DOLAR

34,8338$% 0.07

EURO

36,8096% -0.07

STERLİN

44,3271£% -0.05

GRAM ALTIN

2.943,87%0,05

ONS

2.631,51%0,02

BİST100

10.081,00%1,46

İmsak Vakti a 06:38
İstanbul AÇIK 17°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
xslot trbet tarafbet orisbet betturkey betpublic bahiscom betebet betlike mariobet betist 1xbet trendbet istanbulbahis zbahis royalbet betwild alobet aspercasino trwin betonred bizbet
a

Düşük oranlı faiz helal mi?

Düşük oranlı faiz helal mi?
0

BEĞENDİM

 İlk bakışta bu görüşün mâkûl ve geçerli olduğu sanılmaktadır. İktisadî açıdan da düşük oranlı faiz yatırım ve istihdam hacminin genişlemesi bakımından faydalı görülür. Fakat meseleye faizli bir kredinin kullanımından doğan sonuçların emek (teşebbüs) ve sermaye faktörleri arasındaki taksimi açısından bakacak olursak (ki bunlar söz konusu sonuçların doğmasında etkili ve aynı zamanda bu sonuçların muhataplarıdır)  meselâ normal piyasa şartlarında, düşük faizli bir kredi muamelesini ele alalım. Kredi muamelesini takip eden günlerde piyasa şartlarının kötüleşmesi ve kredi kullanılan işin bundan etkilenmesi sonucu herhangi bir kazancın ortaya çıkmaması, hatta anaparanın bile kaybının söz konusu olması halinde, bütün bu risklerin tamamen krediyi kullananın karşılaması hakkaniyete uygun olmamalıdır. Bu durumda kredi kullananın sermaye sahibi karşısında büyük bir haksızlığa uğradığı açıktır.

Buna mukabil, kredi muamelesini takip eden günlerde piyasa şartlarının beklenmedik bir şekilde düzelmesi ve kredi kullananın çok yüksek kazançlar elde etmesi durumunda, bu kez sermaye sahibinin, daha önce normal piyasa şartlarına göre talep etmiş bulunduğu düşük faiz haddine gönülden razı olabileceğini ve bunun hakkaniyete uygun olacağını söylemek de bizce mümkün değildir. Çünkü sermaye sahibi faiz oranını daha yüksek tutmadığı veya faize bağlamakla büyük kazanç kaybına uğradığı için böyle bir muameleye girmesinden dolayı pişmanlık duyabilecek ve doğrusu ciddî bir haksızlığa uğramış olacaktır.

 Şüphesiz piyasa şartlarının çok iyi, sermayenin getirişinin de çok yüksek olduğu böyle bir durumda bu haksızlığın ortaya çıkmasını önlemenin yolu, baştan bu kredi işleminde yüksek faiz uygulanmış olmasıdır. Yani bu durumda, fahiş ve aşırı denilerek hemen herkes tarafından reddedilen bir faiz haddi, yani riba hakkaniyete daha yakındır. Fakat sermayenin verimliliğinin yüksek olduğu dikkate alınarak tesbit edilen yüksek bir faiz haddinin de gelecek günlerde nasıl bir sonuç doğuracağı belli olmadığından söz konusu haksızlık iki taraftan birisi için hükmünü muhakkak icra edecektir.

Kısacası, olumlu piyasa şartlarında düşük faiz borçlunun haksızlığa uğramasına neden olur. Gelecekte ekonominin takip edeceği seyri tahminde bulunarak kararlaştırılan ne düşük, ne de yüksek faiz kararının isabetli olacağını söyleyebilmek kolay değildir. Çünkü piyasa şartları çok değişkendir. Demek ki, faiz tahakkuku bir nevi kehânette bulunmaktır. Bu kehânet insanların mallarının taksimiyle alâkalı olduğu için, sosyal olaylara sebebiyet verecek tehlikeleri içinde barındırmaktadır.

Şu halde, hak ve adalet açısından faiz haddinin yüksek veya düşük olmasının tesiri yoktur. Çünkü, kabaca, düşük faiz borçluyu memnun ederken sermaye sahibini rahatsız edebilmekte, yüksek faiz de sermaye sahibini memnun ederken borçluyu haksızlığa maruz bırakabilmektedir. Ortasını yakalayabilmek ise şansa kalmıştır. Mal canın yongası ise, hak dağıtımının şansa kalmasının toplum huzuruna ne yönde tesir edeceğini tahmin etmek zor olmasa gerektir.

Sonuç olarak, eğer faiz, hak ve adalete uygunsa düşük veya yüksekliğine bakılmaksızın tümüyle kabul edilmeli, yok eğer faizde haksızlık ve zulüm söz konusu ise tümüyle reddedilmelidir. Kur’ân, yukarıda geçen âyet itibarıyla ikinci şıkkı benimsemiştir. Çünkü faiz hak ve adalete aykırı düştüğü gibi bu aykırılıkta düşük oranlı faizle fahiş faiz arasında fark yoktur.  

Prof. Dr. İsmail ÖZSOY

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.