38,0308$% 0.52
41,4611€% 0.4
49,3531£% 0.25
3.671,97%-0,82
3.008,23%-1,19
9.030,84%-7,95
Her anne-baba çocuklarını, topluma faydalı bir fert olarak yetiştirmek ister. Çocuğun eğitiminde en etkili amiller: aile, okul, çevre ve arkadaşlarıdır. Çocuk veya genç yaşadığı çevrede bazen problemlerle karşılaşır. Karşılaştığı problemleri çözmede zorlandığında tabi ki anne-babasından yardım isteyebilir. Böyle bir durumda, maalesef ailelerin yaptıkları birçok hata vardır. Bu hataları üç grupta toplamak mümkündür:
1. Problemlere duyarsız kalmak.
2. Çocuğu veya genci sorunun kaynağı olarak görmek.
3. Çocuğun veya gencin dediklerinden yola çıkarak, problemlere sadece onların gözüyle bakarak çözmeye çalışmak. Bu üç yaklaşımda hatalıdır, problemleri çözme yerine daha da artırabilir.
Çocuklar, okulda, öğretmenlerle, hizmetlilerle, arkadaşlarıyla veya çevredeki diğer kişilerle değişik sıkıntılarla karşılaşabilirler. Bu sıkıntılarını en büyük dayanakları olan anne-babalarına anlatırlar. Okulda kendilerine yapılan haksızlıkları anlatırlar: Derste herkes konuştuğu halde sadece beni görüyor. Bu adam bana gıcık oldu. Sadece bana kızıyor. Derse herkes geç kaldığı halde, Celal öğretmen sadece bana bağırıyor. Matematik öğretmeni dersi hiç güzel anlatmıyor. Sosyal öğretmeni çok ödev veriyor. Kız öğrenciler ile bayan öğretmenler arasında yaşanan kıskançlıklar: Ayşe öğretmen benim saçlarıma gıcık oluyor, bana sürekli saçlarını düzelt diyor. Siz de bu ve benzeri şikayetleri duymuşsunuzdur. Bu şikayetler, belki sizin için sorun olmadığından önemsemeyebilirsiniz de. Fakat herkesin problemi, hissettiği kadardır.
Asıl sorun şu: çocuğun bu şikayetleri karşısında ebeveynler nasıl bir yaklaşım sergilemelidirler. Çocuk yaşadığı bu gergin durumları anlattığında; sözünü kesip, ‘’Sen nasıl böyle konuşuyorsun, tek akıllı sen misin, bahsettiğin öğretmen şeker gibi bir adam. Sen derste konuş, yaramazlık yap, sonra da şikayet et öyle mi. Tembel şey seni! Öğretmen çok ödev veriyor diye kızıyorsun demek. Böyle okulu bulamayan ne kadar çok çocuk var.’’ Bu ve benzeri sözler, problemi çözmeyeceği gibi daha da derinleştirecektir. Halbuki çocuk veya genç derdini en güvendiği, onu zor gününde yalnız bırakmayacağına inandığı anne-babasına anlatmayı yeğlemiştir. O istiyordu ki, kendi dünyasında yaşadığı bu haksızlıkları, bu hayat savaşındaki yalnızlığını, dağ gibi arkasında duracak olan ailesiyle bertaraf edecekti. Karşısında onu ne kadar çok anlamayan olursa olsun, onu anlayan ve dinleyen ve her zaman yanında olan bir anne-babası vardı. Fakat olmadı, o muhkem kale de çocuğun dünyasında yıkılıp gitti.
Gelelim diğer yaklaşıma: ben o öğretmene gösteririm. Onu Milli Eğitim Bakanı’na kadar şikayet etmezsem bana da ne desinler. Çocuklara bu kadar da ödev mi verilirmiş. Bu öğretmenlerde de hiç insaf kalmamış. Ben yarın okula gidip o öğretmeni hem müdüre şikayet edeceğim hem de haddini bildireceğim. Benim güzel kızıma, yakışıklı oğluma kimse bunları yapamaz. Ben onlara göstereceğim dünyanın kaç bucak olduğunu gibi yaklaşımlar da doğru değildir. Bu tür bir yaklaşım çocuğun okul ve öğretmenlere olan saygısını yitirdiği gibi iyi bir eğitim almasını da zorlaştırır. Okulda karşılaştığı veya yaşadığı küçücük bile olsa her şeyi eve taşır. Aile bunu okula yansıtır. Okul personeli tarafından o öğrenciye ve ailesine karşı bir önyargı oluşur. Bu karşılıklı bir husumeti ortaya çıkarır. Çocuk o okula karşı husumeti olduğundan istenen nitelikte eğitim alamaz. Bu kısır döngüden en çok çocuklar zarar görür.
Çocukların problemlerine duyarsız kalmak da doğru değildir. Duyarsızlık, çocukları başka arayışlara itebilir. Problemlerine karşı ailelerinden bulamadıkları desteği başkalarıyla telafi etme yoluna gidebilirler. Bu durum hem çocukları ailelerinden uzaklaştırır hem de istenmeyen arkadaşlıklar kurmalarına sebep olabilir.
Doğrusu nedir öyleyse? Çocukların problemleri dikkate alınarak onlar dinlenilmeli. Çocuklara oğlum veya kızım ben bu problemle ilgileneceğim denilerek ciddiye alındığı hissettirilmeli. Bundan sonra da problem konu çok yönlü olarak araştırılmalı ve çözümler aranmalıdır. Bu arada olaya duygusal yaklaşılmamalı, muhatap kişiler rencide edilmeden araştırma yapılmalı. Mesela, öğrenciye göre problem kaynağında öğretmen varsa; öğretmene konu uygun bir yerde uygun bir dille ifade edilmeli. Öğrenci bu görüşmeyi mümkünse görmemeli. Öğretmene benim bu oğlum veya kızım sizinle ilgili, sanırım yanlış anlaşılmadan kaynaklanan, şöyle bir problem algısı var. Bize bu konuda yardımcı olursanız sevinirim.
Öğretmenin ne tavsiyeleri olduğunu sorarak ardından da düşündüğünüz çözüm önerilerinizi söyleyip öğrenciye karşı ortak stratejiler geliştirebilirsiniz. Bazen çocuklar problemlerin sebeplerini farklı yansıtabilirler. Mesela öğrenci öğretmenin dersi iyi anlatmadığı suçlamasında bulunur. Tabi ki öğretmen de gereksiz yere savunmaya geçer. Başarılarını sıraladıktan sonra öğrencinin yaptığı haylazlıkları sıralamaya başlar. Fakat asıl problem öğretmenin dersi iyi anlatmadığı değil öğretmen-öğrenci arasındaki diyalog eksikliğidir. Bunun çözümü bazen öğretmenin koridorda karşılaştığı bu öğrenciye hal-hatır sorması kadar kolaydır. Bazen bir çay, bazen bir selam bu problemleri çözebilir. Aslında birçok problemin çözümünde en önemli faktör, doğru yaklaşımdır.
Çocuklarımızın problemlerini bir mahkeme kurarak çözemeyiz. Çünkü taraflar bu mahkemeyi kaybetmek istemeyeceklerdir. Ondan dolayı da meşru olmayan her yöntemi kullanacaklarından emin olabilirsiniz. Halbuki siz bu mahkemeyi kazansanız bile çocuğunuz her iki durumda da kaybeden olacaktır. Bu kayıp, çocuğun bütün geleceğini etkileyecek bir kayıptır. Lütfen küçümsemeyin, nasıl ki bir mıh bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu bir milleti kurtarırsa, bir doğru yaklaşım bir nesli kurtarabilir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.