüncü olarak;** Bu mesleğe aşık ve memlekete aşık insanlar lazım nasıl mı? Şöyle ki adam öğretmen veya din görevlisi olarak atandığı yerden kaçmaya çalışıyor faydalı olmaya çalışmıyor yılım dolsa veya günüm bitse de buralardan ayrılsam memleketime gitsem duygusuyla bakıyor olaya kalayım gerekirse burada can vereyim kendimi feda edeyim de bu coğrafyadaki insanlar yetişsin duygusuyla bakmıyor ya da bakamıyoruz görevimize.

**Beşinci olarak;** Benlik ve mal sevgisi var içimizde yani Uhud savaşının kaybedilme nedeni ganimetten pay alma düşüncesiydi bizleri de bu duygu ek dersler maaş vs düşüncesi bitiriyor. Ayrıca işimizin dışında her işle uğraşıyoruz öğretmen ise din adamı ise araba alıp satma işiyle meşgul eğitimciliği ve öğretmenliği ek iş olarak yapıyoruz maalesef.

**Altıncı olarak;** Önyargılardan sıyrılamıyoruz ne gibi şöyle ki; öğrencinin bir huyuna kızıp onu tamamen siliyor senden adam olmaz diyoruz halbuki doğru olan onun hatalı olan davranışına kızıp onu tamamen silmemeli onun iyi bir insan olması için gayret etmeliyiz.

Almanya vize başvuru Amaçları

**Yedinci olarak;** Müspet örneğimiz yok öğrenciye sunabileceğimiz öğretmenler tam olarak öğrenciye müspet örnek olamıyor önünde sigara içmeden tut argolu konuşmaya kadar.

**Sekizinci olarak;** Tahammül edemiyoruz öğrencilerimize nasıl mı onları yetişkin zannedip bizim gibi davranmasını bekliyoruz halbuki onlar daha çocuk. Onların hemen anlatılanı anlamasını susması vs. Bekliyoruz ama onlar çocuk ve çocukluklarını yaşamak istiyorlar.

**Dokuzuncu olarak;** Kaygı, stres ve kıyaslama yaparak farkında olmadan çocuklarımızı manen bitiriyoruz ona bir yarış atı muamelesi yapıyoruz. Koş birinci ol yoksa öl gibi. Bir örnekle anlatmak istediğimiz duyguyu anlatalım hafta içi TEOG sınavı vardı stres yaşayanlar midesi bulananlar bayılanlar ve hatta ölenler Finlandiya örneğini vermiştik yukarda bizlerde bunları örnek almalı bunun sınav olduğunu unutmamalıyız.

**Onuncu olarak ise** bu konuda uzun vadeli bir projeye ihtiyacımız var. Bugün yapıyoruz gelecek yıl değiştiriyoruz böyle olmamalı bir proje oluşmalı ve sistem dahilinde o uygulanmalı bu da yetkililerimize düşen görevdir sanırım.

Sonuç olarak şunları söyleyelim; Hz. Ali çocuklarınızı sizden sonraki dönem için yetiştirin demiş bizler bugün için değil gelecek için nesil yetiştirmeliyiz bunun yolu da onları ahlaki olarak, tarihine saygılı olup tarihini bilen, geçmişine sahip çıkan, yerinde vatanı için maddi manevi fedakarlık yapabilen nesillerin yetişmesi ile mümkün olabilir onu yatiştirecek olanlar ise önce ailesi sonra öğretmenleri sonra ise eğitim sisteminin işidir bu hadise şu olaya benzememelidir; Adam arkadaşını camiye getiriyor camide vaaz var; Vaaz veren ben vaazı verdim diyor cemaat ise ben camiye geldim arkadaşı ben onu getirdim o dinlesin diyor vaaz nereye gitti kim dinledi buhar oldu. Bu çocukların yetişmesi de buna benzemesin lütfen herkes üzerine düşeni alsın ve nesle sahip çıkalım bunlar bizim geleceğimiz.