Varlığı da imtihan yokluğu da imtihan derim hep çocuk için. Yokluğu imtihan çünkü çocuksuz bir aile gülsüz bahçeye yıldızsız geceye benzer. Varlığı imtihan çünkü onları iyi bir insan olarak yetiştirmek belki de dünyanın en çetin işlerindendir bundan dolayıdır ki MONTAIGNE **’Bir aileyi idare etmek, bir devleti idare etmekten hic de daha kolay degildir.’ **der.
Kişinin gelişimi doğduğu andan itibaren tüm yaşamı boyunca ailesi, okulu, çalışma hayatı gibi ortamlardaki yaşantılarıyla şekillenir. Doğduğu günden itibaren çocuk, yaşayabilmek için ana-babasının desteğine muhtaçtır. Çocuğun kendi ayakları üzerinde durabilmesi, özgüvenin gelişmesi, kendisi ve çevresiyle barışık olabilmesi, kendisini düzgün ve doğru ifade edebilmesi ailenin vereceği eğitime ve iletişime bağlıdır. İletişim, birini dinleme ve karşılıklı konuşma sanatıdır. Çocuğun hayatında ilk iletişime girdiği kişiler kendi ana-babasıdır. Anne-baba ve çocuk üçgeninde, ancak tarafların duygu ve düşüncelerini birbirlerine aktarmaları ve başarılı bir diyalog kurabilmeleri halinde sorunlarına çözüm bulmaları mümkündür.
Çocuğu iyi insan yapabilecek şey sevgi, anlayış ve şefkattir. İnsanların yaşı ne olursa olsun, statüsü ne olursa olsun her zaman sevgi ve şefkate muhtaçtır. Aile ortamında anlayış gören, sevgi yaşayan ve şefkat hissinden mahrum olmadan büyüyen çocuklar ileride bir memleketin yükselmesi için en önemli güç olacaktır.
Güvenceli ve sevgi dolu bir ortamda büyüyen çocuklar, ileride sevecen ve güven veren ana-babalar olacakken buna karşılık, sorunları daima ana-babaları tarafından çözülen çocuklar ise, ana-baba olduklarında yine öyle davranacaklardır. Sevginin tedavi edici bir özelliği vardır. İnsanlık tarihinin gördüğü en iyi terbiyecisi Peygamber Efendimiz (s.a.s), bütün hayatı boyunca gerek aile fertlerine gerekse diğer gençlere ve çocuklara bırakın tek bir tokat vurmayı tek kötü bir söz bile söylememiştir. O bütün hayatı boyunca bir tüm insanlığın gönlünü sevgi, şefkat ve hoşgörü ile kazanmıştır. Bizimde valideyn olarak çocuklarımıza iyi bir iletişim kurabilmemizin en önemli ayağını bu üçlü oluşturmaktadır.
Sevgi ve anlayış iletişimde temel unsur olan ‘dinlemek’i de beraberinde getirir. Dr. Thomas Gordon (Parent Effectiveness Trainig) programında Etkili anne baba olma eğitiminin amacını ana babaların çocuklarla olan konuşma alışkanlıklarını değiştirmelerini, susmayı öğrenip, dinlemeye başlamak olarak belirlemiştir. İyi bir dinleyici olmadan iyi bir iletişimci olmak mümkün değildir. Konuşmak bir ihtiyaç olsa da susmak bir sanattır. Konuşanın karşısında değil yanında olan, ne söylediğini samimane tarafsız bir şekilde konuya konsantre olunmuş halde ve savunmaya geçmeden yapılan bir dinleme çocuğumuza ben seni kabul ediyorum, seni anlamaya çalışıyorum mesajı verecektir. Bununla beraber konuşan çocuğun sözünü kesmemek, iddialaşmamak, inatlaşmamak, konuşma bitmeden bir yargıya varmamakta bu mesajları destekleyecektir.
**
Çocuğumuzla iyi ve etkili bir iletişim kurabilmemiz için önerilerimizi şöyle sıralayabiliriz:**
Çocuğunuz sizinle konuşmak istediğinde tv izlemeyi, gazete okumayı, cep telefonu ile oyun oynamayı, telefon konuşması yapmayı ve benzeri ne iş yapıyorsanız bırakın onu dinlemeye tam olarak hazır olun.
Kızgın, sinirli olduğunuz anlarda izin isteyip sakinleşmeyi bekleyerek sakin bir şekilde onu dinleyin.
Çocuğunuzla konuşmaya başlamadan fiziksel olarak onunla aynı seviyede olmaya dikkat edin, ona tepeden bakmak yerine göz hizasında iken dinleyin ve konuşun
Konuşma esnasında onunla fiziki temasta bulunun. Örneğin elini tutun.
Yaptıklarıyla ya yapmadıklarıyla onu yargılamayın. Çocuğunuza, onu olduğu gibi kabul ettiğinizi her şart ve koşulda onu sevdiğinizi gösterin.
Çocuğumuzla konuşmalarımız başkalarının yanında olmasın ve başkaları konuşmaya katılmasın. Başkalarının yanında çocuğunuzu eleştirmeyin ve uyarmayın. Bu çocuğunuzun size darılmasına gücenmesine kızmasına neden olabilir daha da önemlisi size olan güvenini zedeleyebilir.
Hakaret içeren veya aşağılayıcı sözcükler kullanmayın.
‘Neden öyle olduğunu yada neden öyle davrandığını’ sormak yerine ‘ne olduğunu’ sorun.
Bir sonraki yazıda devam edeceğiz efendim…