DOLAR

39,5851$% -0.32

EURO

45,6681% -0.99

STERLİN

53,6762£% -0.71

GRAM ALTIN

4.322,05%1,03

ONS

3.427,88%1,36

BİST100

9.311,88%-2,19

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul AÇIK 23°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
a

Edeb Ya Hu

0

BEĞENDİM

Atalarımız edebi devamlı hatırlatmak için medreselerin, tekkelerin, evlerin duvarlarına ‘edep ya hu’ yazıp asmışlar. Kısaca edep, insana verilen organların ve duyguların yaratılış istikametinde kullanılmasıdır. Bunun pratiğini de Örnek İnsanın Sünnetin de görüyoruz. Peygamberin ahlakının da Kuran olduğu bildirilmiştir. Peygamber efendimiz(as) de ‘beni edeplendiren Rabbimdir ve O ne güzel edeplendiricidir’ demiştir. ‘Demek ki sünnet-i seniye edeptir ve onu terk eden edebi terk eder.’
Tasavvuf dünyasında edep; eline(E), beline(B), diline(D) sahip olma diye tarif edilmiştir ki bunun izahı bile kitaplar oluşturur. Bizim tarihimiz ve kültürümüz edepli insanlar, edepli eserlerle doludur. Edep bir yaşam biçimi olmuş ve adeta insanlar bu alanda yarışmışlardır. Günümüzde değer ölçüleri değişmiş ve yarışlar hep dünyalık olmuş, insanlar maalesef şöhretin, malın, makamın, teknolojinin peşinde yarışıyorlar.

İnsana çok duygular verilmiştir, bunlardan birisi de haya duygusudur. Bu duyguyu öldüren veya solduran ya da farklı bir alana çeviren bir insandan edepli olmayı beklemek zordur. Haya duygusu olmayan insanın Yaratıcısından ve mahluklarından utanması söz konusu değildir. İnsanı kamalata götüren yollar vardır, bu yollardan biri de duygularının Allahın isimlerine ayna olmasıdır. Yani bir insan duygularıyla Allahın isimlerine ne kadar ayna oluyorsa o kadar kamildir. Bir ‘Müslüman’a bakıldığı zaman Allah’ı hatırlatır’ gerçeği de budur.

Edepli insanlar kusur gören değil kusur örtendirler. Kusur örtenler, başkalarının hata ve kusurlarını örterler. Kendi kusurlarını görürler ve benliklerini yok ederler. Kusur örtenler ben demez bendeniz derler, fakir derler, benliğime lanet derler. Kusur görenler, suçu başkasında ararlar, dedikodu yaparlar, gıybet ederler, gönül kırarlar. Başkalarının günahlarıyla meşgul olurlar ve davul gibi ben ben diye ses çıkarırlar çünkü içleri boştur.

Edebiyatın yani güzel söz, yazı ve şiir yazmanın da edepten geldiği malumdur. Onun içindir ki edepli insanlar gönül kırmaz gönül yaparlar. Tıpkı Yunus gibi gelmedik dünyaya kavga için, bizim işimiz sevgi işi Hakkın evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik anlayışıyla hareket ederler. Kötü söz söylemez yazı yazmazlar, bed dua etmez ve bedduaya amin demezler.

Bura da çocukluk hatıralarımdan birini nakletmek istiyorum. Rahmetli annem kızınca Allah iyiliğini versin veya Allah belanı vermesin diye seslenirdi. Benim hafızama yerleşmiş olan bu edep bende de aynı şekilde tepki vermeme sebep oluyordu. Bir gün birine kızdım ve Allah belanı vermesin dedim. Sonra düşündüm ben ona neden böyle dedim ve anladım ki şuur altından geliyor. Eski insanların kızması bile edepli oluyormuş dedim.

Bizim kültürümüz edebin ölümsüz tablolarıyla doludur. Eskiden, insanlar edeple eğilerek içeri girsinler diye medrese ve tekke kapıları bir insan boyundan daha alçak yapılırdı. Kapının iki tokmağı olurdu, bir bayan bir de erkek, kapıya vurulduğu zaman bayan tokmağından ince ses, erkek tokmağından ise kalın ses çıkardı ki gelenin kim olduğu anlaşılır ve öyle karşılanırdı. Evlerini yaparken komşunun güneşine mani olunmamasına dikkat edilirdi.

Gelen misafirler giderken arkasını dönüp gitmezdi, uğurlayan da kapıyı arkasından kapatmazdı ayıp sayılırdı. Kapıyı kapat denmez, kapıyı ört denirdi. Lambayı söndür denmez lambayı dinlendir denirdi. Yol da giderken bir ihtiyarla aynı istikamette giden gençler ihtiyardan müsaade isteyip öyle geçerlerdi. Yürürken kimse rahatsız olmasın diye ayaklar yere vurulmazdı.

Ailede kadın erkeğe bey efendi, erkek kadına da hanım efendi diye hitap ederdi. Efendi demek hizmet eden demekti ve manasını hadisten alıyordu. Kız çocuklara kerime, erkek çocuklara da mahdum denirdi ki her birisinde ayrı bir mana ve iltifat vardır. Eski kültürümüzde edep ve saygı örnekleri kitaplar oluşturacak kadar çoktur ama günümüze kaç tanesi intikal etmiştir.

Tarihimize, kültürümüze, değerlerimize sahip çıkmazsak hepsi yok olacak ve bize de züğürt tesellisi kalacaktır.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP

porno porno izle porno doeda royalbet güncel giriş verabet güncel giriş ramadabet giriş slotica leogrand slotday venombet deobet ritzbet exonbet giriş grandpashabet betwild radissonbet verabet giriş pashagaming palacebet maxwin spinco giriş betsin betsalvador

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.