Tekrar merhabalar,
İletişim uzmanı olan ve bu alanda da ülkemizde söz sahibi bir isim olan Berna Bridge hanımefendi “ mutlu ve başarılı yaşamanın anahtarı ‘olumlu’ ve ‘yapıcı’ iletişim becerileri “ demektedir.
Diye başladığım yazımın devamını yazarken içeriği değiştireyim geri kalanını haftaya yazayım diye düşündüm. Ve hoşgörünüze sığınarak şöyle birşey yapalım diye karar kıldım. Gelin eğri oturup doğru konuşup kısa bir öz değerlendirme yapalım. Şimdi, şöyle bir düşünmenizi istiyorum. Çocuğunuzla ilgili herhangi bir diyalog – konuşma anında sizin genellikle yaptığınız nedir? Yani çocuğunuz size, bir olayla ilgili kendi duygu veya düşüncelerini aktarırken siz ne yapıyorsunuz?
“Sen zaten her zaman ağlarsın”
“Hemen git ve yatağına yat.”
“Eğer bir daha böyle davranırsan, sana bahçede oynamak yasak.”
“Arkadaşlarınla oyuncaklarını paylaşmayı bir türlü öğrenemedin.”
“Sana bunu bir daha yapmamanı, yaparsan neler olacağını söylemiştim.”
“Sen bunu başarırsın.”
“Bence şöyle yapsan…”
“Ne kadar arsızsın.”
“Ne kadar çok hata yapıyorsun.”
“Arkadaşlara vurmak, iyi bir davranış değildir.”
“Yemek yemezsen büyüyemezsin; sen zaten iştahsızsın…”
“Böyle yaparak, komik olduğunu mu sanıyorsun?”
“Bana bak bayan bilmiş…”
“Ne var küçük ukala!”
“Oyun oynadığın çocuk, çok yaramaz ve terbiyesiz.”
“Neden?… Kim?… Sen ne yaptın?… Kiminle?…”
“Başka şeyler konuşalım…”
“Yaptığını görüyorsun ki, sonuçları….”
Bu cümleleri kullanıyor musunuz?
Kullanıyorsanız ne kadar sıklıkta kullanıyorsunuz?
Sizce bu tümceleri kullanmanın bir sakıncası var mı?
Size babanız ya da anneniz bu sözcükleri kullanır mıydı?
Bu cümlelerde olumlu ve yapıcı iletişim becerileri var mıdır? Varsa ne oranda vardır.
Bu kelime öbeklerinde olumsuz ve yıkıcı iletişim becerileri var mıdır? Varsa ne oranda vardır.
Aile içinde herhangi bir diyalogda size bu kelimeler kullanıldığı zamanlarda neler hissediyordunuz?
Siz aile bireylerinden oğlunuz ya da kızınıza bu cümlelerle karşılık verdiğinizde sizce onlar ne hissediyorlar?
Bu soruların cevaplarını elimize vicdanımıza koyup, sağ elimizi kaldırıp, hiçbir baskı ve tesir altında kalmadan yalnızca ve yalnızca kendi içimizde bir değerlendirme yaparak vermeye çalışalım. Acele etmeyelim yeterli vaktimiz var.
Bu kez sizi çok bekletmeyeceğim. 7 gün sonra yeni yıla girmeden bu sözcükler ve kullanımı ile ilgili görüşlerimi yazacağım.
Türkiye’mizde psikolojini duayen ismi benim hocam Üstün Dökmen’ in hocası Doğan Cüceloğlu’ nun konu ile alakalı güzel bir sözü ile yazımı bitiriyor ve bu öğrenme konusundaki çabalarınız için teşekkür ediyorum. “Doğuştan iyi dinleyici olanların sayısı azdır. İyi bir dinleyici olabilmek için; bilinçli bir çaba ve yeni beceriler öğrenmek gereklidir.”
Uzman Psikolojik Danışman