36,6753$% 0.09
40,0531€% 0.19
47,6169£% 0.05
3.515,47%-0,04
2.984,18%-0,12
10.840,59%1,05
**BEDİRHABER -** **[Diyanet ](https://www.bedirhaber.com/diyanet)İşleri Başkanlığı**’nın ilk Kadın** Din** Hizmetleri ve Eğitim Uzmanı Ayşe Sucu, Charlie Hebdo katliamıyla ilgili çarpıcı tespitlerde bulundu.
Sucu, “Hemen ifade edeyim ki dünya çok tehlikeli bir süreç yaşıyor. Bu katliamların sonu nereye varır, nerede durur, bunu kimse kestiremez. Fotoğrafın, esas bizi ve tüm** İslam** Dünyası’nı ilgilendiren tarafı, bu zihniyeti besleyen ‘öğreti’yi, kültürü, damarı konuşmak durumundayız. “**İslam** bu değil” diyerek geçiştirmenin artık bir esprisi kalmadı. IŞİD, El-Kaide, Taliban ve benzeri örgütler yaptıklarını Kur’an ayetlerine göre delillendirdiklerini söylüyorlar. **İslam** dünyası bu anlamda kendini ciddi anlamda bir sigaya çekmesi gerekiyor” diyor.
**
– Öncelikle islamafobi hakkında bilgi verir misiniz? Nedir ve hangi durumlarda doğar?**
İslamafobi, **İslam **korkusu demektir. Ayrımcılığın, nefretin, kin ve düşmanlığın tarihi kökleri çok derindir. Haçlı seferlerini hatırlayalım, asker devşirmek isteyen Kilise mensuplarının yaptığı propagandalar buna örnektir. Yüzyıllar içinde Müslüman toplumlarla başka dinden olan toplumların bir arada yaşamalarının ve kaynaşmanın da etkisiyle bu söylem azalsa da, 1979’da İran devriminin ardından ABD Büyükelçiliği’nin basılması ve 444 gün işgal edilmesi, çalışanlarının rehin tutulması, daha sonra 11 Eylül olayları ve yüzlerce ölüm bir dönüm noktasıdır. İslamafobi kavramı bu tarihlerden itibaren hayatımıza girdi.
**- Fransa’da yaşanan olayı nasıl değerlendiriyorsunuz?**
Fransa’da yaşanan katliamı büyük fotoğrafa bakarak okumamız gerekir. Sosyolojik araştırmalar gösteriyor ki, bağnaz, cihatçı selefilik hareketleri özellikle gençler arasında en hızlı yükselen** dini** akımlar arasında. Bu radikal hareketlerin öncelikle Batı’yı ilgilendiren tarafı var. Nasıl doğduğunu, nerelerden beslendiğine bakarak anlayabilirsiniz. Batı’nın, özellikle de Amerika’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, siyasi ve iktisadi çıkarları için beslediği bu hilkat garibesi örgütler, kendi toplumlarına, kendi insanlarına, kendi coğrafyalarına zarar vermekle yetinmeyecekler, günün birinde tüm dünya için bir tehdit unsuru haline gelecekti. Olup bitenleri bu zaviyeden başlayarak değerlendirelim. Hemen ifade edeyim ki dünya çok tehlikeli bir süreç yaşıyor. Bu katliamların sonu nereye varır, nerede durur, bunu kimse kestiremez. Fotoğrafın, esas bizi ve tüm **İslam **Dünyası’nı ilgilendiren tarafı, bu zihniyeti besleyen ‘öğreti’yi, kültürü, damarı konuşmak durumundayız. “**İslam** bu değil” diyerek geçiştirmenin artık bir esprisi kalmadı. IŞİD, El-Kaide, Taliban ve benzeri örgütler yaptıklarını Kur’an ayetlerine göre delillendirdiklerini söylüyorlar.** İslam** dünyası bu anlamda kendini ciddi anlamda bir sigaya çekmesi gerekiyor. Bakınız Boko Haram örgütünün 2000 kişiyi öldürdüğü gazete haberlerinde yer aldı.** İslam** Coğrafyasında her gün yüzlerce insan katlediliyor. Kadınlara tecavüz ediliyor, kız çocukları alınıp satılıyor, türbeler, müzeler, ibadethaneler yakılıp yıkılıyor, mezarlıklar bombalanıyor. Garip garip fetvalar veriliyor. Kin ve nefret söylemi** din** söyleminin yerini almış durumda. Nitekim benzer bazı söylemleri ülkemizde de duymaya başladık. Bugün kadın spiker haramdır diyenlerin yarın kız çocukları okula gitmemelidir, kadın sokağa çıkmamalıdır demeyeceklerinden kim emin olabilir? Ya da **İslam**’da demokrasi yoktur, laiklik yoktur, çoğulculuk yoktur diye fetva verenlerin ki bu hocalardan biri Prof. Hayrettin Karaman gibi bir isimdir, yarın sözüm ona haydi** İslam **devleti kuruyoruz, cihat farzdır deyip, insanları sokağa dökmeyeceklerini kim garanti edebilir? Mehmet Görmez’in başında bulunduğu **Diyanet**’in verdiği fetvalar ise tam evlere şenlik. Evlerde köpek beslemek haramdır, genç erkeklerin küpe takması caiz değildir gibi. Son İ**slam** Şurası’nın ortak bildirisinde, Selefi radikal örgütlerle ilgili tek bir cümle var mı? Bırakın onu, Fransa’daki katliamla ilgili 24 saat sonra bir açıklama geldi Görmez’den. Halbuki hemen sert bir beyanat vermeliydi tüm dünyaya karşı, bunun** din** ile dindarlıkla bir alakası olamayacağına dair. Bana kalırsa ivedilikle tüm** İslam** ülkelerinin destek vereceği bir toplantıda, tecdit yani yenilenme hareketlerinin başlatılması gerekir. Müslümanların, radikal örgütleri ve gerçekleştirdikleri her türlü gayri insani tutumu açık bir şekilde reddetmeleri ve yeni bir yol haritası çizmeleri gerekiyor. Aksi takdirde gelecekte çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalınacağından kimsenin şüphesi olmasın.
**- Müslüman olmayanlar bu olaylardan nasıl etkilenir?**
**Müslüman** olmayanların** İslam **ile ilgili kafalarında kötü bir imaj var ise böylece pekişmiş oluyor. Bugüne kadar en büyük zararı** İslam**’a ne yazık ki Müslüman’ım diyenler vermiştir. Lütfen **İslam** dünyasının içinde bulunduğu büyük resme her birimiz objektif olarak bakalım. Kan gölüne dönmüş, kelle kesen, yoksulluğun, yolsuzluğun ve cehaletin hüküm sürdüğü, adaletin, hukukun ve en temel insan haklarının esamisinin okunmadığı ülkeler topluluğu değil mi** İslam** ülkeleri? Hangi Batılı öykünür bu hale?
**
**
**Peygamber mi görev verdi?**
**- Sadece karikatür çizildiği için böyle bir saldırı yapılabilir mi?**
Bırakın karikatürü, hiçbir şey adına yapılamaz bu katliam. Bunun dinle, dindarlıkla yakından uzaktan ilgisi olamaz. Kaldı ki Peygamber’in öcünü aldık diyorlar. Peygamber böyle bir görev verdi mi insanlığa? Mekke’den Medine’ye hicretinde Peygamber’in başına gelenleri hatırlayalım. Her türlü hakareti ve şiddeti görmüş fakat merhamet ve hoşgörüsünden asla taviz vermemiştir. O’nun arzu etmediği bir şey, O’nun hilafına rağmen nasıl yapılabilir? Burada bir patolojiyle karşı karşıyayız.
**- Bunun Avrupa’da ve Dünya’daki yansımaları neler olabilir?**
Kesinlikle tüm Avrupa’da, hem de çok sert biçimde aksülamellerini görecek Müslümanlar. Zaten yükselen bir milliyetçilik var. Almanya’daki ırkçı Pegida gibi örgütlerin eline bir nevi koz vermiştir bu katliamı yapanlar. Ayrıca İslamifobi artacaktır. Çok daha kötüsü** İslam’**ı barış dini, hoşgörü **dini** olarak anlatanlar bundan sonra büyük zorluk çekeceklerdir.
**
**
**‘Ama’ kullanılmadan söylenmeli**
**- Saldırı hakkında ve sonrası yapılan yorumlar ile ilgili kanaatleriniz nelerdir?**
Hükümet cenahından gelen açıklamalarda, satır aralarındaki savunmacı yaklaşım dikkat çekiyordu. Hele iktidara yakın gazetelerin tutumu beni şaşırtmadı. Özellikle sol ve liberal özgürlükçü kanattan sağlıklı yorumlar geldi. **İslam**’a karşı kitlesel bir nefret söyleminin tohumlarının atılmaması gerektiğinden tutun da bunun karşısında yer alabilecek ve bir Haçlı söylemine dönüşebilecek, Huntintong’un ifadesiyle bir ‘Medeniyetler Çatışması’na dönüşebilecek ihtimaller üzerinden tespitler yerindeydi. Ayrıca ‘ama’ kullanılmadan eylemin ‘barbarca’ olduğunun altı çizilmesi gerekiyordu. Bunun altını ısrarla çizenler oldu. Bizdeki Sivas katliamını da dikkate alarak söyleyelim, hiçbir dinin, hiçbir öğretinin asla onaylamayacağı bu ve benzer katliamları, keşke tüm Türkiye, tüm **İslam** dünyası ve hatta tüm insanlık aynı tepkiyle karşılamış olsa… Ahlak ve dindarlık bunu emrediyor çünkü.
**Ayşe Sucu kimdir?**
Ankara İmam Hatip Lisesi mezunu olan Ayşe Sucu, Türkçe-edebiyat ve ilahiyat eğitimi gördü. Uzun yıllar **Diyanet**’te muhtelif görevlerde bulundu. Bir dönem Ankara Merkez İmam Hatip Lisesi’nde de Edebiyat ve Kur’an Kerim Öğretmeni olarak çalıştı.
**Diyanet**’te ilk büyük kadın çalışmalarını başlatmasıyla tanınıyor.
**
Diyanet** Vakfı Kadın Faaliyetleri Merkezi’nin kurucusu olan Sucu, görevden alınıncaya değin bu merkezin başkanlığını sürdürdü. Aynı zamanda **Diyanet İşleri Başkanlığı**’nın ilk kadın** Din** Hizmetleri ve ilk kadın **Din** Eğitimi uzmanı oldu. Halen Sözcü Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapan Sucu, TOVAK bünyesinde kurduğu Uygarlık Ahlakı ve İnanç Araştırmaları Enstitüsü’nün Başkanlığını yürütüyor.
**yurtgazetesi**
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.