Bedir Haber

Doğru Söze Ne Demeli?

Doğru Söze Ne Demeli?
Mahmut AÇIL( mahmut.acil@bedirhaber.com )
210 views
15 Eylül 2014 - 8:22

Söz söylemek zor zanaattır, derler azizim, zor zanaat!

Kelimeleri seçmek ayrı bir kabiliyet, onları bir araya getirmek apayrı bir kabiliyettir.

Eyvallah!

Aldık kabul ettik, diyorsunuz siz de benimle beraber bu söylenenlere değil mi?

Eee, “Doğru söze ne demeli; oturup yanında bal kaymak yemeli!”

Bu da benim zat-ı âlim tarafından söylenmiş bir sözüdür efendim. Umarım beğenile, şimdi beğenilmese bile üzerinden uzun yıllar (yüz yıllar) geçtikten sonra mutlaka klasikler arasındaki yerini alacaktır. 

“Ulu” olmasa da ulustan (halktan) birinin sözü olarak. 

Neyse gelelim asıl maksada.

Söz söylemek ve doğru sözleri doğru yerde kullanmakla beraber, sözü, söylediğiniz kişiye göre de, direkt, endirekt, orta direkt ya da yan direkt söylemenin çok önemli olduğunu biliyorsunuz değil mi?

“Ne demek istiyorsun hocam?” diyenler için açıklıyorum.

Bakın, bir zamanlar (ki, bu bir zamanlar çok eski değil, birazcık eski) Medine’de İğneci Ayşe Teyze lakaplı, yaşlı mı yaşlı bir teyze rubatta (günümüz Türkçesi’yle, çardakta) oturuyormuş. (Oturup da ne yapıyormuş sanki garibim. İşte; yün örüyor, dikiş dikiyor; abdest alıp, namaz kılıp vakit geçiriyormuş.)

Fakat, oturduğu yerden çok da memnun değilmiş. Rubatın (çardağın) üzerinden toz toprak dökülüyormuş. İhtiyar bir teyze bu, öyle hemen laf anlatmak kolay mı sanırsınız. O da (teyze yani)  odunumun parası, demiş de başka bir şey dememiş. Onun için, memleketin en önemli meselesi rubatın (çardağın) tamir edilmesi ve tozlardan kurtulmakmış. Rubatın tamiri için yardım istemiş. Yardıma, Hacı Beşir adında bir usta gelmiş. Hacı Beşir, mübarek; aynı zamanda söylediği sözü hiç eğip bükmeden dosdoğru söyleyen biriymiş. 

Hacı Beşir gitmiş bakmış, rubat sapasağlam. Sadece üzerinden biraz toz geliyormuş.(ki, o da çok normal. Çünkü, o dönem Medine sokakları tam olarak asfaltlanmamış, stabilize yollardan oluşuyormuş.)

Teyzeye şöööyyyle bir bakmış Hacı Bekir! Sonra:

“Anacığım!” demiş…

“Ağaçlar sağlam, duvarlar sağlam, rubatın üstündeki tahtalar sağlam. Yani senin anlayacağın tehlike diye bir şey yok. Sen gönlünü ferah tut. Ancak, burası yüz elli sene önce yapılmış, bu kadarcık toz olur a benim canım Anacığım!” 

Ayşe teyze bu cevaptan tatmin olmamış. 

“Tehlike olmadığını ben de biliyorum a usta oğlum!” demiş. 

“Tehlike yok ama toz dökülüyor.”

Beşir Usta’nın canı sıkılmış ve söyleyeceğini dümdüz söyleyivermiş:

“Anam, burası Paris değil ki! Senin rubatından aşağı inen toz da Paris”ten gelen bir toz değil ki necis (pis) olma ihtimali bulunsun. Bırak anacığım bırak. Sabaha kadar dökülsün bu toz. O dökülsün, sen sonra süpürür temizlersin. Sen Medine-i Münevvere’ye niçin geldin? 

Bak sana bir şey anlatayım. Bir seferden gelirken atların ayaklarından çıkan toza karşılık Sahabe Efendilerimiz burunlarını peçeyle kapatmışlar. Efendimiz (s.a.v), bu hadiseyi görünce, “Gubâru”l-Medineti şifâun” (Medine’nin tozu şifadır.) buyurmuşlar. 

A be anacığım, sen neden korkuyorsun? Medine’nin tozundan korkacaktın da neden geldin buralara?”

Ayşe Teyzen şöööle afili bir “estağfiriullah” çektikten sonra; 

“Ben seni taa buralara kadar bana nasihat et, diye mi çağırdım. Madem usta değildin, iş yapamayacaktın ne diye geldin?” diyerek hem azarlamış hem de kovmuş kapısından Beşir Usta’yı.

Hacı Beşir kovulduktan sonra anlamış yaptığı hatayı. “Eyvah!” demiş. 

“Eyvah ki ne eyvah!”

Ama iş işten geçmiş. “Ne yapsak, ne etsek yaptığımız hatayı düzeltsek”, diye düşünürken; kendi kendine karar vermiş.

“Oğlum, aslanım Hacı Beşir, bu böyle oturmakla ve düşünmekle olmaz” demiş ve tekrar Ayşe Teyze’nin oturduğu rubata gelmiş ve ;

“Aman Ayşe teyzem benim. Ben ettim sen etme. Bir daha söyle bakalım, neresi tamir olacaktı?” diye sormuş ve  tamir olacak yeri hemencecik yapıvermiş. Hem kendi gönlü rahatlamış, hem de Ayşe Teyze mutlu olmuş. 

Ey sevgili okuyucu! Şimdi siz diyeceksiniz ki, “Bu Hacı Beşir Usta’nın yaptığı hata nedir? Bu kadar büyük bir hata mıdır?”

Hacı Beşir daha sonra kendisi söylüyor yaptığı hatayı. Diyor ki:

“Ben Ayşe Teyze’ye sözü doğrudan söyledim. Oysa ki, üç kişiye laf (söz) doğrudan söylenmez. 

Kim mi bunlar?

Biri çocuklardır. Söyleseniz de yaptığınız işi niçin yaptığınız anlamazlar. Onlara dolaylı ve dolambaçlı yollardan anlatmalısınız. 

Bir diğeri delilerdir ki, onlar da aynıdır malum.

Ve bir diğeri ise kadınlardır. Onlara da sözü doğrudan (düz, direkt) söylememek gerekir. 

Vesselam…

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
หนัง JAV UNCENSOREDหนังAV JAV JAPANXXX หนังโป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนังหนังav ดูหนังโป๊ญี่ปุ่น หนังxญี่ปุ่นหนังAV JAV หนังโป๊ญี่ปุ่น หนัง JAV CENSOREDtürk ifşatürk pornoหนังavหนัง JAV CENSOREDหนัAV JAV JAPANXXX หนังป๊ญี่ปุ่น หนังXXX หนัง Rate R HD

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

maltepe evden eve nakliyat

ensest porno