Dünyayı ahrete tercih etme, bu asrın en korkunç ve en dehşetli hastalıklarından biridir. Ölümcül bir virüs gibi, toplumun temel ve dinamiklerini hiç fark ettirmeksizin yavaş yavaş etkilemekte ve yok etmektedir. Belanın en sinsisi, en çetini, en zorlusu, en amansızı ve en başta gelenidir.

Dünya ahrete tercih edildiğinde, çok büyük suçlar ve günahlar irtikâp edilmektedir. Ahlâksızlıklar, hırsızlıklar, arsızlıklar, sapıklıklar, cinayetler, ırza geçmeler, tecavüzler, haramîlikler, esrarkeşlikler ve benzeri kan donduran iffetsizlikler sadece dünya yörüngeli yaşama isteği nedeniyle meydana gelmektedir. Bütün bunlar da toplumun hem dünyasını hem de ahretini zir ü zeber etmektedir.

Sevinerek, rıza göstererek, bilerek ve isteyerek dünyayı ahrete tercih etme hastalığı, hızla yayılmakta ve müminler dâhil tüm insanlığı kasıp kavurmaktadır. Mimsiz medeniyetin de tesiriyle, imansızlık esareti altında kıvranan asrımız, insanlık damarına dünya sevgisini o derece şırınga etmiş ki; küçücük bir ihtiyaç, küçücük bir menfaat, küçücük bir afet, küçücük bir musibet nedeniyle, dünya ahrete tercih edilmekte, çok elzem dinî işler terk edilmekte, ebedî hayat perişan hale getirilmektedir.
Bundan daha da vahimi, bize de bir bela ve musibet isabet eder vehmiyle, hakikî müminler dahi, çoğu kez ehl-i küfür ve dalâlete taraftar olmak gibi dehşetli bir hatayı işleyerek yapılan haksızlıkları ve zulümleri görmezden gelmektedirler.

Temelleri tamamen maddî çıkarlarla kurulan Batı’nın Kapitalizm’i ile Kuzey’in Komünizm cereyanları, dikkatleri dünyaya çeke çeke, insanlığın can damarını o derece yaralamışlar ki; hayat şartlarının da ağırlaşmasıyla, en adî dünyevî bir ihtiyacı, en âlî bir dinî meseleye tercih ettirmektedirler. İktisatsızlık, kanaatsizlik ve israf ile temel ihtiyaçları haddinin üstüne çıkararak, dünyayı sevme hastalığını daha da tetiklemektedirler. Maalesef, hakikî müminler dahi, bu hastalığın kendilerine bulaştığını fark edememektedirler. Bu farkındasızlığın içinde ömürlerini tüketip heder etmektedirler.

Çağın Müslümanlarını dahi etki altına alan bu materyalist anlayış, dünya hayatı ve rahatını, herkesin en büyük amaç ve gayesi haline getirmiş; dini sosyal hayatta değersizleştirmiş; insanlığın nazarında da ikinci veya üçüncü derecede işler seviyesine indirgemiştir.

Hâlbuki fani dünya hayatı, baki ahret hayatına kıyasla sinek kanadından daha değersizdir. Hayret edilecek bir haldir ki, bîçare zavallı insanlık, sinek kanadından daha değersiz geçici dünya zevklerini, o baki âlemin paha biçilmez zevklerine tercih edip şeytanın arkasından gitmektedir.

Almanya vize başvuru Amaçları

Kendi rıza ve isteği ile değersiz kırık bir şişeyi, değeri hiç bitmeyecek baki bir elmasla değişmektedir.

Akıbetini göremeyen kör hislerinin hükmüyle, ileride kavuşacağı bitmez tükenmez tonlarca lezzeti, şimdiki değersiz bir gram lezzete feda etmektedir. İşte bu ve buna benzer düşünceler, çağımızın en dehşetli hastalığı ve musibetidir.

Kısaca insanlık, bir duygu yanılgısı girdabında yüzmektedir. Ölümlü dünyayı ölümsüz zannetmektedir. Fani ömrünü, bakiymiş gibi düzenlemektedir.

Ölümlü dünyayı ölümsüz zannetme hastalığının yegâne çaresi; materyalist felsefî düşüncelerden sıyrılıp, iman ve Kuran hakikatlerine yönelmektir. Çünkü çağımızın bu korkunç hastalığına karşı, yalnızca, iman ve Kuran hakikatlerinin ilaçları mukavemet etmektedir. Öyleyse herkese düşen görev, derhal iman ve Kuran dairesi içine girmek, bu dehşetli hastalığa karşı emin bir duruş sergilemektir. Gayrisi boşa çaba sarf etmek ve havanda su dövmektir.